Yabancı Kelimelere Türkçe Karşılıklar Sözlüğü 1

Yabancı Kelimelere Türkçe Karşılıklar Sözlüğü · Yabancı Kelimelere Türkçe Karşılıklar Sözlüğü.

Türkçemize giren yabancı kelimeler

Dilimize giren yabancı kelimeler eodev

Türkçemize giren yabancı kelimeler

yabancı kökenli sözcüklerin

Yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıkları nelerdir?

yabancı sözcüklerin yerine

yabanci muzik

Yabancı

5. sınıf yabancı sözcüklerin türkçe karşılıkları

Teknoloji ve bilim alanında meydana gelen buluş ve
gelişmeler yeni kelimelerin dilimize girmesine sebep
olur. Türk dil kurumu bu kelimelere Türkçe
karşılıklar bulur. Başka dillerdeki bu kelimelerin
Türkçelerinin oluşturulmasına yabancı sözcüklere
karşılık adı verilir.

8. sınıf yabancı sözcüklerin türkçe karşılıkları

Geçmişteki edebi eserlerde Arapça ve Farsça kökenli kelimelere sıklıkla yer verilirdi.. Günümüzde ise İngilizce, Almanca ve Fransızcaya ait çok sayıda kelime kullanılmaktadır. Hem yazarken hem de konuşurken Türkçe sözcükler kullanmaya özen göstermeliyiz. Böylece dilimizin zenginliklerinden daha fazla faydalanabilir ve daha etkili yazılar yazabiliriz.

dilimize yerleşen yabancı kelimeler ve türkçe karşılıkları 4. sınıf

elli başlı kelimeler terimsel anlamda kullanıldığında Türkçeye ya da başka bir dile çevrilemez. Bu kelimelerden biri de ‘Aksiyon’dur. Örneğin ”Aksiyon Filmi” yerine ”Eylem Filmi” ya da denemez.

A

Abes : Anlamsız, saçma
Abluka : Kuşatma, çevirge
Abone : Sürdürümcü
Absürt : Saçma, usdışı
Adapte : Uyum
Adi : Bayağı, sıradan
Adisyon : Hesap
Agresif : Saldırgan
Ahize : Almaç
Aidat : Ödenti
Air bag : Hava yastığı
Air-conditioner: Havalandırma
Ajanda : Andaç
Aksiyon : Eylem, edim
Aktif : Etkin
Aktivite : Etkinlik
Aktüel : Güncel
Aleyhtar : Karşıtçı, karşı görüşlü
Alfabe : Abece
Alternatif : Seçenek
Amatör : Deneyimsiz
Ambiyans : Hava
Amblem : Belirtke
Ambulans : Cankurtaran
Ampermetre : Akımölçer
Analitik : Çözümleyici
Analiz : Çözümleme
Anarşi : Başsızlık, kargaşa
Anatomi : Gövdebilim
Anekdot : Öykü
Angarya : Yüklenti
Animasyon : Canlandırma
Anons : Duyuru
Anket : Sormaca
Anons : Sesli duyuru
Ansiklopedi : Bilgilik
Antetli : Başlıklı
Antipatik : Sevimsiz
Antifiriz : Donma önleyici
Antreman : Alıştırma, çalışım
Antrenör : Çalıştırıcı
Aranje etmek : Düzenlemek
Argüman : Donatı, kanıt, dayanak
Arkeoloji : Kazıbilim
Aroma : Hoş koku
Arşiv : Belgelik
Artist : Sanatçı, oyuncu
Asayiş : Düzenlilik, güvenlik
Asistan : Yardımcı
Asparagas : Uydurma
Astronomi : Gökbilim
Ateizm : Tanrıtanımazlık
Atıf : Yöneltme, ilişkili bulma, gönderme
Atom : Ögecik

Atölye : İşlik

Atmosfer : Havayuvarı
Avans: Öndelik

Yabancı

B

Bahir : Deniz
Baht : Yazgı, kader
Bakiye : Kalan
Bandaj : Sargı
Bandrol : Denetim pulu
Banliyo : Çevre, yörekent
Banner : Reklam bandı, reklamlık
Bariyer : Engel
Bariz : Belirgin, açık
Bariyer : Engebe
Barkot : Çizgi im
Beraat : Aklanma
Best-seller : Çok satan
Bilboard : Duyuru tahtası
Bilhassa : Özellikle
Biyografi : Öz geçmiş
Bizzat : Kendisi
Blender : Karıştırıcı
Blöf : Kandırmaca
Bodyguard : Koruma
Bone : Başlık
Bonkör : Eliaçık
Botanik : Bitkibilim
Boykot : Direniş
Branş : Dal, kol
Brifing : Bilgilendirme, sunu
Brunch : Kuşluk yemeği
Brüt : Kesintisiz
Buldozer : Yoldüzler
Burjuva : Kentsoylu
Burjuvazi : Kentsoyluluk
Buton : Düğme
By-pass : Damar aktarma

Yabancı

C

Call center: Çağrı merkezi
Camia : Topluluk
Cari : Yürürlükte olan
Catering : Yemek hizmeti
Celse : Oturum
Cengaver : Savaşçı
Center : Merkez
Cenup : Güney
Cereyan : Akım
Cetvel : Çizelge, düzçizer
Cevap : Yanıt, karşılık
Change : Para değişimi
Chat : Sohbet
Check-in : Giriş işlemi
Check-out : Çıkış işlemi
Check-list: Denetim çizelgesi
Check-point: Denetim noktası
Check up : Tümtanı, tam bakım
Cheese cake: Peynirli kek
Corner : Köşe
Cihaz : Aygıt
Cracker: Çökertici

