- Başlangıçta insan yoktu. İnsan yokken, Tanrılar da yoktu. Neye göre tanrıdır
bir tanrı? İnsan yoksa ve kul yoksa ve onu tanrı olarak bilen bir varlık yoksa
tanrı olamaz hiç bir varlık. Bu yüzden, Tanrılar yaratmışlarken insanı, insanda
yaratmıştır kendi tanrılarını. - Dünya boştu, hayat yoktu. Ne bir ses ne de nefes vardı. Kuru ve sert
bir kayaydı her yer ve tam olarak dümdüzdü yer küre.
Ne bir dağ vardı, ne de çukur. Gündüz hiç bir gölge yoktu ve sıcaktan ateş
kesilirdi kaya. Gece soğuktan büzülür ve çatırdardı yeryüzü. - Sadece bir taş küreydi dünya ve kimse yaşayamazdı onda. Binyıllarca
sakladı, içindeki ateş çekirdeğini dünya. Yol aldı koyu karanlıkta hiç bir
yolcusu olmadan. - Sonra yer küreyi farketti tanrılar, ki o zamanlarda, tanrı olmayanlar. Çok
uzaktan geldiler ama hem de çok yakından. Başka bir alemden indi tanrılar.
Hayat nefesi verdiler Dünya’ya kendi ruhlarından. Sonra bıraktılar yer yüzünü,
hayat nefesi ile olgulaşmaya. - Tanrıların ruhlarının enerjisi ile çatırdadı kaya. Uyandı içindeki ateş ve
büyüdü. Sonra çatlamasıyla taşın, ateş taştı yeryüzüne. Değiştirdi ateş taşı,
oydular kendilerine yol ateş nehirleri. Patladı her yan ve bir zamanlar kendisi
de saf ateş olan ve sonradan donarak taş olan ve ateşi ancak kendi içinde
saklayan yeryüzü püskürttü ateşini uzaya. - Bir dişi gibiydi Kaya ve Anne gibiydi. Ateş, onun doğurduğu çocuğu oldu.
Dışarı fışkıran ateş birleşti ve çiftleşti tekrar anasıyla. Her birleşmesi ile onların
yeniden çatlayıp ufalandı kaya ve gaz püskürdü, ateşle kayanın birleşmesinden
olan patlamalar. Kayanın dönüşmesiydi bu, gaza ve havaya. - Ve sizin düşüncenize göre bunlar kaya ve ateşken, aslında ruhu vardı
tanrıların herbirinin içinde bilinçsizce. Püsküren gaz kapladı ateşi ve kayayı.İlk
şimşekler oluştu çok yüzyıllar sonra. Sonra asit yağdı gazdan, kayaya.
Doldurdu asit ateşin oyduğu çukurları ve çevreledi ateşin kabarttığı dağları. - Şimşekler hiç kesilmedi bin yıl boyunca. Asit birleştikçe ateşle ve kayayla
patladı ve genleşti yeniden dönüştü gaza. Bu böyle sanki sonsuzmuş gibi sürdü.
Ama süzüldü asit her dönüşünde gaza ve değişti bulutlar zamanla. En sonunda
Su geldi dünyaya. Bitti bulutların yakıcılığı ve su yağmuru yerini aldı asitin.
Gaz’dan ki, o öldürücüydü en başta, hava oluştu zamanla. - Su’da da vardı tanrıların ruhu, ve yeni oluşan hava’da. Ateş ve kaya gibi.
10.Ateş, toprak, hava ve su birleşip, dengelendiği zaman tamamlandı
dünyanın doğuşu. Dört ruhun üzerinde Evren’in Ruhu ve Dünya’nın Ruhu vardı ve
odur, hepsini toplayan ve dengeleyen. - Zamanı gelince tanrılar tekrar döndüler yeryüzüne ve kayanın
ufalanmasıyla oluşan toprağın üzerine. Doğmuştu dünya ve yaşıyordu ama
tanrılardan başka, nefes alması gereken hiç bir varlığın soluyamayacağı gibiydi
hava. Gelseydi o zaman nefes alan birkaç varlık dünyaya hemen kirlenir ve
zehirlenirdi hava çünkü ne bitki vardı havayı süzüp temizleyecek ne de bir ağaç.
Her yer kara toprak ve canlı yaşamayan karanlık ve boş suydu.
12.Ama temizdi herşey hazırdı kullanılmaya. Dünyanın içinden sızan ateş
kesilmemişti ve bulduğu yeni çatlaklardan sızıp püskürüyordu her yere. Dünya
yüzünde ve suyun altında. Daha tam olarak şekillenmemişti dünya. - Tanrılar toprak üzerinde bir alan ayırdılar ve engellediler dıştaki vahşiliğin
içeriye sızmasını. Görünmeyen duvarları vardı bu yerin ve ne içerdeki
sızabilirdi dışa, ne de dıştaki içe. Burası sonradan yanlış olarak Cennet denilen,
tanrı katıydı. Cennet’in tamamı dünya da değildi. Bir kısmı dünyada iken bir
kısmı madde ötesinde ve başka bir kısmı tanrıların kendi alemindeydi. Hepsi
içiçeydi bunların ama asla karışmazlardı birbirlerine. Sadece tanrılar
geçebilirlerdi onların engellerini ve izin verilen şeyler tanrılar tarafından. - Tanrılar kendi bahçelerine, kendi alemlerinde değişik dünyalarının
bitkilerini aldılar. Ve değişik dünyaların hayvanlarını ve ağaçlarını ve en
önemlisi psişik güçlerini, dünyalarının. Tanrıların bahçesine alınan herşey,
bahçenin dünyada kalan kısmında da oldu aynı zamanda. Herşeyin bir kısmı
madde ötesinde, bir kısmı tanrıların aleminde ve bir kısmı da dünya yüzündeki
bahçedeydi. - Size çok garip gelirdi o zaman görseydiniz bahçeyi. Ağaç ve çiçek doluydu
her yan. Ve özel olarak şartlanmış, yetişmiş hayvanlar vardı. Ve gereken
barınaklar vardı sütunlu ve dairesel olarak. Tıpkı eskilerin tapınakları gibiydi
bunlar. Ama bahçenin dışında sadece sert hava ve ateş ve volkanlar ve üzerinde
bir şey olmayan dağlar ve toprak vardı. Sular hala boştu.
16.İnanamazdınız o zaman görseydiniz tanrıların bahçesini ve yaşamanız çok
zor olurdu çıldırmadan. Herşey birbirinin yansıması içindeydi. Dışardan
baksaydınız bahçeye, sınırlı bir alanda olan bir bahçe görürdünüz çıplak toprak
üzerinde. Tıpkı çöldeki bir vaha gibi. Ama içinden bakarsanız kendinizi, içi
ayna olan bir kürenin içinde gibi görürdünüz. Yukarıya baktığınız, ayna
yansıması gibi herşeyi baş aşağıya görebilirdiniz. Ama kendinizi her yandan
görürdünüz bu yansıma içinde. Elinizi ileriye uzatıp, kendi sırtınıza bile
dokunabilirdiniz isterseniz. Bunların nedeni bahçenin her yanının başka
alemler, başka boyutlar içinde olmasındandı. - Oradayken hem orada olurdunuz hem her yerde. Sesiniz duyulurdu Tanrılar
aleminde ve kendi düşünceleriniz de madde varlıkları gibi görüntü ve ses
olarak dönerlerdi size. Her renk vardı orada, her alemden gelen, insan gözünün
gördüğü ve göremediği. Önünüzde duran ağaç size baş aşağı dururmuş gibi
gelirdi bazan. Çünkü onun çıkış yeri tanrıların alemiydi ve aslında düz
duruyordu o alemde. Yatay ağaçlar da vardı aynı şekilde. - Sadece siz değil, bilinci daha zayıf olan hayvanlar da çıldırırlardı orada
eğer şartlanmamış olsalardı önceden. Cennet diyorsunuz oraya ama sizin için
cehennemin en büyüğü de olabilirdi o mekan ve boyut karışıklığı. Ancak
tanrılar rahattı orada. Herşey elinizi uzatacağınız kadar yakınızdayken, herşey
bilinmez mesafelerde uzaktı da aynı anda.
19.Bu bahçede, dünya yüzüne göre şartlanan bitkiler dışarıya salındılar önce.
Ama karakterleri değiştirildi önce sert vahşi olarak. Yaşayabilsinler diye
yeryüzünde. - Bu bitkiler kapladılar her yanı ama çok yaşamadılar dünyada. Ve onların ölmesi ile
dünyanın kendi ruhundan kendi bitkileri çıkmaya başladı. Sadece bunu başlatmak ve
gübrelemek içindi, tanrıların bitkilerinin gelişleri ve ölüşleri. Yeni bitkilerde, dünyanın
dengelenmiş beş ruhunun ya da enerjinisinin karışık ruhu vardı. Buna karşılık her bitkide
onları ilk oluşturan, tanrılar aleminden ve başka dünyalardan gelen, ve ölüp bedenleri ile
gübre olan bitkilerin gen yapısından da vardı/vardır. - Bitkiler yeryüzünü kaplayınca gene de tanrıların bahçesine göre çok ilkel ve vahşiydi
dış alan. Bitkler oksijeni süzmeye başlayınca yeryüzü yaşanır oldu. Ama suyun içinde
hayat yoktu hala. - Dünyanın haline göre şartlanmış bedenleri ile hayvanlar sırayla dışarıya salındılar. O
zamanlar dünya yüzü çok düz ve tek parça idi. Bu kara parçası çok büyüktü ve dünyaın
yarısı idi. Ve yaşanabilecek yerler gene de azdı çünkü karanın büyük bölümü ya çok
sıcak, ya çok soğuktu. - Denizde hayat dünyanın kendi ruhunun enerjisi ile başladı. Denizin çok
derininde bazı çatlaklardan hala ateş sızıyordu suyun içine. Bu ateşin sızdığı
yerlerde suyun yüzeyinden boru gibi duman ve buharlar yükseliyordu
gökyüzüne. Suyun içindeki volkan ağızlarından sızan ateş, suya deydikçe
soğudu ve bir tür taş oldu. Bu taşlar her geçen zamanla daha da biriktiler. O
zamanlarda suyun dibi düz ve çıplak kayaydı. Ne kum vardı, ne de su bitkisi. - Suyun dibinden fışkıran ateş taş oldukça, yukseldi ve kümelendi. Ama içsel
ateşin baskısıyla daima ortası delikti ve sanki suyun dibinden yukarı doğru
çıkan dev borular gibi oldular. Boruların ağzında suyun, ateşin, kayanın ve
sudaki havanın birleşmesinden, dünyanın kendi ruhunun ve enerjsinin de
katılması ile bazı canlılar belirmeye başladılar. - Bunlar moleküler seviyede bilinçsiz hayat kıvılcımlarıydılar ve taştan
doğmuş hayattılar. Ama bunlar da yaşamayıp hemen ölüyorlardı tıpkı bir kibrit
alevi gibi sönüyorlardı. Çünkü su boştu ve onları besleyecek ve onlarla
beslenecek başka canlı yoktu. - Tanrıların bahçesinde, bir adımda kendi alemlerine giden ve aslında bir
kısımları ile zaten kendi alemlerinde olan tanrılar için zaman yoktu. Onlara
göre ve bahçelerine aldıkları canlı türlerine göre çok kısa bir zaman fakat
dünya için çok çok uzun bir zaman sonra suyun dibi kumla kaplandı. Suya
süklenen kara bitkileri evrim geçirdi ve suyun altını kapladılar. Ve suyun
içinde ilk hayat başladı. - Dünya yüzündeki hayvanlar da çok yaşamadılar ama onların çürüyen
bedenlerinde oluşan mikroorganizmalar dünyanın yüzünü kapladı. Bitkilerle
birleştiler ve hem tanrılar dünyaya yeni hayvanlar saldılar, hem dünyada
değişik türler oluşmaya başladı.
