Borç ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı
İçindekiler
- Borç ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı
- Borçlunun döşeği ateşten olur. Borçlu, borcunu ödeyinceye kadar yatağında döner durur; rahat uyuyamaz.
- Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek. Borçlu ve dertli yaşamak insana mutsuz bir hayat yaşatır. Borçtan kurtulmanın tek çıkar yolu borcu ödemek, ölümcül, çaresiz bir dertten kurtulmanın çıkar yolu ölmektir.
- Borçtan korkan kapısını büyük açmaz. Alacaklının yanında yüzü yerde olmak istemeyen, borç etmekten korkan kimse tedbirli olur; masraflarını kısar, gelişigüzel harcamalar yapmaktan kaçınır, kendine uygun bir yol seçip ona buna ziyafet vermekten uzak durur.
- Borç iyi güne kalmaz. Borçlu olan, borcunu hemen ödemenin yollarını aramalıdır. “Elim genişleyince, ileride öderim” diye düşünmesi son derece sakıncalıdır. Çünkü gelecek günlerin ne göstereceği belli olmaz. Eli daha da darlaşabilir. Dolayısıyla borcunu ödemesi güçleşir, gün geçtikçe de borcu artar.
- Borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir. Beyleri bey yapan cömertlikleri, ellerindeki varlıkları yoksullara dağıtmalarıdır. Varlıksız, sıkıntı içinde yüzen bir beyin sadece adı kalmıştır. Varlığı olmayan, yoksulları gözetme ve doyurma görevini yapamayan bir bey için bu durum acı vericidir. Böyle bir konumda bey olmaktansa borçsuz, tasasız, kıt kanaat geçinen bir çoban olmak daha iyidir. Çünkü, o yoksulluğa alışkındır.
- Borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır. Hemen her şeyin bir yapılma zamanı vardır. Borç da zamanında ödenmezse kişilerde bir gevşeklik görülür, borçluluk duygusu zamanla azalır. Borç uzun süre ödenmez olur, hatta hiç ödenmez bile. Dert de böyledir; zamanında önlem alınmaz ve hastalık uzarsa, kişi sonunda güçsüz kalır; dayanma gücü kalmaz ve ölür.
- Borçlunun yalımı alçak olur. Borçlu kimseler, borçlarını ödeyemedikleri için alacaklıları yanında rahat olamazlar; başları yukarıda yürüyemezler, üzülüp incinirler, sanki suçlu gibi dururlar, kendilerini ezik hissederler. * yalımı alçak : Yüzü yerde, yumuşak huylu.
- Borç vermekle, düşman vurmakla. Alınan borçlar alacaklıya vermekle, savaşta düşmanlar ise vurmakla tüketilir, yok edilir.
- Borç yiyen kesesinden yer. Alışverişini borçlanarak yapan kişi, hemen para ödemediği için belki sevinir. Ancak unutmamalıdır ki, harcadığı para yine kendisinden çıkacaktır. Çünkü borcunu er ya da geç ödemek durumundadır. O nedenle borç para harcanırken de dikkatli olunmalıdır.
- Borç yiğidin kamçısıdır. Birisine borçlanan, borcunu da ödemek isteyen kimse kendini daha çok çalışmak ve kazanmak zorunda hisseder; bu yönde girişimde bulunur.
- Borç ödemekle, yol yürümekle tükenir. Borçlu olan kişi ödemesini aksatır, geciktirir, günü gününe ödemezse hiçbir zaman borçtan yakasını kurtaramaz. Birden ödenemeyecek kadar çok olan borcumuzu, azar azar ödeyerek, uzun bir yolu da sabırla yürüyerek bitirebiliriz.
- Borçlu ölmez, benzi sararır. Borç kişiyi öldürmez, ancak hasta edecek kadar üzer, tedirgin eder.
- Borca haylık bir aylık. Borç altına girilerek yaşanan keyifli günler çok sürmez sıkıntıya dönüşür.
- Borçlunun dili kısa gerek. Borçlu kişi, alacaklı durumda olan bir kimse hakkında ileri geri konuşmamalıdır.