Yabancı

Ç

Çek etmek : Yoklamak, denetimlemek
Çip: Yonga

D

Dahil : İç, içsel
Darbımesel : Atasözü
Darphane : Para basımevi
Data : Veri
Debriyaj : Kavrama
Defans : Savunma
Defansif : Savunmaya dayalı
Deforme : Şekli bozulmuş
Defroster : Buz çözer
Deklarasyon : Bildiri, açıklama
Demo : Tanıtım
Demonstrayon : Gösteri
Deep-freeze: Derin dondurucu
Dejenerasyon: Yozlaşma
Dejenere : Yozlaşmış
Dekont : Hesap belgesi
Departman : Bölüm
Deplasman : Yabancı saha
Depresyon : Ruh çöküntüsü
Despot : Buyurgan
Dijital : Sayısal
Direktör : Yönetmen
Distribütör: Dağıtıcı
Dizayn : Tasarım
Done : Veri
Doping : Uyarıcı
Download : İndirmek, yüklemek
Driver : Sürücü
Dublaj : Seslendirme
Dubleks : İki katlı

Yabancı

E

Ebedi : Sonsuz
Ebeveyn : Ana baba
Ecnebi : Yabancı
Edat : İlgeç
Edip : Yazar
Editör : Yayımcı
Efor: Çaba, gayret, güç
Egale etmek : Eşitlemek
Egoist : Bencil
Egzersiz : Alıştırma
Ego : Ben
Ekarte etmek : Elemek
Ekoloji : ÇEvre bilimi
Eksper : Uzman
Ekstra : Fazla, fazladan
Ekstre : Hesap özeti
Elastik : Esnek
Elimine etmek: Elemek
Elimine olmak: Elenmek
E-mail: E-posta
Empati : Duygudaşlık
Empoze etmek : Dayatmak
Enformasyon : Danışma
Entegre : Bütünleşik
Entern : Yetişici
Enstrümantal: Sözsüz.
Entegre : Bütünleşmiş
Envanter : Döküm
Eskiz : Taslak
Eskort : Koruma aracı
Euro: Avro
Exit : Çıkış
Eyeliner: Göz kalemi

F

Faal : Çalışkan, etkin
Factoring : Aracı, aracılık
Fahri : Onursal
Fail : Yapan, eden
Faiz : Getiri
Faktör : Etken
Faks: Belgegeçer, belgeç
Final : Son
Fanatizm : Bağnazlık
Fasıl : Bölüm
Federal : Birleşik
Fermantasyon : Mayalanma
Finish : Bitiş, varış
Firmware: Bellenim
First lady: Başhanımefendi
Fitness center: Sağlıklı yaşam merkezi
Fotokopi : Tıpkıçekim
Frame : Çerçeve
Franchising: İsim hakkı
Full : Tam
Full Time : Tam gün, tam zamanlı
Fullemek : Doldurmak

G

Gala: Ön gösterim
Garp : Batı
Gıyabi : Yokken
Global : Küresel
Grafik : Çizge, çizenek
Gramer : Dilbilgisi
Grev : İşbırakımı
Gurme : Tatbilir
Gurup : Gün batımı
Güruh : Toplaşım, kalabalık
Güya : Sanki, sözde

H

Hacker : Kırıcı
Hakiki : Gerçek
Handikap : Engel
Happy-hour : İndirim saatleri
Harcırah : Yolluk
Hard Disc : Ana Bellek
Harfiyen : Değiştirmeksizin
Hasıl : Ürün, verim
Hat-trick : Üçleme
Hayalperest : Düşkurucu
Haysiyet : Onur, saygınlık
Hazar : Barış
Hinterland : Art bölge
Hit : Gözde
Hosting : Ana sistem

İ

İce tea : Soğuk çay, buzlu çay
İdefiks : Saplantı, sabit fikir
İmtiyaz : Ayrıcalık
İnstant coffee: Hazır kahve
İnternet : Genel ağ
İrrite etmek : Kızdırmak
İskonto : İndirim
İzolasyon : Yalıtım

J

Jakuzi : Sağlık havuzu
Jaluzi : Şerit perde
Jenerasyon : Kuşak , nesil
Jeneratör : Üreteç
Jenerik : Tanıtımık
Jenosit : Soy kırım
Jeofizik : Yer fiziği
Jeolog : Yerbilimci
Jeoloji : Yerbilim
Joystik : Yönetme kolu

K

Kabine : Bakanlar kurulu
Kabotaj: Gemi işletimi
Kadastro : Yeryazım
Kadir: Değer
Kadük : Düşmüş
Kaide: Değer
Kainat: Evren
Kalibraj: Ayarlama
Kalite : Nitelik
Kamer: Ay
Kamera: Alıcı
Kampüs : Yerleşke
Karambol : Karışıklık
Kartel : Tekel
Kartvizit : Tanıtma kartı
Kombinasyon : Birleşim
Komite : Kurul
Kompetan : Uzman
Komplike : Karışık, dolaşık
Komplo : Tuzak
Komünikasyon : İletişim
Konfeksiyon : Hazır giyim
Konferans : Konuşma, toplantı
Konfigürasyon : Yapılandırma
Kongre : Kurultay
Konsantre : Yoğunlaştırılmış
Konsept : Kavram
Konsültasyon : Danışım
Kontrast : Zıtlık, karşıtlık
Kozmik : Evrensel