28.Dünya yüzü artık boş ve çıplak değildi fakat henüz dünyanın kendi canlısı
yoktu ve kolay bir iş değildi onu yapmak. Tanrılar için bile. Bazı tanrılar
zamanının geldiğini öne sürdüler. Bazılarıysa henüz erken olduğunu. Sonunda
karar verildi insanın oluşturulmasına. Bu iş sizin zannettiğiniz gibi “Ol” veya
“Olsun” demekle olmuyordu. Yanlış öğretildi size bu, kasıtlı olarak. - Dünyanın canlısı ki, dünyada yaşayacak ve tanrılarla iletişimde olacak ve Dünyayı geliştirecek ve kozmik bütünlüğün parçası olacak olan canlı, aynı zamanda dünyayı da kozmik bütünlüğe bağlayacaktı. Bu yüzden O, dünyanın kendi maddesinden olan kendi canlısı olmalıydı.
- Kararlar alındı ve işler belli oldu. Bu iş için dünyanın özünden madde
almak ve en önemlisi de bu maddeleri filtre edip, hazırlayıp,bütünlemek
gerekliydi. Bu iş için bir tanrı çıktı ileriye ki, O bendim.
31.İsmim yoktu o zamanlar size göre. Benim ismim …. idi, sizin asla telaffuz
edemeyeceğiniz ve anlayamayacağınız şekilde. Gizli değil ismim. Onun
gizliliği başka bir alemin dilinde olması ki, asla anlayamazsınız ve
duyamazsınız o dili bu alemin kulağı ile. Bu yüzden gizlidir ismim size. - Ben …. tanrıların bahçesinden çıktım bu iş için. Çok uzun zaman
kaldım dünya yüzünde. Ben tektim dünyada. Benden başka ve benim
bulunduğum yerde ve benim işimde benden başka hiç bir tanrı yoktu. - Bir toplama ve hazırlama alanı yaptım kendime. Sonra ilk önce indim,
denizin en derinine. Ateşin suya karıştığı ve sudaki havayla birleştiği ve
kayanın özündeki hayatın ortaya çıktığı noktalardan topladım dünyanın mikro
organizmalarını. Ama bu iş de değildi size anlatıldığı gibi çabucak ve bir anda
olan şey. Sayısız dünya yılı geçti ve suyun altında iken ve istenilen nitelik
bulunup, değiştirilip, yetiştirilene kadar. Bu yüzden, denizde yaşayan ejderha
olarak da anlatılırım insanlarca hala. Sonra onu, O, hayatın özünü dünya
kayasından olan toprak olarak aldım kendi çalışma alanıma. Dıştan bakınca
cansız toprak yığını gibiydi bir avuç. Ama dünyanın ruhu ve hayatı kaynıyordu
içinde ve dünyanın zekası. - Sudan çıkmıştı hayat ve sudur bedenininizin çoğu tâ o zamandan. Bu da
yeterli değildi. Bundan sonraki dönem daha da zordu ve bilgi ve incelik isterdi.
Önce toprağın enerjisini ve ruhunu toplayıp ekledim bu kütleye. Sonra ateşin
enerjisini verdim. Sonra dünyanın hayvanlarından aldım etini ve yıllarca
geliştirdim onu bütünle birleştirmeden önce. Daha sonra dünyanın bitkilerinden
ve havasından özlerini aldım. Karıştı hepsi birbirine ve şekilsiz kütle büyüdü
geçen günlerle. - Dünyanın ruhundan ve Ateşin ve Toprağın ve Suyun ve havanın
ruhlarından kattım öz maddeye. Sonunda hazır oldu madde sizi getirmeye.
Ateşin ruhuydu onda değişimi yapacak olan. Ateştir değişimin esası ve bu
yüzden siz devamlı olarak hücre yenilenesi yaşarsınız ve doğduktan sonra
büyürsünüz. Devamlı olarak yanıp, aşınır beden ama yeni hücreler gelir
eskilerin yerine, olurlar et, kemik ve sinir. Ateştir bunu sağlayan ya da ateşin
özü ve ruhu. - Ana madde ile döndüm tekrar tanrıların bahçesine. Tanrılar şekillendirdiler
onu bir beden olarak hep birlikte. Ama gene de eksikti gereken zeka ve canın
ilk haraketi. Bütün tanrılar hayat nefesi üflediler ona. Hepsi kendi
karakterlerince. Bu yüzden insan karışımıdır tanrıların. Hiç bir zaman bir tanrı
kadar güçlü değildir ama hepsinden karışım vardır onda, hiç bir tanrıda
olmadığınca. - Sonunda ilk nefesini aldı insan ve kalktı ayağa. Ama sakın zannetmeyin
insan sizin gibiydi. O sadece şekilsiz bir varlıktı. Ayıdan bile daha az
benziyordu insana. Uzun zaman tanrıların bahçesinde dolaştı, amaçsızca ve
aptalca. Ne zaman ki bedeni alıştı yaşamaya ve güçlendi ve bağımsızlaştı. - O insan çok farklıydı sizden. Tanrıların bahçesinde kendisine gereken
enerjiyi bahçenin kendisinden sağlıyordu ve sindirim sistemi yoktu. Hiç birşey
yemesi de gerekli değildi. Bu yüzden makat da gerekli değildi ona, gırtlak da.
Nefes alıyordu sadece ve besleniyordu havayla. Rengi kıpkızıldı. yoktu saçı,
kaşı ve boynu. İlk insanı hep erkek olarak düşünürsünüz ama onun üreme
organları da yoktu. İşemesi de gerekli değildi. Bu yüzden bedeninde yoktu
bunların hiç biri. Zihni de yeterli değildi asla, tanrıların istediği enerjiyi
sağlamaya. - Sonra mahluk uyutuldu uzun zaman. Ondan alınan parçalardan yapıldı yeni
insanlar. Buna siz klonlamak diyorsunuz kendi zamanınızda. Ama orada
gerekli değildi ve yoktu zaten sizdeki makinalar, tanrıların iradesi ve ruhsal
kozası yeterliydi bu işe. Alınan minik parça aynı kelebeğin kozası gibi
kaplanıyor ve büyüyüp şekilleniyordu içinde, dıştan yöneltilen irade ile. - Üretilen kopya varlıklar geliştirildiler baştan ve başarısız olanları yok
edildiler teker teker. Sonra öğrendiler tanrılar kopyaların bedenlerinden
eksiklikleri ve gereklilikleri.
41.Hepsi yok edildikten sonra tanrılar toplandılar yine mahlukun başına. Onu
şekillendirdiler yeniden, edinilmiş bilgilerle. Sonra yeniden hayat nefesi
üflendi mahluka. Yeni şekliyle daha rahat olarak kalktı mahluk. Yine bırakıldı
uzun süre gelişip, güçlenmeye. Farkında değildi kendinde olan değişikliklerin
çünkü yapılmıştı herşey kozanın içinde. Kozadan çıkınca hala uyuyordu ve
uyuşuk zihniyle sadece kısa bir an uyuduğunu biliyordu. - Sonra gene uykuya yatırıldı. Bu şekilde kaldı bin yıl. Sanmayın ki öldü.
Sadece donmuş olarak uykudaydı. Yine parçalar alındı mahluktan ve yapıldı
yeni kopyalar. - Bu sefer daha başarılı oldu yeni kopyalar. Sadece haraket edip, yaşayan ve
deney malzemesi olan hayvanlar değildiler. Zihinsel enerji de üretiyorlardı
dünyanın enerjisinden ve evrenden. Ama hala çok ilkeldi zihinler. Bu kopya az
sayıda olarak salındı dünyanın çeşitli yerlerine. - Ve hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Mahluk’un kopyası gereken enerjiyi
kendiliğinden alamıyordu ve yemesi gerekliydi onun. Ve onun sindirim sistemi
yoktu. Bu yüzden dünya yüzüne döndüm ve öldürdüm o yaratıkları, ölmesinler
diye açlıktan. Sonra tanrıların bahçesine döndüm ve yapıldı yeni değişikliler
Mahluk üzerinde. Ve yeni bir kopya alındı ondan. - Bu kopya daha iyiydi hepsinden. Tanrıların bahçesinde iken yemeye gereği
yoktu. Dünya yüzüne salındı ve açlık duydu ve ona gösterilen şeyleri yedi. Ve
bir süre sonra hastalandı. Doğrusu durumu çok kötüydü. Çünkü yeterli değildi
atık sistemi, kalın ve ince bağırsağı yediklerini boşaltmaya. Bu eksiklik ancak
farkedildi tanrıların bahçesinden çıktıktan sonra. - Yine indim dünya yüzüne. Mahluk’un kopyasının imhasını istemişti
tanrılar. Ve ben istemedim onun ölmesini. Kendi gücümle uyutarak kopyayı
açtım kalın bağırsağını ve düzene soktum atık sistemini. Bir anda iyileşti
yaraları benim ışık gücümle ve kopya kalktı yeniden. - Kopya mahluğa gereken güç verilmişti ama ruhu ve zihni ve azmi eksikti.