Borçlunun döşeği ateşten olur.
Borçlu, borcunu ödeyinceye kadar yatağında döner durur; rahat uyuyamaz.
Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek.
Borçlu ve dertli yaşamak insana mutsuz bir hayat yaşatır. Borçtan kurtulmanın tek çıkar yolu borcu ödemek, ölümcül, çaresiz bir dertten kurtulmanın çıkar yolu ölmektir.
Borçtan korkan kapısını büyük açmaz.
Alacaklının yanında yüzü yerde olmak istemeyen, borç etmekten korkan kimse tedbirli olur; masraflarını kısar, gelişigüzel harcamalar yapmaktan kaçınır, kendine uygun bir yol seçip ona buna ziyafet vermekten uzak durur.
Borç iyi güne kalmaz.
Borçlu olan, borcunu hemen ödemenin yollarını aramalıdır. “Elim genişleyince, ileride öderim” diye düşünmesi son derece sakıncalıdır. Çünkü gelecek günlerin ne göstereceği belli olmaz. Eli daha da darlaşabilir. Dolayısıyla borcunu ödemesi güçleşir, gün geçtikçe de borcu artar.
Borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir.
Beyleri bey yapan cömertlikleri, ellerindeki varlıkları yoksullara dağıtmalarıdır. Varlıksız, sıkıntı içinde yüzen bir beyin sadece adı kalmıştır. Varlığı olmayan, yoksulları gözetme ve doyurma görevini yapamayan bir bey için bu durum acı vericidir. Böyle bir konumda bey olmaktansa borçsuz, tasasız, kıt kanaat geçinen bir çoban olmak daha iyidir. Çünkü, o yoksulluğa alışkındır.
Borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır.
Hemen her şeyin bir yapılma zamanı vardır. Borç da zamanında ödenmezse kişilerde bir gevşeklik görülür, borçluluk duygusu zamanla azalır. Borç uzun süre ödenmez olur, hatta hiç ödenmez bile. Dert de böyledir; zamanında önlem alınmaz ve hastalık uzarsa, kişi sonunda güçsüz kalır; dayanma gücü kalmaz ve ölür.
Borçlunun yalımı alçak olur.
Borçlu kimseler, borçlarını ödeyemedikleri için alacaklıları yanında rahat olamazlar; başları yukarıda yürüyemezler, üzülüp incinirler, sanki suçlu gibi dururlar, kendilerini ezik hissederler.
* yalımı alçak : Yüzü yerde, yumuşak huylu.
Borç vermekle, düşman vurmakla.
Alınan borçlar alacaklıya vermekle, savaşta düşmanlar ise vurmakla tüketilir, yok edilir.
Borç yiyen kesesinden yer.
Alışverişini borçlanarak yapan kişi, hemen para ödemediği için belki sevinir. Ancak unutmamalıdır ki, harcadığı para yine kendisinden çıkacaktır. Çünkü borcunu er ya da geç ödemek durumundadır. O nedenle borç para harcanırken de dikkatli olunmalıdır.
Borç yiğidin kamçısıdır.
Birisine borçlanan, borcunu da ödemek isteyen kimse kendini daha çok çalışmak ve kazanmak zorunda hisseder; bu yönde girişimde bulunur.
Borç ödemekle, yol yürümekle tükenir.
Borçlu olan kişi ödemesini aksatır, geciktirir, günü gününe ödemezse hiçbir zaman borçtan yakasını kurtaramaz. Birden ödenemeyecek kadar çok olan borcumuzu, azar azar ödeyerek, uzun bir yolu da sabırla yürüyerek bitirebiliriz.
Borçlu ölmez, benzi sararır.
Borç kişiyi öldürmez, ancak hasta edecek kadar üzer, tedirgin eder.
Borca haylık bir aylık.
Borç altına girilerek yaşanan keyifli günler çok sürmez sıkıntıya dönüşür.
Borçlunun dili kısa gerek.
Borçlu kişi, alacaklı durumda olan bir kimse hakkında ileri geri konuşmamalıdır.