L

Labirent : Dolambaç
Laboratuvar: Beklemelik
Lağvetmek: Kaldırmak
Lansman: Tanıtım
Laptop: Dizüstü bilgisayar
Leasing : Kiralama
Libero : Son adam
Limit: Sınır, uç
Link : İlişim, bağlantı
Liposuction : Yağ aldırma
Literatür: Yazın
Loder: Yükler
Lojman: Kurum konutu
Lokal : Yerel, mahalli
Lümpen : Sefil, seviyesiz

M

Makro : Geniş, büyük
Mamafi : Bununla birlikte
Maraton : Uzun koşu
Marj : Pay
Marjinal : Sıra dışı
Market : Satış merkezi
Marketing: Pazarlama
Mecmua : Dergi
Mega : Çok büyük
Mega store: Büyük mağaza
Menajer : Yürütücü
Mesaj : Bildiri, ileti
Metamorfoz : Başkalaşma, değişme
Metot : Yöntem
Metropol : Ana kent
Mikro : Dar, küçük
Minimum : En az
Misyon : Özel görev
Modern : Çağdaş
Modernize etmek : Yenilemek
Modül : Parça
Modüler sistem: Parçalı sistem
Montaj : Kurgu
Motive etmek : İsteklendirmek
Mouse : Fare
Mönü : Yemek listesi
Multimedia : Çoklu Ortam

N

Naçizane : Önemsiz, değersiz
Nadide : Görülmemiş, az görülen
Nafaka : Geçimlilik
Nafile : Boşuna
Nağme : Ezgi
Nahiye : Bölge, bucak
Nahoş : Tatsız, kötü, yakışıksız
Nakden : Para olarak
Nasihat : Öğüt
Network : Bilişim ağı
Nezaket : İncelik
Nickname : Takma ad
No-frost : Karlanmaz
Non-stop : Duraksız, molasız
Nötr : Yansız, tarafsız
Nüans : İnce ayrım, küçük fark

O

Obje: Nesne
Ofansif : Atak
Offline : Çevrim dışı
Off the record : Yayın dışı
Ofis : İşyeri
Ofsayt : Açığa düşme
Ofset : Düzbaskı
Okey(lemek) : Onay, onaylamak
Oley : Yaşa!
Ombudsman : Kamu denetçisi
Online : Çevrim içi
Optima : En uygun
Optimist : İyimser
Optimizasyon: En iyi duruma getirmek
Ordövr : Ön yemek
Organizasyon : Düzenleme
Orijinal : Özgün
Oryantasyon : Alıştırma, uyum
Otistik : İçe kapanık
Otokritik : Öz eleştiri
Overclock :  Hız aşırtma

P

Panoramik : Genel görünümlü
Paradigma : Değerler dizisi
Paradoks : Aykılırılık, çelişki
Paraf : İmce
Parafe etmek : İmcelemek
Parametre : Değişken
Part time : Yarım gün, yarı zamanlı
Partikül : Parçacık
Patchwork : Kırkyama, yama işi
Patent : Buluş
Patent hakkı : Buluş hakkı
Patentine almak : Tekeline almak
Patentli : Buluşlu
Peeling : Soyum, deri soyma
Penaltı : Ceza vuruşu
Periyot : Devir, devre
Perspektif : Bakış açısı
Plaza : İş merkezi
Polemik : Söz dalaşı, dalaşma
Poşet : Torba
Pozisyon : Durum
Prime-time : Altın saat
Profil : Görünüş, görüntü
Prosedür : İzlek
Provokasyon : Kışkırtmak
Provokatör : Kışkırtıcı
Prömiyer : İlk oyun, açılış

R

Radyasyon : Işıma, ışınım
Rakım : Yükseklik, yükselti
Rakip : Yarışmacı
Rampa : Yokuş
Randevu : Buluşma
Randıman : Verim
Rant : Getirim
Rapor: Yazanak
Rasat : Gözlem
Rastgele : Gelişigüzel
Realite : Gerçek, gerçeklik
Reflektör : Yansıtıcı
Restorasyon: Onarım, yenileme
Revize edilmek : Düzeltilmek, yenilenmek.
Revize etmek : Düzeltmek, yenilemek.
Revizyon : Düzeltme, yenileme, yenilenme
Reyting : İzlenme oranı
Rezervasyon : Yer ayırtma
Rezidans : Konut
Roof : Çatı
Rövanş : İkinci karşılaşma

S

Sabotaj : Kundaklama
Sansür : Sıkıdenetim
Sauna : Buhar banyosu
Seans : Oturum, kez, süre
Sekreter : Yazman
Selfie : Özçekim
Self-servis : Seçal
Sembol : Simge
Sembolik : Simgesel
Seminer : Topluçalışım
Sempati : Cana yakınlık
Sempatik : Sevimli, cana yakın
Sempatizan : Duygudaş
Senkron : Eşzaman
Sentez : Bireşim
Server : Sunucu
Sezon : Sürem
Show-Şov : Gösteri
Showman : Gösteri adamı
Simülatör : Öğrencelik
Simültane : Eşzamanlı
Sirkülasyon : Dolaşım
Sistem : Dizge
Skandal : Utanca
Skor : Sonuç
Skor board : Sonuç tahtası
Slayt : Saydam, yansı
Slogan : Savsöz
Software : Yazılım
Solaryum : Güneşletici
Sorti : Çıkış
Sosyal : Toplumsal
Sosyalist : Toplumcu
Sosyolog : Toplum bilimci
Sömestr : Yarıyıl, dönem
Spesifik : Özgül
Spesiyal : Özel
Spiker : Sunucu
Sponsor : Destekleyici
Stabil : Oturmuş, istikrarlı, sabit
Staj : Uygulamalı öğrenim, yetişim
Star : Yıldız
Start : Başlangıç
Start Almak : Başlamak
Stil : Biçem
Stok : Yığım
Stres : Gerilim
Süper : Üstün, en büyük
Sürpriz : Şaşırtı