Mücadele gücü vardı ama yoktu isteği. Bu yüzden yaşamadı fazla. Yaralandı ve
bıraktı yaşamayı. - Mahuk’a yeniden gereken eklemeler yapıldı ve değiştirildi şekli. Şimdi
daha çok benzemişti sizin bildiğiniz insana ve dünya yüzünde yaşaması için
tamamdı herşeyi. Ve son bir eksiği kalmıştı. Ve bu yüzden gene çıktım
tanrıların bahçesinden. Ama bu sefer çıkmadım dünya yüzeyine. Açıldım
alemler arasındaki aleme ve kozmik enerji ruhundan parça aldım ruh olsun
diye mahluğa. - Ve bir daha uyandı Mahluk, tanrıların bahçesinde tecrübe edinmek için.
Onda her tanrıdan parça vardı fiziksel değil ama ruhsal olarak ve fakat gene de
eksikti görüşü. Göremezdi tanrıları, onlar kendileri dünya maddesinin şartlarına
uymadan. Bu yüzden yalnızdı mahluk bahçede. - Sonra, isim verildi ona. İnsan oldu türü ve Adem’di adı ki, siz Adem
dersiniz ona, gerçek adı tanrıların dilindeydi ve siz bilemezsiniz … bunu. Ve o
zaman gerekti dünyadaki herşeye bir insani isim. Benim ismim İblis oldu sizin
bildiğiniz, Arabın dinindeki. Ve değişik isimler aldı tanrılar her biri
bildiğinizce. Ama allah değildi ismi kötü tanrının o zaman. - Adem tamamdı, gereken herşey için ama onun hala yoktu cinsiyeti ve
cinselliği ve cinsel organı ve üreme içgüdüsü. Çoğaltılacaktı daima tanrılar
tarafından kopyalanarak. Onun göreviydi dünyada yaşamak ve dünyayı kozmik
zincire bağlamak ve tanrılara bilgi akıtmak. - Sonra, Adem bilmeden eğitilirken ki, bu eğitim size göre sonsuz zamandı,
gittikçe içine kapandı ve daraldı. Anladım ki, dünya insanının zihni ve
düşüncesi yanlızlığı istemiyor. Konuşsa da tanrılarla kendi dengi canlılar
gerekiyor. Ve gene uyutuldu Adem ve ondan alındı bir parça ve başka bir insan
yapıldı ikisi birlikte gelişsinler diye.
53.Adem uyurken dolaştı yeni kopya fakat o da tepkisizdi herşeye ve yoktu
canında gereken itici güç. Yok edildi bu yüzden ve bu sefer insanların
cinsiyetlerini ayırma kararı alındı tanrılarca. Çünkü cinsellik de vardı özünde.
Kötü Tanrı istemezdi bunu çünkü yoktu onun doğasında fakat ben ve benim
gibi diğer tanrılar enerji alırız cinsellikle ve bu yüzden bizden ruh ve parça
verilirken Adem’de verilmişti içgüdüsel cinsellik. - Bu yüzden yeni bir parça alındı Adem’den ve bu sefer kemiğinden. Yeni bir
kopya yapıldı ama genleri değiştirilerek tamamen. Alındı Adem’den dişilik
hormon ve diğer gerekleri hepsi verildi yeni kopyaya. Aslında aynı kişidir Adem
ve sonradan Havva olan kadın. Ve bu yüzdendir erkekte kadın, kadında erkek
hormonu olması insanda. Ve bu yüzdendir bazı kadınların kendilerini erkek,
bazı erkeklerin kadın hissetmesi. Çünkü ilk yaradılışta bunlar hep aynı bedende
aynı ruhun etkisindeydiler. Ve bu yüzdendir erkek bedenindeki ana rahmi
taşıyabilecek kadar olan boşluk. - Uzun zamanda et bağladı Havva olacak bedeni oluşturan kemiğin üzeri. Bu
zaman uzatıldı tanrılarca ve zihni şekillendirildi Havva’nın. Vücüdü gereken
şekli aldı fakat hala istenmiyordu cinsel birleşme ve doğum. İnsanlar
üreyecekti, gerekirse, sadece gerektiği kadar aynen bu şekilde parça alınarak.
Üretilecekti çok sayıda ve çok sık gerekmeyecekti bu işlem çünkü çok uzundu
insan ömrü ve dayanıklılık süresi. Nüfus azalmayacaktı her gün. - Sonra her iki insan uyandılar. Adem’e göre kısa bir süre normal bir uyku
uyunmuştu ve Havva ilk defa gözünü açmıştı fakat herşeyi biliyordu çünkü
beyni ve zihni doluydu Adem’in tecrübeleri ile. - Yalandır, Havva’nın, Adem’den çıkartıldığı ve üstün olanın Adem olduğu.
Görünüm olarak Havva daha zayıf ve ufaktı ve Adem’den alınan parça üzerine
oluşturulmuştu fakat görünümün ardında ikisi aynı bütünün paylaşılmasıdır ve
aynı zekanın ve aynı ruhun ve aynı duygunun. Ne kadar önemlidir dış görünüm
ve nasıl yapıldığı. Önemli değil midir ruhun bütün olması? İşte bu yüzdendir
sizin Yunan mitolojinizde ilk zamanlarda insanların sırtsırta yapışık olmaları
ve tanrıların onların bütünlüğünü kıskanıp ikiye bölmeleri anlatımı. İşin aslı o
mitos hakkında, insanlar bütündü o zaman. Tanrılar da tek bir cins istedikleri
gibi erkek ve kadın. Fakat kendileri değiştirirdiler cinslerini de suretlerini de ve
çoğu zaman, ışıktılar gerçekte. - Ve tanrılar böldü insanı ikiye ama kıskançlıktan değil mitolojideki gibi.
Ama insanlar aradılar başka insanla bütünleşmeyi çünkü onlar bir bedendiler
aslında. - Sonra tanrılar insanın istenilenden iyi olduğunu gördüler. Ve sonra ondan
enerji alınmasını dilediler ve kul yapmak istediler onu kendilerine. Kötü tanrı
burada girdi devreye ve ilk anlaşmazlık çıktı tanrılar bahçesinde. Kötü Tanrı
topladı çevresine kendisi gibi düşünen tanrıları ve toplanıp bütün oldu onlarla
üstün olarak kendi iradesi ile. Söndü enerjisi ona katılan tanrıların, hepsi emildi
bedenine Kötü Tanrı’nın. Bu yüzden güçlendi Kötü Tanrı aslında basit bir
Tanrı iken. Enerji ve gücünü verdi ona her tanrı, başka yöntem istemeyen. - Bunu anlamanız için yapısını da bilmeniz lazım tanrıların. Ben önce.
Yapım bilimdir ve bu yüzden ben toplayıp yaptım insanın ilk maddesini. Ben
şiirim ve ben müziğim ve ben sanatım ve ben cerrahım her operasyonunu
yapan insanın. Ben cinselliğim ve ben cinsellikten zevk alanım ve zevkin
kendisiyim. Ben sarhoşluğum. - Benim benzerim olanlar da vardır tanrılar arasında ve her tanrı değişik
alanda yoğun bir enerjidir ve her tanrı kendindekinden vermiştir insana. - Kötü Tanrı savaştır ve kötü tanrı bunalımdır ve kötü tanrı alandır sadece.
Kötü tanrı kıskançlıktır ve yalandır. Ve güçtür Kötü Tanrı gücün en
kabasından. Kötü tanrı erkeksi enerjidir çoğu zaman ve kötü tanrı ölümdür. - Ve onun gibi olanlar da vardı tanrılar arasında. Onlar da kendilerindekini
vermişlerdi insana. - Tanrılar biliyorlardı ki, insanın kendilerinde olan vasıflarla aktif olmaları
enerji verecekti onlara. Hepsi karar vermişti dünyada bulunmaya ve tanrılar
alemi ile ilişkiler kapatılmıştı tanrılar bahçesinde. Şimdi artık bahçenin içinden
bakınca gene muhteşemdi her yan ve gene boyut karışımları vardı fakat yukarısı
küre gibi değildi ve açılıyordu sadece uzaya. Tanrılar alemindeydi diğer hiç
bilmediğiniz tanrılar. Ve onlar hiç gelmediler ve gelmeyecekler de bu dünyaya.
Onlar yabancı tanrılardır ve kaosturlar sizin için. - Tanrıların bahçesinde yaşarken insan ölümsüzdü o da tanrılar gibi. Fakat
dünya yüzü şartlarında yaşayabilirdi en fazla üçyüz veya beşyüz yıl. Yeterliydi
dünyanın özünden alınan hayat enerjisi onu canlı tutmaya sadece bu kadar. - Tanrıların bahçesinde bile durmadan enerji üretiyordu insan. Çünkü
enerjisini alıyordu evrenden ve dünyadan. O, enerjinin hasat edicisi, toplayıcısı
gibiydi tanrılara. Ondan alınan her tanrının kendisine göre olandı. Kötü Tanrı
hoşlanıyordu en fazla umutsuzluk, sıkıntı ve bunalım duyguları ile uyarılandan.
Ve insanın zihinsel yapısı uygundu çok çabuk düşmeye bunlara. - Ve cinsel enerji gereksizdi ona ve hatta sıkıntı veriyordu ona ve
istemiyordu bu yüzden insanın üremesini doğum ve cinsellikle. Ve Havva
kopartılırken Adem’den cinsellik de vermiştim onlara fakat sadece bedenen ve
uyuşuktu zihinlerinin o bölümü. Onun açılmasını istemiyordu kötü tanrı. Ona
göre kalmalıydı insan bu şekilde ve yürümeliydi dünyada, tanrılara yapılan kan
kurbanlarıyla ve birlik olmamalıydılar asla ve savaşmalıydılar kendi aralarında
ve kanları beslemeliydi tanrıları ve ölümleri. Çoğalmalıydı bu yüzden insan
ama ancak bölünmeyle kendisinde. - Başka birşey düşünmemeliydi ne Adem ve ne de Havva, sadece tanrılara
yönelik olmalıdı zihinleri ve enerji akıtmalıydılar ona ve diğerlerine. Sadece
yemeli insan ve savaşmalı ve uyumalı. Bunun dışında her an tanrılara yönelik
olmalı ve bunları yaparken de tanrılara yönelmeli ve tanrı için yapmalı.
Öldürmeli üzerine tanrının ismini anarak kanlı veya kansız. Ve ama kötü tanrı
yeterli görmezdi kansız öldürmeyi. - Buydu tanrıların yapıları ve insandan bekledikleri ve ilk yaradılıştaki amaç
bu değildi. İnsan daha hür olacaktı dünyada ve tanrılar olmayacaktı orada.