Ş

Şantaj : Göz korkurtma
Sark : Doğu
Şekil : Biçim, tutum
Şerh : Açma, ayırma
Şofben : Su ısıtıcısı
Şoför : Sürücü
Şok olmak : Çok şaşırmak
Şov : Gösteri
Şovrum : Sergi evi
Şube : Dal, kol

T

Taahhüt : Üstlenme
Tahkim : Pekiştirme
Tahlil : Çözümleme
Tahliye : Salıverme
Taklit : Öykünme
Tali : İkincil
Talk şov : Söz gösterisi
Tansiyon : Kan basıncı, gerilim
Tasarruf : Biriktirme, artırım
Tatil : Dinlence
Taviz : Ödün
Tazminat : Ödence
Tebliğ : Bildiri
Tedavül : Geçerlik, sürüm
Tekabül etmek : Karşılamak
Teknik : Yol, yöntem
Tekzip : Yalanlama
Temyiz : Ayırt etme
Teorem : Önerme
Teori : Kuram
Teorik : Kuramsal
Terapi : İyileştirme
Tercüme : Çevirme, çeviri
Termometre : Sıcaklık ölçer
Terör : Yıldırı
Tesir : Etki
Tesisat : Kurum, kuruluş
Test : Sınama
Tezat : Çelişki, karşıtlık
Tiraj : Baskı sayısı
Torpil : Kayırma
Totaliter : Baskıcı, bütüncül
Trafik : Gidiş-geliş
Trajedi : Ağlatı
Transparan : Saydam
Trend : Yönelme, eğilim
Turizm : Gezim
Tümör : Ur
Türbülans : Ters akıntı

U

Ufuk : Çevren
Uhde : Görev, sorumluluk
Ultrasonik : Sesüstü
Undercover : Örtülü
Underground : Yer altı
Uzuv : Örgen
Ultraviyole : Morötesi

Ü

Ümitvar : Umutlu
Ümmi : Okur yazar olmayan
Ünite : Birim
Üniversel : Evrensel
Üniversite : Evrenkent, bilimtay
Üstüvane : Silindir
Üryan : Çıplak, yalın
Ütopik : Hayali, düşsel
Ütopya : Hayal, hayal ülke

V

Vazo : Çiçeklik
Vantilatör : Yelveren, estireç
VCD : Görüntülü yoğun disk (GYD)
Versiyon : Sürüm
Vesaire : Ve benzeri
Vesait : Araçlar
Vestiyer : Askıyeri, askılık
Video : İzlemece
Vitrin : Sergen, sergilik
Viraj : Dönemeç
Virman : Aktarım
Viyadük : Aşıt, kuruköprü
Vize : Görüldü
Vizyon : Ufuk, ileri görüş
Vuslat : Kavuşma
Vuzuh : Açıklık, aydınlık

W

Walkman : Gezerçalar, yürürçalar
Web : Ağ
Webmaster : Site yöneticisi, ağ yöneticisi
Web sayfası : ağ sayfası.
Web sitesi : ağ sitesi.
Workout : Alıştırma, idman, antrenman
Workshop : Fikir üretme, fikir üretme toplantısı

Y

Yakamoz : Parıltı
Yeknesak : Tekdüze
Yekûn : Toplam
Yevmiye : Gündelik

Z

Zaaf :Güçsüzlük, düşkünlük
Zabıt : Tutanak
Zamir : Adıl
Zaping : Geçgeç
Zevat : Kişiler
Ziraat : Tarım
Zirve : Doruk

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ngilizce_deyimler

GÜNLÜK KONUŞMAMIZDA YABANCI SÖZCÜKLER
Hızla ilerleyen bir teknoloji ve iletişim dönemi yaşadığımız günümüzde, teknolojik
gelişmelerin ve iletişim araçlarının dile etkisi tartışılmazdır. Günün büyük bir kısmını
televizyon karşısında geçiren çocuklar, yayınlanan dizi ve filmlerdeki konuşma şekillerini
evde, sokakta, okullarda aynen uygulamaktadırlar.
Dilimize hızla akın eden yabancı kaynaklı, özellikle Amerikan İngilizcesindeki
sözcükler bugün dilimizi bozulma tehlikesiyle yüzleştirmiştir. Bu durum sadece okullarda
dil bilincinin verilmesiyle çözümlenebilecek bir sorun olmaktan çok ötededir.
Dil kirliliği ya da dil kirlenmesi dediğimiz olguyu, uzmanlar, “bir dile yabancı
dillerden yoğun biçimde dilsel birikimlerin (sözcük, dil kuralı, ek, deyim, terim vb)
girmesi olarak tanımlamaktadır. Türkçe’nin son 25 yıllık geçmişine şöyle bir baktığımızda,
gerçekten de dilimize özellikle Amerikan İngilizcesi’nden pek çok sözcüğün girdiğini
görmekteyiz. Bunların önemli bir bölümünü de terimler oluşturmaktadır: teknik, ekonomik,
hukuk, siyaset, kültür, sanat, vb. Bu sözcükler bazen hiç ilgisi olmayan yerlerde saçma sapan
kullanılmakta, Türkçedeki değil geldikleri dildeki gibi telaffuz edilmektedirler.
Açıkça görülmektedir ki:

  1. Günümüzde medya ve iletişim araçları toplum üzerinde önemli bir etkiye
    sahiptir.
  2. Medya ve iletişim araçları ile Türkçeye giren sözcükler, Türkçenin dilbilgisi
    yapısında, konuşma ve yazımında anlam karmaşasına, anlatım bozukluklarına neden
    olmaktadır.
    Bazı araştırmacılar Türkçeye yabancı dillerden giren tüm sözcüklerin atılması
    düşüncesini savunmuşlardır.Bir kısım araştırmacı da yeni sözcük türetilemeyeceğini, Arapça
    ve Farsçaları dururken, önceden de bunlar kullanılmışken günümüzde de bu karşılıklarının
    kullanılmasını, bazıları da batı dillerinden giren sözcüklerin Türkçede tam karşılıklarının
    bulunmadığını, bu sebeple sözcüklerin olduğu gibi alınıp kullanılarak Batı uygarlık düzeyine
    ulaşabileceğimizi savunmuşlardır.
    Bir diğer çözüm ise karşılık üretilebilecek sözcüklere Türkçenin yapım ve
    çekim eklerini kullanarak yeni sözcükler türetmek, asırlardan beri kullanılagelmiş,
    “Türkçeleşmiş” sözcükleri de Türkçe olarak kabullenebilmektir.
    Yazarlarımızdan Halil Ersoylu ise düşüncelerini şöyle ifade etmektedir: “Gazete,
    dergi, radyo ve televizyon gibi zaman ve mekân engellerini çok geniş ölçüde aşan, insanlara
    rahatlıkla ulaşan yayınların, batı kaynaklı kelime ve unsurların Türkçeye taşınmasından
    benimsettirilmesine kadar bütün oluşumlarda şu veya bu ölçüde pay ve sorumluluk sahibi
    olduğu açık ve kesin bir gerçektir. Bu araçlar batı kaynaklı kelimeleri taşımış ve
    yaygınlaştırmıştır. Bu yayınlar, bununla da yetinmeyip kullanıla kullanıla iyice eskitilen,
    yıpratılan bıktırılan bazı unsurların yerine, çekici ve yönlendirici ifadeler elde etmek
    amacıyla, yine aynı kaynaklardan başkalarını getirmektedir. Bir kısım özel radyo ve
    televizyonlar. artan eleman ihtiyacını niteliksiz kimselerden karşılamış, bunlar da başta
    Amerikan aksanı olmak üzere, değişik ses ve söyleyişlerle dili bozmuşlardır.”
    TRT Yayın Planlama Dairesi Başkanı Rıdvan Çongur ise şunları ifade etmiştir:“Türk
    halkının, televizyon yayınlarını düzenli bir biçimde izleme bakımından Avrupa dahil bütün
    gelişmiş ülkeleri geride bıraktığını; 3–12 yaş grubu çocukların neredeyse tamamının boş
    saatlerinin %80’ini televizyon karşısında geçirdiğini, televizyon izleme sıklığının çocuklarda
    %99 olarak belirlendiğini, televizyon ve radyoların çocuklar için bir okul görevini gördüğünü,
    anadilin gelişmesinde, Türkçenin söyleyiş biçimlerini kavrama ve öğrenmede en çok etki
    alanına giren çocukların Türkçeyi televizyondan öğrendiklerini, bu nedenle yayın dilinin
    büyük önem taşıdığını vurgulamıştır.
    Türkçe’de Batı Kaynaklı Sözcüklerin Tarih İçindeki Seyri
  3. İlk Dönemler
    Türkçenin bilinen ilk yapıtlarından olan Göktürk Yazıtlarına (8. yy.)
    baktığımızda çok arı bir dille yazılmış oldukları görülmektedir. Bu metinlerde
    Çince birkaç sözcük dışında, yabancı sözcük hemen hemen hiç bulunmamaktadır.
    Uygurlardan kalan metinlerin de (az sayıda Sanskritçe sözcük dışında) katışıksız
    bir Türkçeyle yazıldığı söylenebilir. Daha bu ilk metinlerden Türkçenin kendi
    kendine yeten bir dil olduğunu anlaşılmaktadır.
    Yunus Emre’nin şiirlerinde de sade, katışıksız bir dil görülmekle birlikte o dönemlerde
    dilimiz İslamiyet’in etkisiyle Arapça ve Farsçanın etkisi altına girmeye başlamıştır.
    Selçuklular döneminde Arapça, hem bilim dili hem de devlet dili olmuştur. Öte
    yandan İran edebiyatının etkisiyle Farsça sözcüklere de kapı aralanmış, bu iki dilin Türkçe
    üzerindeki baskısı yüzyıllarca sürmüştür.
    Eski Türkçenin Göktürkçe evresinde yabancı dil oranı % 1 iken, özellikle Budacı
    metinlerin çevirisinin yapıldığı Uygurca döneminde bu oran % 20’leri bulmuştur. XIII.-XIX.
    yüzyıllar arasındaki Türk dünyası edebiyat geleneğinde (özellikle Osmanlı,
    Azeri, Çağatay), gazel, kaside, mesnevi ya da düzyazı türü yapıtlarda Arapça ve
    Farsça sözcüklerin oranı % 60-80 arasında değişmektedir.
    XI. yüzyılda Doğu Anadolu’ya yerleşilmesiyle birlikte
    Bizans İmparatorluğu içinde yer alan Rum ve Ermenilerden birçok kelime dilimize
    girmeye başlamıştır. Gemicilik ve ticaretle ilgili birçok kelime, Ceneviz ve Venediklilerle
    olan ilişkiler sonucu İtalyancadan alınmıştır.
  4. Gerileme Dönemi ve Sonrası
    Gerileme döneminin başlamasıyla batı uygarlığı karşısında duyulan hayranlık ve
    eziklik duygusu, ecnebi dil bilmenin ve bu dillerden kelimeler kullanmanın bir meziyet
    sayılmasına yol açmıştır. Önceleri batıya ilgisiz kalan Osmanlı Devleti, sonraları Avrupa
    ülkelerine sefirler yollamaya başlamıştır. Fransa, Almanya ve Rusya’yı anlatan
    sefaretnamelerde pek çok yabancı kelime geçmektedir.
    Kapitülasyonlar dolayısıyla Fransa ile kurulan dostça ilişkiler sonunda bu dilin
    Türkçe üzerinde ciddi etkileri belirmeye başlamıştır. Tanzimat’tan sonra bile Batı
    denince çoğunlukla Fransa anlaşılmıştır. Birçok aydın bu ülkenin dil ve kültürü ile
    yakından tanışmıştır. Bugün bile Batı dillerinden alınan kelimelerin çoğu Fransızcadaki
    telaffuzuna göre kullanılmaktadır.
    Tanzimat’a kadar dış ülkelerde beş elçiliği bulunan Osmanlı Devleti, Tanzimat
    döneminde dokuz elçilik daha açmış ve birçok Avrupa başkentine Türk elçiler göndermiştir.
    Diplomatlarımız yalnız yabancılarla yaptıkları yazışmalarda değil, kendi
    aralarında da Fransızca kullanmaya başlamışlar, bir sonraki aşamada ise Fransızcayı
    Hariciyenin resmi dili kabul etmişlerdir.
    Tanzimat nesli dediğimiz aydınlar zümresi dil meselesi üzerine dikkatle eğilmek
    ihtiyacını duydukları zaman Türkçenin içinde bulunduğu durum şu idi :
     Yazı dili ile konuşma dili arasında, hem kelime hazinesi, hem de ifade şekli
    bakımından derin bir uçurum vardı: Konuşma dili temiz bir Türkçe, yazı dili ise yabancı
    unsurlarla dolu, zevksiz ve anlaşılmaz bir Osmanlıca idi. Okullarda Türkçe dersleri
    okutulmayıp, bunun yerine çocuklara Arapça ve Farsça ile bu dillerin dilbilgisi kuralları
    öğretilmekteydi.
    Tanzimat devri aydınlarının başlattıkları dil hareketi var olan kötü şartları ortadan
    kaldırmak gayesini taşımaktadır. Onların giriştikleri bu hamle 1932 yılına gelinceye
    kadar, sadeleşme alanında hayli ilerleme kaydetmiştir.
  5. Cumhuriyet Dönemi ve Atatürk’ün Türkçe Üzerine Çalışmaları
    Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında basın dilinde yabancı sözcük oranı %70
    Dolayındadır ki bu oranın büyük bir kısmını da Arapça ve Farsça sözcükler
    oluşturmaktaydı. Atatürk’ün önderliğinde girişilen Yazı Devrimi (1928) ile Dil
    Devrimi (1932), yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlaşma, uygarlaşma yolunda girişip
    başardığı en önemli atılımlardır.
    Yazı ve Dil Devrimleri, dilimize kazandırılan sözcüklerin (terim sözlüklerindeki
    öneriler de hesaba katılırsa) 50.000 dolayında olduğu rahatlıkla söylenebilmektedir. Dil
    Devrimi, yabancı dillerin boyunduruğuna karşı bir özsavunmadır. Bugün Türkçede
    20 bin dolayında yabancı sözcük vardır; bunun 7-8 bin kadarını Arapça ve Farsça
    sözcükler oluşturmaktadır. Öbürleri Almanca, Bulgarca, Çince, Ermenice,
    Fransızca, İbranca, İngilizce, (Amerikan İngilizcesi), İspanyolca, İtalyanca,
    Japonca, Latince, Macarca, Moğolca, Portekizce, Rusça, Rumca, Rumence,
    Slavca, Yunancadan ödünç alınmıştır.
    Atatürk, Harf Devriminden sonra dil konusunu da ele almıştır. 1 Eylül
    1929’da okullardan Arapça ve Farsça dersleri kaldırılmıştır. Bu, dilimizin yabancı
    sözcüklerden arınmasında önemli bir adım olmuştur. Ayrıca yabancı sözcükler için Türkçe
    karşılıklar bulma çalışmalarını başlatmıştır. Yapılacak çalışmalar şöyle belirlenmiştir:
  6. Osmanlıca sözcüklere Türkçe karşılıklar bulmak.
  7. Eski belgelerden Türkçe sözcükleri tarayıp yeniden kullanım alanına
    çıkarmak.
  8. Anadolu halkının kullandığı Türkçe sözcükleri derlemek, kullanım alanına
    sürüp yaymak.
  9. Türkçenin tarihini araştırmak, kökenine yönelmek.
  10. Türkçenin yapısını, sözcük köklerini, eklerini incelemek, buna göre yeni
    Türkçe sözcükler türetmek, özellikle bilim dallarındaki ihtiyacı karşılamak üzere
    terim yaratma yollarına gitmek.
  11. Günümüzdeki Durum
    XX. yüz yılda bilim ve teknikteki hızlı gelişme sonunda yeni
    buluşlar, batıdaki adlarıyla birlikte alınmaya devam etmiştir. Yabancı dil eğitimi