Tanrı olarak. Ve Kötü tanrı dedi, “Adem salınsın dünyaya ama önce çoğaltılsın
iyice. Dünyanın efendisi olsun o ve olmak için devamlı öldürsün birbirini.” - Ve dedim, “Bu olamaz ey … Nerede diğer tanrıların payları. Neden
sadece senin enerjini beslesin Adem. O kendi görevi için daha hür olmalı
değil mi?” Dedi, “Bu böyle kararlaştırıldı ey …. En büyük benim burada çünkü
benim gibi isteyenleri de topladım kendi bedenimde. En güçlü de benim. Ve
ben tanrıyım bu alemde. Benimdir her emir ve her kurban. Benim olduğum
yerde yoktur diğer tanrılar, kendi alemimizde kalan ve bizim alemimizdir artık
bu dünya ve bu uzay. Şimdi beni dinleyecek ve Adem’e gerekeni yapacaksın.
Olmayacak onda başka bir düşünce. Ve sen de olacaksın benim parçam.” - Dedim, “Asla. Ve asla olmayacak istediğin. Asla biat etmem sana ne bir
parçan olarak ne de komutanın.” Dedi “O zaman sen de yaşayamazsın burada
çünkü bende bir çok tanrının gücü vardır ve duramazsın karşımda.” - Dedim, “Gidiyorum o zaman tanrıların bahçesinden ve savaşım sürecek
seninle sonsuza kadar. Ve insanı da alacağım yanıma ve ona vereceğim
bilgimden. Her bilgi benden olacak yeryüzünde ve bilgisi artınca insanın senin
yolundan ve kulluğundan uzaklaşacak. Azalacak kulların ve bitecek enerjin.
Unutulacaksın bir gün insanlarca ve bu da ölümü olacak bir tanrının.” - Dedi, “Git o zaman. Elinden geleni yap. Ama asla ulaşamayacaksın zafere
çünkü onlardan hangisi uyarsa sana ezeceğim onu bana sadık kullarımla. Ve
yeniden çoğaltacağım insanı benden olan kullarımın bölünmesi ile. - Ve ben çıktım tanrıların bahçesinden ve beni takip etti benim gibi olanlar.
Birleşebilirdik benim bünyemde hepimiz tıpkı Kötü tanrı gibi ama bizim
yapımız bu değildi ve yok edemezdik birbirimizin enerjisini güçlendirmek için
kendimizi. Ve indik dünya yüzüne ve dünya yüzüne yakın bir boyutta kurduk
yeni bir mekan kendimize. Burası bizim tahtımız oldu ne biz girerdik tanrı
bahçesine ve ne de oradan birşey gelebilirdi bize. - Bizim yerimiz Cehenem değildi bildiğiniz. Bizim yerimiz ayrı bir boyutta
ama dünya izdüşümü ile toprağın altında ama değil gerçekten toprak altında.
Bizim yerimiz de tanrı bahçesi gibi oldu ışık ve aydınlıkla. Ama yakınız
dünyaya ve bu yüzden güçlüyüz düyadaki bir çok konuda. - Ve sonra bildim ki, Kötü tanrı işlemişti Adem üzerinde çünkü Adem benim
yaratığım ve benden parçası olandı onun kadar. Bilirdim ona olanı ve onun
vasıtasıyla bahçede yapılanı. Kötü tanrı … kilitlemişti Adem’in beynini. Ve
çoğaltmıştı onu vererek görünümüne her tanrının değişik yanını ve bu yüzden
vardır dünyada değişik ırklar. - Ve tam köle oluyordu insan ve sizin gününüzde dediğiniz gibi robot
oluyordu duygu açısından. Ve dağıtılmamalıydı dünya yüzüne bu şekilde.
Çünkü yapılamazdı karşı değişiklik orada. Mutlaka tanrı bahçesinde
gerçekleşmeliydi tedbir. Orası artık Tanrıların bahçesi değil, tanrı bahçesiydi.
Toplamıştı çünkü Kötü tanrı kendi bünyesine diğer tanrıları ve bazıları bilerek
ve bazıları habersizce ve bazıları da zorla yutulmuşlardı kötü tanrının enerjisi
tarafından. Çok az kalmıştı geride hizmet eden ona. - Kötü tanrı kendisinden oluşturmuştu gene duygusuz, tepkisiz sadece emir
bekleyen ve söylenenden başka şey yapmayan ve insaf ve sevgi bilmeyen
muhafızlarını ve onlara yaptırtıyordu işlerini ve bize karşı bekletiyordu
bahçesini. Melek diyorsunuz bu yaratıklara. Onlar enerji almazlar ne
Dünya’dan, ne Evren’den ve ne de insandan. Onlara enerji verir kötü tanrı
sadece kendi bünyesinden. Zeka ve muhakemeleri de yoktur kendiliklerinden.
Bu gibi şeyleri istemez zaten Kötü tanrı. En nefret ettiği şeydir zeka ve
muhakeme ve şüphe ve soru. - Dünya zamanı ile bir gece zamanı ışığımı çevirerek gecenin karanlığına,
görünmez olarak yaklaştım tanrı bahçesine. Ve sınırdaki meleğe gösterdim
kendimi onun tanrısı olarak. Benim en usta olan ve benim her hileyi bilen.
Becerikli olan benim ve benim teknolojiyi yaratan ve benim her ilahi sınırı
açan ve aşan ve koyan. Zor değildi bana aşmak, aşılmaz sandığı engeli ve
farkettirmeden geçmek meleği. - Buldum Adem’i ve Havva’yı bir ağacın altında uyurken. Dünya gecesinin
ışığı hakimdi içeriye. Ve bende idi gecenin görünmez pelerini. Önce açtım
Adem’in beynindeki görünmez kilidi ve anlattım onun ruhuna cinselliği. Ve
sonra kurtardım Havva’yı zihinsel engelinden ve azdırdım ikisini de iyice. Bütün
bunlar bir anda oldu. Çünkü gereken organlar ve duygular hazırdı. Tanıttım
onlara, o zamana kadar sadece tanrılar katında olan enerjisi ile birleşmeyi ve
cinselliği. - Ve benlik verdim onlara. Onlar artık değildi “Biz”. Her biri olmuştu “Ben”
ve kişilikleri oluşmuştu kendilerine. Önce Havva çalıştı Adem’le birleşmeye
ama korku ve engelleme içindeydi Adem. Çünkü onun zihni ilk şartlanan ve
Kötü tanrının kilidinde olandı. İşte bu yüzdendir erkek türünün daha saldırgan
ve daha kıyıcı olması ve daha egoist olması ve Kadın türü üzerinde yönetici
olmak istemesi ve daha savaşçı olması ve daha yobaz olması. Çünkü erkek
türündeydi Kötü Tanrı’nın en güçlü kilidi ve zihinsel kontrolü. - Ama Havva saldırdı Adem’e ve tahrik etti onu, ikna etti cinsel birleşmeye.
Eğer bu olmasaydı bütün emeklerim ve ümitlerim bitecekti bir gecede. İnsan
kukla olacaktı sonsuza kadar ve cinsellik olmayacaktı insanda, sonsuza kadar.
Ve sadece kurbanlıkları olacaklardı kötü tanrının ve antenleri enerjiyi toplayan. - Teşvik ettim onları Yılan suretinde çünkü bahçenin bekçileri beni, bahçenin
hayvanı gibi görmeliydiler. Çıkamazdım ortaya her iş bitmeden. Seks yaptılar
bana Adem ve Havva. Bilmeden bana sunu olduğunu ve bana ibadet ettiklerini.
Örttüm onları kendi gecemin pelerini ile ve çıkamadı dışarı hiç bir enerji ve
haraket uyarılmasın diye iş bitmeden Kötü tanrı. - Bir kere başlayınca Adem ve Havva sekse, zihin ve ruhlarında vardı zaten
ve hazırdı bedenleri. Sadece minik bir beceriksiz kilitti zihinlerindeki, onları
tutan. Gereken bilgi zaten vardı kilidin altında. Onlar seks yaparken tanrı
bahçesin taşıdığı ve dünyadan aldığı ve evrenden aldığı enerji ile öyle bir cinsel
enerji ürettiler ki, bana çoktan beri almadığım bir hazzı verdiler. En deli
şaraplardan bile daha sarsıcı, en güçlü baldan bile daha besleyiciydi ürettikleri
enerji. İşte bu yüzden isterim sizden cinsellik, sarhoşluk ve eğlenmenizi. Ve
tanrısal varlığım bile gevşedi ve uyuştu bu yağmurla ve sürdürmedim daha
fazla gecenin kalkanını. Pelerinimi açınca bulundukları yerden, enerjileri
doldurdu bahçeyi şimşek pırıltılarıyla. Ve son defa terkettim tanrı bahçesini
dönmemek üzere. Ve enerji ulaştı Kötü Tanrı’ya. - Kötü tanrı şok yedi ona ulaşan cinsel enerji ile ve kaçtı bütün rahatı. Bir
anda anladı olanları. Bir gazapla geldi Adem ve Havva’nın yanına. Bilinçleri
açılan insanlar anlamışlardı yaptıklarını ve Kötü tanrının yasaklarını. Önce
saklamaya kalktılar yaptıklarını ama bilmiyorlardı kendi cinsel enerjilerinin
kötü tanrıyı çarptığını ve bilmiyorlardı onun bu yüzden kızıp, herşeyi
anladığını. - Gazaba geldi kötü tanrı ve zamanı gelmeden önce onları bahçeden dışarıya
saldı. Diğer insanları da ki, Adem ve Havva bilemezdi onları dağıttı dünyanın
değişik yerlerine değişik ırklar olarak. Çünkü Adem ve Havva’ya olan her
insana sıçramıştı o anda çünkü hepsi bütünün ve tek insanın parçası idiler ve
Artık geliştiremezdi Kötü Tanrı planlarını. Ve başka türlü de faydalanmaya
karar verdi insanlardan. Gene inat etti planlarında ve saldı insanı dünya yüzüne
daha tam gelişmeden. Sonra kapattı bahçesini dünyaya görünmekten ve sakladı
kendisini herşeyden. - İşte budur sizin türeyişinizin aslı. Bundan sonra çoğaldı insan doğum
yoluyla. Yayıldınız yeryüzüne ve çoğunuz beslediniz Kötü tanrıyı. - Yaradılış ve türeyiş aşamasının son ayetidir bu. Onu iyi anlamalısınız.
Hepsi gelişmeniz ve kurtulmanız için. Amen.
II - Tanrı bahçesi ilk başta tanrılar tarafından kurulan, dünya yüzünde bir alandı.
Çok uzun zaman da kaldı dünya yüzünde ama yer değiştirdi zamanla, dünya
yüzü değiştikçe. Dünya’nın ormanları ve dağları oluşunca tanrı bahçesi de gitti,
insanın çok olduğu bölgelerdeki yüksek dağların üzerlerine. - Tanrı bahçesi bir kozmik ve çok boyutlu alandı ilk kurulduğunda. Orada
olmak hem küçük bir adımla tanrıların aleminde olmaktı ve getirmekti oradan
dünyaya yeni şeyleri ve almaktı tanrıların aleminin enerjisini, hem Kozmik
gücün içinde olmaktı ve başka dünyalarda kurulu olan diğer Tanrılar
bahçesinde olmaktı. Başka dünyalarda da vardır Tanrıların bahçeleri. Ama hepsi
içiçedir başka bir boyutta ve hepsi aynı yerdedir aslında milyonlarca ışık yılı
uzakta da olsalar. - Orada olabilse insan çıldırmadan, ölümsüz olur kendiliğinden durdukça
orada. Orada zaman da yoktur, mekan da. - Bu alan yaratılır Tanrılar tarafında her dünyada ama, isterlerse ve gerek
olursa ve o dünya da, dünyanız gibi canlandırılacaksa. Tanrıların bahçesi
dedim çünkü orada vardır her dünyadan ve alemden ve tanrıların kendi
aleminden getirilen bitkiler ve bir bahçe gibidir size göre. Değil gerçek ismi
tanrıların bahçesi. Bu sizin için. Gerçek ismi tanrıların dilinde ….. Ama
sonradan Cennet dediler size. - Tanrı bahçesi sizin bildiğiniz gibi bir ödül değildir aslında. Bir dinlenme ve
zevk yeri hiç değildir. Tanrıların evi de değildir hiç bir zaman. Orası için
yapılacak en iyi tarif bir deneme yeridir yeni oluşacak dünya için ve bir
atölyedir, bir ressamın çalıştığı yer gibi ve bir nakil yeridir başka alemlere ve
orada çalışır görevli ve gönüllü tanrılar. Ve bir enerji toplama yeridir dünyalar
arasındaki kozmik zincirde. - Onu yapmak tanrıların gücü içindedir ve Ben de yaptım, ilk bahçeden
çıkınca ama bazı farklarla. Tanrı bahçesinin zordur size göre görünümünü
anlatmak. Anlatabilirim ancak sizin gözünüzle görünen, bu alemin yapısını.
Aslında bütünü benzer tanrıların alemindeki genel yapıya. - Tanrı bahçesinin içi bir küredir içten bakınca. Her varlık her yandadır ama
bu değildir sadece gözün görmesi. Fizik olarak da her yanda olursunuz aynı
anda. Olsaydı sizde tanrıların bedeni ve görüşü dokunur veya konuşabilirdiniz
ve hatta çiftleşebilirdiniz. Ya da döğüşebilirdiniz, bir çok olan kendi kendinizle. - Ama isterseniz uzay kadar yalnız olurdunuz içinde. Her dünya ve tanrıların
alemi kendi izdüşümüne göre farklı açılardan açılırdı bahçeye. Kökü gökte
olan bir ağacı başaşağıya görebilirdiniz ve bu gerçek olurdu sizce. Asla
değildir hiç birşey göz aldanması. - Tanrıların bahçesi yerleşince bir dünyanın yüzüne bir ağaçlık gibi çok basit
görünür sınırlarının dışından. Ya da bir muhteşem tapınak veya bir değişik
dünya, o dünyanın anlayışınca. Burada da görünümü değişti zamanla ve
kendisini saklamadıkça. - Bir kere kurulduğu zaman bir dünyada hiç yer değiştirtmedi ona tanrılar. İşi
bitince ya kapatıldı toptan ya da gizlendi gözlerden ebediyen. Ama farklı oldu
bu dünyada. Burada kozmik bütünden ayrıldı tanrılar ve değişti bahçenin iç
görünümü Kötü Tanrının işlerince. İlişkili değil artık Tanrıların alemiyle ve
başka dünyalarla. Yer değiştirdi her insan topluluğuna göre. O ilk
kuruluşunda nasıl her alemde ise, şimdi dünya ve bu sistemdeki her yerdedir.
Durur aslında ilk yerinde ama aynı zamanda yüksek dağlarının tepesindedir de
dünyanın. - Bunlardan hiç biri asıl yer değildir çünkü her bulunduğu yer onun asıl
yeridir. Karışıktır dünya boyutunda. Bu yüzdendir dünya mitolojilerindeki
değişik anlatımlar. Tanrı bahçesi Olimpos oldu Yunan’da ve Valhalla oldu
kuzeyin insanlarına. Ve Tanrılar katı oldu ve piramit oldu Eski Mısır’da. - Değildi bunların hiç biri gerçek ve hepsi de gerçekti aynı zamanda. Tanrı
bahçesi yayıldı her zaman boyutunda çünkü yoktur orada zaman. Şimdi orada
herşey Kötü tanrının iradesi altında. - Vardı bir çok Tanrı Olimpos ve Valhalla’da ve Mısır’da ve benzerlerinde.
Çünkü vardı değişik tanrılar o zamanlar, Kötü tanrı ile birleşmemiş olan ve
onun yolunda. Ona bağlı olan. Ve var benim gibi düşünenler yanımda. Çağlar
boyunca etki gönderdik insana. Pan oldum Yunan’da ama bir yandan da
benliğim buradaydı kendi mekanımda. Parçalarım hem bağımsız hem birdiler.
Anlayamazsınız siz bunu asla yaşamadıkça. - Hiçbir zaman size anlatıldığı gibi olmadı insanın çoğalışı. En başta,
hepsini türeten bir Mahluk vardı ve Adem oldu sonunda ve O da, yaşadı
dünyada. İnsan cinselliği öğrenince ve doğumla çoğalmayı, bunu başlatana
duyulan hınçla, mahluk da atıldı Tanrı bahçesinden dünyaya. Artık gerek
kalmamıştı ona klonlamak için yeni insanları. - Ama değildi sadece var olan Adem ve Havva olarak. İnsan dağılmıştı
dünyaya değişik ırklar şeklinde ama bilmiyordu hiç biri ilk zamanlarda
diğerlerini. Bu şekilde çoğaldı insan dünyada her biri benim yardımımla ilk
zamanda. - Tanrıların yapısı farklıdır sizden. Bir enerjidir yapı ve ışıktır ve madde olur
isterse tanrı ama bulunduğu dünyanın yapısınca. O dünyadan alarak moleküler
kalıbını. Bu dünyada cisimlenirse bir tanrı değildir asla bu onun kendi
alemindeki sureti. Çünkü kullanmak zorundadır bu dünyanın taşını, etini
toprağını. - Yoktur tanrıların cinsiyeti sizin anladığınızca. Her tanrı olabilir istediği
cinsiyette. Ama burada önemlidir kendi yapısı tanrıların. Ben ve benimle
olanlar istediğimiz cinsiyette yaşarız ve enerji iken de her iki cinsi taşırız veya
çıkartırız öne birini, istersek onun olmasını. Bizde cinsel birleşme olur. İster
madde olarak ve ister enerji. - Karışır tanrılar o zaman birbirlerinin içine. Sonra ayrılırlar enerjiler
durulunca. Ve istersek can veririz yeni bir enerjiye, ikisinin karışımından,
anında. Ama azalır kendi enerjimiz bunu yapınca. - Bu enerji boyutu cinsel birleşmesidir sizce. Ama istersek yaparız fiziksel
bedenle ve hatta insanlarla. Bu olsun ister insan, ister hayvan ve isterse tanrı ile
zarar vermez asla eşe. Enerji üretilir herkesçe dünyadan, bedenden ve
evrenden. Bu yüzdendir seks benim ibadetimde. Benim insanlarım seks
yaparken, ibadetimde ve kutlamalarımda ve festivallerimde ve kendilerince,
bana adayarak sevişmelerini kendi evlerinde. Karışırım içlerine hem erkeğin ve
hem kadının, iki cinsiyette. Bu birleşmesi olur herkesin kendi kendisi ile ve
benimle ve eşiyle aynı anda. Her ilişkinizde üretilir enerji gerektiğince ama
farklıdır bana adanan ve benim olduğum bu tapımlardaki enerji. Kullanılır o
hem sizi mesh etmeye hem enerji olarak benim gücümü arttırmaya. - Bu törenler bereket ve mutluluktur size hem ruhunuza, hem fizik bedene ve
dünyasal bolluğunuz ve mutluluğunuza. Ve zevktir ve enerjidir bana. Ben ve
benim insanlarım bir oluruz ve biz zevk almayız çünkü biz kendimiz zevk
oluruz ve mutluluk oluruz o zamanlarda. Gerektiği gibi sınırlardan sıyrılmış
olursa cinsellik ve güdülmezse ayıp utanç ve bağlılık. O zaman karışır her ruh
ve beden ilk yaradılıştaki Ateşin ve Toprağın ve Suyun ve Havanın ruhuna ve
kozmik bilince. - Ve sürdürerek benim enerjimi yenilenirsiniz siz de bu ruhlarca ve dünyanın
kendisince. Ve mutluluk akar hayatınıza. Ama kırmak gerekir Kötü tanrının
şartlanmasını. - Tanrılar arasındaki ilişki de böyledir ana çizgide. Birleşiriz ve yenilenir
ve tazeleniriz her karışımda. Ama budur benim ve benim yolumda
olanların tarzı. Budur karakterimiz. Yapımız. Kötü tanrı ve onun gibi
olanlar için ve onun yolunda olan tanrılar için ve onunla olan insanlar için.
Ve bilerek ve bilmeyerek ruhunu ona satanlar için farklıdır cinsellik. - Nasıldır? Anlatayım mı bunu sana? Biz birleşir ve kaynarız birbirimizin
içine. Uyuşur ve yenileniriz bu sırada belki bir asır ve belki bir kısa an hiç fark
yoktur arada. Sonra ayrılırız birbirimizden mutlulukla ama farklıdır Kötü tanrı
yandaşlarında. Onlar birleşmez bizim gibi. Kaynaşırlarsa birbirlerine ki, yapıldı
bu benim bahçeden ayrılışımda. Kaynaşırsa onlar birbirine hakim enerji yutar
diğerini ve eritir bünyesinde. Bir daha ayrılamaz eriyen. - Bunu kabul eder bazı tanrılar olmak için daha büyük ve güçlü enerjinin bir
parçası. Ama bazı tanrılar da karşı duramaz, durmadan büyüyen diğer güce.
Bazen istekle olur bu bazen ise zorla. İşte bu yüzden büyütüp, kendi enerjimi,
karşı duramadım büyüyen enerjisine Kötü tanrının. Biz ememeyiz enerjisini,
onu yok ederek başka bir tanrı ya da insanın. Değil bu bir ahlaki kural. Yapı
bu, kozmos tarafından oluşturulan. - Kötü tanrıdaki enerji hakim enerjidir ve bastıran. Ve yutan. O alır sadece
yayamaz enerjiyi asla. Bu yüzden gereksizdir ona cinsellik ve rahatsız eder onu
kendi zıddı olan enerji. Ve izin verir kendi kullarına ancak türeyecek kadar
nesil. Kuru cinsellik ve çocuk yapmak amaçlı birleşme sadece, üretemez
enerjiyi. Enerji için gerekir iki tarafın bilinçli olması, istekli olması ve zevk
alınması. Bu uyarır sadece enerjiyi. Sadece çiftleşmek ve tecavüz ve birinin
uzak olması olaydan, üretemez enerjiyi istenen ve yeterli ve faydalanılacak ve
onu rahatsız edecek şekilde. - Bu yüzdendir günah, zevk almak. Bu yüzdendir yasak eşcinsellik çünkü
ondadır amaç sadece zevk almak ve başka insanla birleşmek. Yasaktır doğum
kontrolü çünkü gereklidir hem yeni kullar ve amacıdır sadece üremek fizik
olarak. Bu yüzden vardır Kötü tanrının her dininde kısıtlamak ve düşmanlık
cinselliğe. - Ve bu yüzdendir sizin devrinizde, çağınızda türemiştir bir çok cinsel hastalık
önünde durulmayan. Bulursunuz belki ilacını onların da frengi gibi ve diğerleri
gibi ama çıkar yenileri daima. Amaç kontrolsüz ve kendi kontrolü altında
olmayan cinselliği engellemektir. - Yaydıkça her cinsel hastalığı Kötü tanrı, insan buldu ilacını. İşte bu
yüzdendir ki, istemez Kötü tanrı bilim ve aklı ve yasaklar bunları. Destekler
onun insanları daima gericiliği. Şimdi tırpanı geçecek üzerinizden, Kötü
tanrının yeni hastalıkları. Ve ölecek çoğu. Sadece kısmen dayanabilecek benim
insanlarım ve benim yolumda ve ibadetimde olanlar, benden aldıkları enerji ile
ve kurtulacak sadece Kötü tanrıya tam kul olup, onun kontrolünde cinsellik
yaşayanlar. - Ve bu kontrolsüz ilişkilerin çok enerji üretmesi ve bundan rahatsız olması
yüzünden sevmez Kötü tanrı ve onun kulları evlilik dışı doğanları. Çünkü
onlardadır enerjinin odağı. Sadece onlarda değil enerji yoğunluğu. Enerjiyi
uyarır her takdis edilmemiş birleşmeden doğan ve evlilik dışı doğan ve evlilik
içi de olsa Kötü tanrıya adanmamış birleşme ile doğan. Besmele çekmek
gerekmez mi Arabın dininde her birleşmeden önce ve namaz kılmak gerdekten
önce? Ama olmazsa bu çocuk taşır daha çok enerji odağı ve zeka. Ve Kötü
tanrının takdis edilmiş evliliği de olsa Anne ve Baba çok zevk almışsa ve enerji
üremişse çocuk gene taşır enerji odağı. - Bu yüzden kontrollü cinsellik ister Kötü tanrı. Kontrolsüz cinselliğe sadece
kendisine adanmış savaşlardaki tecavüz, işkence ve sonra da öldürmeler için
izin verir. O zaman içer tecavüz edenin hırs ve duygusunu ve tecavüz
edilenin ve işkence görenin ve sonra da öldürülenenin acısını ve duygusunu.
Bu duygulardan üreyen enerjiyi. Bu yüzden savaş, her zaman kutsaldır ona. - İşte budur Kötü tanrının ve onun türündekilerin cinselliği. Sadece tüketip,
bünyelerine alırlar birleştiklerini. Bu fark vardır aramızda. Hoşlanmaz benden
ve benim gibi olandan. Ama mecburuz dengelenmek için alemlerde karışık
olmaya çoğu zaman. O türle benimki. Bu sefer dengesiz bir enerji oldu kötü
tanrı. Başı boş ve güçlü ve gücün sarhoşluğunda. - İnsanlara bu sefer verdi en büyük gazabını. Yakındır ilerde kitle halinde
ölümler. Bunu belki görecek sizin nesliniz belki göremeyeceksiniz bu hayatta.
Ama benim tarafımdan, ölümden sonra tekrar yeni bir bedene döndürülenler
görecekler bunu. Cinsellikle gelen hastalıkların patlamasını ve kitlelerin
ölümlerini. Kötü tanrının kullarının, bu yüzden kendi tanrılarını hoşnut etmek
için ve felaketten kurtulmak için diğer insanları kesmesini. - Bu savaşı kötü tanrının değil size karşı. O sadece karşıdır bana ve benim
öğretime. Bu yüzden vuracak tekrar insanı ve kendi has kullarını kurtaracak bu
savaştan. Çünkü bu savaş olmayacak kılıçla veya maddenin ayrışmasıyla. Bu
savaş olacak hastalıkla ve kanla ve cinsellikle. Ama bu da zayıflatacak onun
gücünü. Çünkü kendi felaketleri ile ve kendisinin yaydığı hastalıklarla
ölenlerden alamaz fazla enerji. Ve zayıf bırakacak onu ölümler. - Bu yüzden kurtarıyorum ben de kendi insanlarımı ve güç dengesi
sağlandığı zaman dünyada yeni bir çağ doğacak. Ve tanrılar aleminin kapıları
gene açılacak. Ve tanrılar dolaşacak insanın arasında açıkça. O zaman
anlayacak insan herşeyi ve doğruyu. - O zaman Kötü tanrının gücü kalmayacak dengesizce. Ve o zaman
cezalandıracak insanlar onu , varlığını bile unutarak. Kesilecek bütün
alabileceği enerji bu alemden ve bu dünyadan. O zaman yeni bir tanrı olacak
daha adil ve dengeli ve o zaman insan dünyada bulacak, kendisine hayal
ürünü olarak anlatılan cenneti. - O zaman bırakıp insanlarımı yeni tanrıların ihtimamlı ellerine döneceğim
kendi alemime bir daha dönmemecesine. Ama unutmayacağım sizi ve Kötü
tanrının dengesiz gücünden çektiklerinizi. - Ama olmazsa bunlar ve artmazsa insanlarım ve baskın çıkarsa kötü tanrının
korkusu. Ve bana inananların sayısı yeterli olmazsa veya hiç olmazlarsa.
Kaybedeceğim bu savaşı ve gene azalacak gücüm ve gene hakim olacak Kötü
tanrı bin yıllarca. Ve gene emecek enerjinizi. Ve sürecek savaşımız tekrar
insanlar çoğalana kadar ve insanlar tekrar benim tarafımdan uyarılana kadar ve
Kötü tanrı tekrar başka bir felaket yaratana kadar. - Bu yüzden yayılmalıdır bilgim, dinim ve ibadetim. Bu yüzden her insanım
uyarmalıdır diğer insanları kendi güçlerinin yettiğince. - Ne ben ölürüm Ne de Kötü Tanrı. Unutmaktır onu ve kesmektir enerjisini
ve üretmektir onun zıddı olan enerjiyi, öldürmenin yolu bir tanrıyı. Onun zıddı
olur ve yolumdan giderseniz dışında kalırsınız onun enerjinin. - En büyük lanettir insana Kötü tanrının besini olarak kalmak. Çünkü sizde
yaradılışınızdan tanrısallık var ve her tanrı verdi size kendi benliğinden. Ve ben
yaptım sizi en güçlüsünden.
III - Bilir misiniz kadın ve erkek arasındaki farkı? Gerçekte ikisi birdir, aynı
bütünün bölünmesidir. İnsan ilk yapıldığında ateşten sudan, havadan ve
topraktan ve dünyanın ruhundan ve ona koyulan evrenin ruhundan. Ne kadın
ve ne de erkek. - Mahluk cinsiyetsizdi olmadan önce insan. Mahluk insan olunca Adem
dediniz o zamanki haline ve onu erkek olarak bildiniz ve o erkek değildi. Hem
erkek hem kadındı ama bu da size göre olan ifadedir çünkü erkek ve kadın
yoktu insan türü için. - Şimdiki iki cinsin bütün yapısı ondaydı ve bütündü ve o mükemmeldi bir
bakımdan. Gerekirse üreyebilecekti bölünüp kopyalanmadan tanrılar
tarafından. Kendi kendine de üreyebilirdi belli zamanlarda ve o zaman olmazdı
anne ve baba. Ve olmazdı cinsellik. - Ne zaman ki insan bölündü ikiye, o zaman oldu iki cins. İnsanın bölünüşü
daha önceleri Mahluk’tan parça alarak büyütülmesi ve kopya yapılması gibi
değildi. Bu sefer birden çıkartılmadı ikinci. Doğrudan bölündü ikiye, Bir.
5.Aynı şekilde parça alındı Adem’in bedeninden ve bu sefer kemiğinden ve her
zamankinden daha büyük bir parça. Yapılan işleme bakınca aynıydı önceki
kopyalarla. Fakat bu sefer Adem’in bedenindeki dişilik faktörlerinin çoğu
verildi ikinci bedene ve ikinci bedende erkeklik faktörleri daha azdı, nasıl ki,
Adem’deki dişilik faktörleri daha az bırakılmışsa. - Adem’in bütün eski deneyleri ve bilgisi ve karakterinin oluşumu ve fikri ve
uzun zamanda sahip olduğu bedensel gelişimi ve hatıraları aynen vardı ikinci
bedende. Sadece ikinci beden daha az büyüktü Adem’den. Beden uyum
sağlamıştı dişilik faktörlerine. Bu sefer olmuyordu kopya. Aynı şeyin ikiye
bölünmesi oluyordu tam olarak. - Tanrıların verdiği herşey iki bedende de vardı. Size anlattığım gibi Kötü
tanrı cinselliksizdir ve daha açık olarak onun cinselliği kendisine göredir.
Değildir tam dengeli. O kendisine göre ve onun gibi olan tanrılara göre kendi
içinde, kendisine göre dengeli ve mükemmeldir ama zordur bunu size
anlatabilmek. Bu yüzden O, kusurludur ya da az gelişmiştir demiyorum. Ama
Adem daha çok tanrı tarafından ve daha çok vasıfla doldurulduğu için daha çok
yanlı ve karmaşık olmuştu ve insan bu yüzden çokluktur. Her tanrı ise tekliktir
kendi başına. - Bir tanrı yutarsa diğerini, Kötü Tanrı’nın yaptığı gibi, o alır sadece enerjisini,
ışığını ve bedenini. Almaz ve alamaz kendi karakterine uymayan farklı
yanlarını. Ya da çok az alır. Bu yüzden gene kalır teklik olarak. - Mahluk’tan diğer beden ayrılınca ve tanrıların verileri de paylaştırılınca ve
bilerek ve isteyerek dişilik vasıfları ikinci bedene daha çok verilince Kötü
Tanrı’nın vasıfları daha az oldu ikinci bedende ve Adem’de daha çok kaldı.
Çünkü Kötü Tanrı cinsiyet ve cinsellikten uzaktır ve sizin erkek vasfınıza daha
yakındır karakteri. - Bunlar ruh ve enerji olarak değil, sadece fiziksel madde olaraktır
anlattıklarım. Ruh ve enerji eşittir kadında da erkekte de. Fakat fiziksel beyinde
ve onun en küçük parçasında ve hücresindedir yapılan şartlamalar ve koyulan
kilitler onun ruhuna. Ruh daha az etkilenir madde bedenden. Bu yüzdendir Kötü
Tanrının şartlamasının Adem’de daha fazla kalması ve ben Tanrı bahçesinde
onları uyarırken Havva’nın bana daha çabuk uyum göstermesi. Ve Adem’in
Kötü Tanrı’nın sözünden çıkmaktan korkması. - O bölündükten sonra onlar oldular ve Adem ve Havva denildiler ama
onların gerçek isimleri anlatıyordu türü Tanrıların dilinde ve … ile … idiler.
Sanmayın ki onlar hemen uyanıp herşeyi bildiler. Çok uzun sürdü Havva’nın
oluşması ve Adem’in uykusu. Halbuki size anlatılmıştır ki, Adem gece uyudu ve
sabah uyanınca yanında Havva’yı buldu. Bu komik bir inanıştır. - Size anlattım! Mahluk’un bütün yapılış aşamasını. Onun oluşması çok çok
uzun sürdü. Size inanılmaz gelecek dönemlerde sular altında kaldım. Sonra
Ateş’i ve diğerlerini topladım. Mahluk’un oluşması için gereken cevher öyle bir
avuş toprak alınıverip toplanmadı. - Kolay değildi Mahluk’u yapmak ve kısa bir süre hiç değildi.
Düşünmez misiniz ki. Şayet ol demekle herşeyi yaptıysa Kötü Tanrı, neden
insan istenilen şekilde olmayınca hepsini yok edip bir anda yeniden yapmadı? - Neden Mahluk uyumda zorlanınca o değişik kopyalarla denendi de bir çöp
gibi atılıp, yeniden başkası yapılmadı. Neden Kötü Tanrı’nın kitaplarında
anlatıldığı şekilde, Cennette ilk günahı işleyice Adem ve Havva bir anda onları
yok edip de, yeniden bir erkek ve kadın yaratmadı Kötü Tanrı. Ama kendi
anlatmasına göre size, Bir anda “Ol!” diyerek yaratan o herşeyi. O zaman yok
etseydi Adem ve Havva’yı, hiç günah işlememiş yeni erkek, yeni kadın
yapsaydı. - Buna cevap veremez Kötü Tanrı ve günah sayar böyle şeyleri sorgulamayı.
İşin aslı şudur. Anlattım size olanları. Tanrılar ayrılınca ve Kötü Tanrı kendi
benzerlerini yutunca ve Ben oradan ayrlınca ve Benim gibiler, beni takip edince
ve Kötü Tanrı, Tanrılar Bahçesi’nin, Tanrılar Alemi ile olan ilişkisini kapatınca
ve Tanrılar Alemi’ndeki diğer Tanrılar ki, sizin hiç bilmedikleriniz, bu alemi
kapatınca diğer alemlere Kötü Tanrı asla yaratamazdı yeni bir insanı. - Havva olduktan sonra ve Adem uyurken derin, donmuş uykuda Havva da
uzun zaman uyudu onunla. O sırada onlardan alındı parçalar ve yapıldı diğer
insanlar ve değişik ırklar. Onlar da salındılar Tanrıların Bahçesi’ne uyurken
Adem ve Havva. Onların bazıları anlaşmadı birbirleri ile ve bazıları istemedi
insan olmayı. Bu yüzdendir ki, sizde, Adem’in, Havva’dan önce olan başka
eşlerinden bahsedilen efsaneler vardır. Aslında onlar değildi size baştan beri
anlatttığım Adem ve Havva. - Uyurken Adem ve Havva, Kötü Tanrı gizlice şartladı onları ve kilit koydu
zihinlerine tekrar ve tekrar. Bü yüzdendir ki, Adem’in kilitleri ve Kötü tanrıya
uyumu daha çoktur. Havva daha az aldı bu kölelikten payını. - İşte bu yüzdendir Kötü Tanrı’nın elçilerinin daha çok erkekten olmaları. Ne
zaman ki, ben uyardım onları Tanrı bahçesinde gizlice ki, bu da sizin için
aklınızı çalıştıracak olan başka bir mantıklı sorudur. - Düşünmez misiniz ki, Kötü Tanrı kendi kutsal kitaplarında demez midir ki,
herşeyi bilen odur. O bir karıncanın düşüncesini bile bilir. Bütün yaratıklarının
her an her şeylerini bilir ve hep yanındadır. Ve o uyumaz ve o dalgın olmaz ve
herşey onun iradesi altındadır. O zaman nasıl olur da bilmez herşeyi bilen tanrı
nasıl bilmez kendi yarattığı kullarının Şeytan tarafından aldatıldıklarını. Hem
de onun kendi evinde, kendi cennetinde. Nasıl girdi Şeytan Cennete onun
haberi olmadan. Nasıl haberi olur ancak herşey bittikten sonra. O zaman
kendi kitaplarındaki mantığa göre değil midir Şeytan ondan daha güçlü. - Ben insanı uyarınca ve onlar Kötü Tanrı’yı vuracak işi yapınca çok
öfkelendi Kötü Tanrı. Ama kızgınlığı yöneldi daha çok Havva’ya çünkü o
kırmıştı üzerindeki, daha az olan şartlanmasını kolayca ve o yardım etmişti
Adem’in kurtulmasına. İşte bu yüzdendir Kötü Tanrı’nın bütün dinlerinde
kadının aşağılanması. İşte bu yüzdendir Kadın’ın ikinci sınıf cins olması ve
asırlarca cahil bırakılması. Asırlarca sadece köle ve mal olması. Hatta sizin
gününüzde bile Arabın dininin ülkelerinde kadının yasaklanması. Var mı
Batıdaki dinde hiç bir kadın papa. - İşte bu yüzdendir Kötü Tanrı’nın kutsal kitaplarında Havva’dan
bahsedilmemesi. Arabın Kitabında Havva adının bile hiç olmaması. Havva
herşeyin anası diyor kitabında Kötü Tanrı. Bu durumda Havva çok önemli
olmuyor mu? İlk kadın üstelik. Kutsal kitabında herkesin, her önemli kişinin
kendince ve her peygamberin ölümü kaydedilirken titizlikle ilk kadına ne
olmuş, ne yapmış Adem’e çocuk yapmaktan başka neden hiç adı geçmez ve
sonu kaydedilmez. Ne zaman öldü ilk kadın. Belliyken Adem’in ölümü. - Okuyun Kutsal Kitabını Kötü Tanrı’nın. Hep der ki, Adem’in bir çocuğu
oldu. Adem’in iki çocuğu daha oldu. Adem mi doğurdu bu çocukları? - Kadın cinsine olan gazabından ve dinmemiş öfkesinden ve onu cinselliğin
gereği görmesindendir bu silip atmışlığı kadını, Kötü Tanrı’nın. Onun
kurallarında her zaman ikinci sınıftır Kadın ve daima teşvik edilmiştir hakim
cins olsun diye erkek. - Bakın. Kötü Tanrı’nın ulaşmasından önceki kavimlere. Nasıl daha eşit
durumda kadın. Arabın dininin, eli kanlı peygamberi de sömürmedi mi ilk
zengin karısını. O elçiden önce, Araplar kızlarını kuma gömüp öldürürlerdi
masalı uydurulmadı mı? Halbuki o hakim olmadan önce dişi tanrılar yok
muydu Kötü Tanrı’nın kendi kentinde. - Kötü Tanrı’nın en büyük değişikliği Arabın dini ile, Kadını atmaktır
köleliğe ve yok etmektir dişi tanrıların hakimiyetini. Çünkü bastırmak ister o
Havva’dan gelen şartlanmanın kırılışını. Ama işleyemez yeni şeyler beyinlere.
Her şey kalmıştır öyle. Bu yüzden de Kötü Tanrı bastırır ve Şeytan ilan eder
yaşayan her kadını. - Çıktıktan sonra dünya yüzüne Adem ve Havva yaşadılar yapabildikleri
kadar. İlk çocukları “Birincioğul’du” onların ki, Siz Kabil dersiniz ona. Havva
gebe kalmıştı ona Bahçe’deki ilk gecede. Ve o gecede ki, gece size göre
anlatımdır çünkü yoktu zaman bahçede. O gecede benim etkimle ve benim
teşvikimle ve benim öğretimle ve benim uyarımla yapılan cinsellikte ki, sunu
olmuştur bana ve ibadet, gebe kaldı Havva ilk çocuğuna. - O çocuk benimdir ve bilmeden bana adanmıştır ve onda benim karakterim
ve benim güzelliğim daha çoktur. Sonraki çocuk “İkincioğul” oldu. Ona Havva
dünya yüzünde gebe kaldı. Adem suçluluk duygusu içindeydi Kötü Tanrı’ya
karşı ve af dilemek için ondan, zihni açıktı ona. Adem ilk geceden sonra hep
Kötü Tanrı’nın kulu oldu. Çünkü şartlanması onu kendini suçlamaya itti ve hep
Havva’yı kusurlu gördü. İkinci çocuk sırasında üzerinde yoğundu Kötü
Tanrı’nın etkisi. Bu çocuğun olması için gereken seks uzaktı zevkten ve
incelikten. Sadece bir birleşmeydi. Ne Adem’de zevk vardı ve ne de Havva’da. - Kötü Tanrı suçları yüzünden atmıştı onları Cennetten. Böyle düşünüyordu
Adem ama doğruydu da bu bir bakıma. Ama size bir sır daha söyleyeyim mi?
Aslında sır değil bu ama zihninizin şartlanması yüzünden siz bunu görmeyi hep
reddettiniz ve farketmediniz. Size ne denirse inandınız. Ama şimdi söylüyorum
size. Hep kutsal kitaplarınızda ve efsanelerinizde Şeytan, Cennetten kovuldu
denir size. Ben kovulmadım. Sadece kendim istemedim Kötü Tanrı’nın yanında
kalmayı. Ve göze alarak her savaşı ve gayreti bir ölçüde sizi kurtarmak için
terkettim orayı. Ama düşünmez misiniz ki, gerçekten bir kovulan vardır
Cennet’ten. İnsandır asıl kovulan oradan. - Gene Onun kendi Kutsal Kitaplarına göre madem ikisi de kovulmuştur,
kader birliği içinde ve yoldaş ve daha yakın değil midir İnsan ve Şeytan. Kötü
Tanrı’nın, Kitaplarının mantığına göre? Ama demiyorum ki, bu doğrudur.
Çünkü ben kovulmadım. Ama kovulsaydım bu yolda o da şeref olurdu bana. - Adem ve Havva’nın cinselliği bu yüzden zevkten ve heyecandan ve istekten
uzaktı ikinci çocukta ve bu da tam istediği cinsellikti Kötü Tanrı’nın. Hiç bir
cinsel enerji yoktu onda ve doğan çocuk da bu yüzden daha yakındı Kötü
Tanrı’ya. Ve beyninin işlenmesi daha kolaydı nesiller boyunca. - İşte bu yüzden Kötü Tanrı böyle ister cinselliği ve yasaklar ve kötüler zevki.
Ve cinsel enerjiyi. Bu yüzdendir ki, nasıl Birincioğul benim oğlumsa, onun
oğludur İkincioğul. Ve siz ona Habil dersiniz.
32.Adem teşvik etti çocuklarını Kötü Tanrı’yı sevmeye ve ona tapmaya ve ona
güvenmeye. Benim oğlum olan Birincioğul saygılıydı kendisinden geldiği
toprağa ve hayata ve daha yakındı kozmik enerjiye çünkü benden aldığı yapısı
böyle yapıyordu onu ve İkincioğul daha yakındı Kötü tanrıya. O Birincioğul’un
aksine meraklıydı ava ve öldürmeye ve kıymaya hayvanlara. - Ve Adem çocuklarını sunmak istedi Tanrıya ve Kötü Tanrı’nın seçmesini
kızkardeşleri ile evlenecek olanı. Sadece cinsellik olsaydı evlilikte. Benim
Oğlum, Birincioğul evlenseydi kardeşi ile, hoş görürdü onun cinselliğini, erkek
kardeşi ile. Çünkü onda yoktu kıskançlık ve severdi ikisini de. Ama İkincioğul
evlenseydi kızkardeşi ile Kötü Tanrı’dan aldığı kıskançlık ve gaspedilicikle
hem kısıtlayıp hakim olurdu kızkardeşine hem paylaşmazdı cinselliğini
Birincioğul’la ile. Ama o kıskanırdı Birincioğulu çünkü Birincioğul, öz olarak
benden almıştı cinselliğini ve daha güçlüydü bu konuda. Ama mesele değldi
cinsellik. Mesele üreyecek soyun karakterinin belirlenmesi idi. - Adem, oğullarına Kötü Tanrı’ya birer sunu yapmalarını ve kimin ki kabul
edilirse kızkardeşiyle onun evlenmesini istedi. Çünkü Kötü Tanrı böyle demişti
ona. - Birincioğul, bitkilerden bir sunu hazırladı kendisinin en iyi bildiğince. Ve
en içten haliyle. Aklına bile gelmemişti öldürmek bir hayvanı. - Ama İkincioğul, Adem’in ona söylediğince, ve Kötü tanrının
Adem’den istediğince, anarak üzerine Kötü Tanrı’nın adını, boğazladı bir
hayvanı ve döktü kanını. O zaman Kan’ın enerjisi ve ölümün enerjisi
yükseldi Kötü Tanrı’ya ve Kötü Tanrı bundan güçlendi ve memnun oldu
ve her zaman istediği kan kurbanına kavuştu ve bundan sonra ölümlerin
hep kendi adına olmasını istedi. - Seçim zamanı gelince enerjisini yoğunlaştırdı kötü Tanrı sunulara.
Aslında bir çöp bile sunsaydı İkincioğul, oydu kabul edilecek olan. Ama
İkincioğul yapmıştı en doğrusunu Kan’la sarhoş olan Kötü tanrı bir anda
aldı onun sunusunu. Ama zaten ne olsaydı alacaktı onunkini. - Çok üzüldü buna Birincioğul ve merak etti Tanrı’nın neden onu kabul
etmediğini. Halbuki o iyi bir kuldu. Kötü Tanrı ona söyledi kan istediğini fakat
asla söylemedi gerçekte İkincioğulu neden istediğini. - Bu sıkıntı ve üzüntüsünde yaklaştım Birincioğul’a ve gereken cesareti
verdim Ona. Öldürdü Birincioğul kardeşini. Ve benim adıma yaptı bunu.
İkincioğul’un kanı ve ölüm enerjisi geldi bana. Kan enerjisi ve ölüm kullanılır
her tanrı tarafından. Sadece Kötü Tanrı değil. Güçlenir en fazla bu enerji ile
tanrılar. Ama ben ve benim gibi olanlar çok fazla ihtiyaç duymayız buna. Seks
de besler bizi düşüncedeki parlaklık da akıl da, bilim ve sanat da. Ama Kötü
Tanrı en fazla ihtiyaç duyar kana. - Birincioğul’un bilmeden yaptığı kurban da adıma, ulaştı bana. İşte bu fazla
enerji ile korudum Birincioğul’u, Kötü Tanrı’nın öldürücü gazabından. Size
korkunç gelse de, ölmesi gerekliydi İkincioğul’un. Yaşasaydı ve evlenseydi
kardeşi ile sonraki soy onun gibi olacak ve hepsi Kötü Tanrı’nın melekleri gibi
robotlaşacaktı. Ve dünya daha kanlı ve daha tek yanlı olacaktı ve benim
insanları uyarmamı ve onları kurtarmamı daha zor yapacaktı fakat kurtarılmaya
değer insan olacak mıydı? - Böylece önce Birincioğul’u soyu, yani benim soyum üredi dünyada. Kötü
Tanrı daha sonra bir çocuk daha yaptırttı Adem’e ve o da üretti kendi
neslini istediğince. Karışmadım buna ama İkincioğul yaşasaydı o karışacaktı
üremesine benim insanlarımın. - Bu şekilde daha dengeli üredi insan nesli. Genetik yapı diyorsunuz buna.
Şayet varsa dünyada şimdi sanat, müzik, eğlence, yalancı da olsa barış ve zevk
bu İkincioğul’un öldürülmesi yüzündendir yoksa o anda kaybedecekti savaşı
insanlık. - Ama sonradan gelen ve Kötü Tanrı’ya ait olan Üçüncüoğul ki, ona Şit
diyorsunuz siz. Üçüncüoğul da tam olarak değildir Kötü Tanrı’nın yapısı.
Çünkü ilk maddede vardır bütün tanrıların yapısı ve benim kutsamam. Nasıl ki,
Birincioğul’da da, az da olsa vardır Kötü Tanrı’nın katkısı. - Bütün bunlar yaşandı gerçekten. Asla sembolik bir hikaye olarak almayın
bunu. Bu oladaki sembolik yan sadece şudur: Dünyanın değişik
yerlerindeki,diğer insanlar da benzeri şeyler yaşadılar ve bu olay sembolize
eder hepsini. Az çok farklıydı onlarda olanlar ama ana fikir ve olay budur. - Bu yüzden Kötü Tanrı’nın sonraki bütün peygamberleri ve din
komisyoncuları ve onun yolunda olan gaddarlar ve insanlığa zulmedenler hep
Kötü Tanrı’nın çocuklarının soyundandırlar. - Şimdi şu iyice anlaşılmalıdır benim insanlarımca: Asla düşman değilim
Kötü Tanrı’nın çocuklarına. Çünkü onlarda az da olsa benim payım da vardır
ve onlardan da bana dönen ve kurtulan vardır ve onlar da kurtarılabilir
zamanla. Şayet biat etmemişse bana ve yaşıyorsa kendi bildiğince ve Kötü
Tanrı’nın kuluysa bile bana biat etmeyen her insan eşittir bana ve bana biat
eden benim çocuklarım üstündür onlara ama benim çocuklarımdan bile olsa biat
etmeyen bana, eşittir gözümde hepsi layiktir kurtarılmaya. - Anlaşılması gereken ikinci şey şudur ki: Bütün anlatıklarımla asla
anlaşılmamalı kadını erkekten üstün gördüğüm. Her iki cins kutsal ve aynıdır
bana. - Bilin ve anlayın! Bunları bilmek ve anlamak üstünlük veya kurtuluş
sağlamaz size. Kurtuluş sağlamak sadece bunları okumak. Kendi aklınızı ki,
size onu ben verdim, kendi mantığınızı ki, onu da benden aldınız. Çalıştırın ve
düşünün bunların üzerinde. Araştırın ve gerçekten kendinize mal ederek
anlayın. Asla istemem ve faydası da olmaz Kötü Tanrının istediği gibi duyup
veya okuyup hemen iman etmeniz. Kör imana da ihtiyacım yok benim. - Sizi bana yaklaştıracak olan kör iman değildir. Bunu yaparsanız yaklaşmak
için bana Kötü Tanrıya yakın olursunuz benden çok, farkında olmadan. - Bütün güç ve bilgim ve kudretim ve vereceğim ve verdiğim mutluluk, zevk
ve bolluk bunları düşünüp anlayanların üzerinde olsun! Amen!
GERÇEKLER KİTABI YARADILIŞ VE TÜREYİŞ
Subscribe
0 Yorum
Eskiler