    yaygınlaşmış, ilk, orta ve yüksek öğretimde yabancı dille eğitim yapan kurumların sayısı
    artmıştır. İlim terimlerinde batı dilleri ağırlık kazanmış, hatta kaynak dil olarak Arapça ve
    Farsça yerine Yunanca ve Latincenin benimsenmesi savunulmuştur. Bu dönemde dilimize
    giren yabancı kelimelerde Fransızca olanlar çoğunluktadır.
    Ancak 1950’lerden sonra artan Amerikan etkisi dolayısıyla İngilizce kelimelerin girişi
    de hızlanmıştır. 1980’lerden sonra bu etki daha da belirginleşmiş, İngilizce eğitim, radyo ve
    televizyon yayınları artmış, iş yerlerine yabancı adlar verilmesi yaygınlaşmıştır
    Tanzimat’tan beri de batı dillerinin, ağırlıklı olarak da önce Fransızcanın sonra
    da İngilizcenin etkisi altına girmiştir. Diğer batı dilleriyle olan etkileşim ise olağan
    etkileşim sınırlarını geçmemiştir. Batı dillerinden gelen etkileşim, tıpkı İslami dönemdeki
    gibi, kelime düzeyini aşmış, ek alma ve söz dizinini etkileme düzeyine ulaşmıştır. Batı
    dillerinden, önce isimler ve sıfatlar alınmış, sonra sıra zarflara, ünlemlere
    gelmiştir.
    Örneğin, ortaklıkları gösteren yazışmalarda ve özellikle evlenme ve nikâh
    davetiyelerinde, yazı dilindeki kullanılışıyla çok sık görmeye başladığımız İngilizce & “and”
    bunun habercisi olarak görülmektedir. Türkçe görülmekle birlikte, son yıllarda dilimize
    yerleşen “artı”nın İngilizce “plus”ın çevirisi olduğunu da biliyoruz. Batı dillerinden alınan
    ekler ise şimdilik, +masyon, +kolik ve +matik’le sınırldır.
    Güncel sorunlarımızın en önemlilerinden biri de yabancı (batı) kökenli
    sözcüklerin (talk show, mega, medyatik, hit, konsensüs, konteks, konsept, reyting ve
    daha yüzlercesi) dilimizde giderek artma eğilimi göstermesidir. “Bilim ve teknoloji
    üretemeyen bir ülkenin bunları dışardan almak zorunda kalması durumunda, bunun
    dilde de yansıması olacağı” gerçeği her ne kadar doğruysa da, bunun birtakım önlemler
    alınmasını gerektirmeyeceği de söylenemez.
    1862’lerde yazı dilimizdeki 100 sözcüğün 33’ü Türkçe, 67’sini yabancı sözcükler
    teşkil etmekteydi. 70 yıl sonra yani Türk Dil Kurumunun kurulduğu 1932’de yazı
    dilimizdeki Türkçe sözcük oranı %43’e ulaşmıştır. Dil devriminden kırk altı yıl sonra
    1978’de %85’i bulmuştur. Şimdi ise bu oran yine geriye doğru hızla gitmektedir.
    Bir dilin zenginliği, o dilin kendine özgü kelimelerinin çokluğu ile ölçülmelidir.
    1998 yılında, Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük’ü üzerine yapılan bir araştırmanın
    sonuçları bize göstermektedir ki:
    Sözlükteki söz varlığı : 98.107
    Sözlükteki Türkçe söz sayısı : 45.888
    Sözlükteki yabancı söz sayısı : 14.264
    Türkçeye Batı Kaynaklı Dillerden Giren Sözcükler
    Batı uygarlığı ile girdiğimiz temaslar neticesinde pek çok sözcük dilimizde
    kendine bir yer bulabilmiştir.
    Türkçeye İtalyancadan giren sözcükler :
    abluka acente alabora antika avanta Avrupa
    badana balo banka barbunya berber bilet bomba borsa
    cıvata ciro conta
    çaçaron çıma çikolata çimento
    dalavere dalyan damacana depozito düet dümen
    entrika
    familya fatura fava filika fiyonk forsa fulya
    gardiyan gazete gondol
    ıstampa imparator iskele
    kadavra kamara kampanya karamela karantina karyola
    levent limonata lira lokanta
    martı mafya mobilya
    parola paso pastane posta
    racon reçine
    safra salam salamura salatalık sardunya sera
    tiyatro toka torna tulumba
    vardiya vazo vida vizite volta villa
    Türkçeye Fransızcadan giren sözcükler :
    abajur abone ajanda aktüalite amorti atlet atölye
    bagaj biblo bisküvi bronşit büro
    daktilo dejenere dekoratör direkt disiplin
    editör egzotik ekstra elips empoze etüt
    fabrikatör feodal final fonksiyon
    ganyan garnitür garson geometrik gofret grafik
    hektar hangar hemofil hepatit hipnotize hoparlör
    imaj idealist iyon izole
    jaguar jelatin jimnastik jüri
    kabare kabine kafein kaktüs kaşmir kilo klarnet klinik kolej kongre kravat krema
    labirent laboratuar laik lise lokal
    maket makinist makyaj mayonez maske melodi meridyen mesaj mikrobiyoloji
    narkotik net nilüfer noter numara
    obje ofis omlet optik otel
    paket palmiye peron piknik piyes portre proje
    rapsodi rejim rektör risk roman ruj
    salon sansür sekreter seminer sifon sinema sivil sürpriz şezlong şifre şofben
    tabldot taşeron termal traktör tül
    vagon valiz virüs volt voltmetre
    Türkçeye Yunancadan giren sözcükler :
    aforoz afyon alfabe anahtar anormal aristokrasi
    barbar barut bezelye biyopsi bodrum
    cımbız çerez çinakop
    defne delta demokrat
    efe embriyo
    fanus fasulye fesleğenfırın fidan fiske fol
    halat harita Hıristiyan hipodrom hora hülya
    kadırga kangal kestane kilise kukla kundura
    lahana levrek limon lüfer
    mancınık manyak marul maydanoz metre
    okaliptüs organik otomatik ozon
    paçavra palamut panayır papatya papaz paskalya
    Türkçeye Latinceden giren sözcükler :
    ağustos akvaryum arena
    balina biber boğa
    dekar doçent doktrin
    enginar
    fakülte fok
    gladyatör iskele
    kalsiyum kandil kanser
    lavabo lüks
    mart mayıs mimoza
    pagan pedal pestil petrol
    serum site stadyum
    tabela terminal tuğla
    vajina vana vapur virgül vitamin vize volkan
    Türkçeye İngilizceden giren sözcükler :
    aerobik AİDS aysberg
    bar basketbol biftek blucin buldok
    caz center cips
    faul film full-time feribot Fiber glas fikstür finiş flaş flört folklor forvet
    half-time hobi hokey hostes hurra humor hipermarket hotel
    kamera ketçap klip klozet koç kompüter kola klüp karavan kek
    maç magazin
    mayın mors
    ofsayt okey otostop
    radar ralli rafting rekortmen reyting roket rodeo ring rekor ruf
    sandviç selfservis set silikon sinemaskop skorboard slayt soket skeç spor
    tanker tank tişört tenis tayt teflon test teyp talk şov
    Türkçeye Doğu Kaynaklı Dillerden Giren Sözcükler
    Türkçeye Arapçadan giren sözcükler :
    aba acaba acemi aciz adalet adet asabi asgari aşikar aynı
    baharat bakla bekar beyanat billur bornoz
    cetvel ceviz ceza ciddi cinayet cumhur cüzdan cumartesi çeyiz
    devlet dikkat din diyanet dua dünyevi
    ebedi ecel eczahane eda edebiyat ehliyet esasen esef eşkıya
    fahişe falaka farazi feda fen ferah fersah fettan fıkra fıstık fidye fitre
    garip garipsemek gazel gazi gidişat gulyabani
    haç haber hafız hafiye halk hakim haraç harbiye harem
    kahverengi karargah kibar kitap kuvvet
    lahmacun lehçe lütfen
    madde mahrem medeniyet meşgul millet mizaç muhasebe
    naaş nadir nefer nikah nöbet okka ömür
    Türkçeye Farsçadan giren sözcükler :
    abdest aferin ahenk armut arzu aşikar
    baharat bayraktar bedava beddua berbat bertaraf
    cambaz canan canavar cefakar cihan cimri
    çabuk çamaşır çarşamba çare çenebaz çember çengel çeşme
    dadı damat derbeder derviş dil divane dost düşman
    efsane ejderha erişte
    hercai hırdavat hoşbeş
    ibrişim ilkbahar işkembe işkence
    kahraman karpuz keman kiremit köfte
    meyve mumya
    nadide naz nargile nevruz nişan numune
    ordugah oyunbaz oruç
    pazartesi pehlivan pembe pencere pervane perşembe
    şaheser şeftali şehzade şehir şeker tarçın
    tarhana teneşir terzi tezgahtar turfanda
    yaban yadigar yasemin yegane
    zedelenmek zehir zemberek zerdali zımpara
    Basılı Yayın, İnternet ve Televizyon Etkisi
    Haberleşme araçlarına her gün bir yenisi eklenmektedir: Kullanımının
    yaygınlaşması sonunda, daha çok da son on yıl içinde kendini hissettiren diğer bir
    yabancılaşma kaynağı, artık günümüzde hemen hemen bütün iletişim araçlarını saf dışı
    bırakacak gibi görünen bilgisayardır. Cep telefonlarıyla bilgisayar ağlarına ulaşılmaya
    başlanması bu iletişimi daha da yaygın hale getirmiştir. Bilgisayarlardaki donanım ve
    yazılım adlarının hemen hemen hepsi İngilizce olduğu gibi, kullanılan programlama
    dilleri ve hazır programlar da çoğu zaman bu dildedir. El kitaplarını ve programlara ait
    yardım dosyalarını anlayabilmek için de yabancı dil (veya en azından terim) bilgisi
    gerekmektedir. Bu sebeple bilgisayar kullanıcıları kendi aralarında çok sayıda yabancı
    kelime taşıyan bir dille konuşurlar.
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments