GERÇEKLER KİTABI YARADILIŞ VE TÜREYİŞ

  1. Başlangıçta insan yoktu. İnsan yokken, Tanrılar da yoktu. Neye göre tanrıdır
    bir tanrı? İnsan yoksa ve kul yoksa ve onu tanrı olarak bilen bir varlık yoksa
    tanrı olamaz hiç bir varlık. Bu yüzden, Tanrılar yaratmışlarken insanı, insanda
    yaratmıştır kendi tanrılarını.
  2. Dünya boştu, hayat yoktu. Ne bir ses ne de nefes vardı. Kuru ve sert
    bir kayaydı her yer ve tam olarak dümdüzdü yer küre.
    Ne bir dağ vardı, ne de çukur. Gündüz hiç bir gölge yoktu ve sıcaktan ateş
    kesilirdi kaya. Gece soğuktan büzülür ve çatırdardı yeryüzü.
  3. Sadece bir taş küreydi dünya ve kimse yaşayamazdı onda. Binyıllarca
    sakladı, içindeki ateş çekirdeğini dünya. Yol aldı koyu karanlıkta hiç bir
    yolcusu olmadan.
  4. Sonra yer küreyi farketti tanrılar, ki o zamanlarda, tanrı olmayanlar. Çok
    uzaktan geldiler ama hem de çok yakından. Başka bir alemden indi tanrılar.
    Hayat nefesi verdiler Dünya’ya kendi ruhlarından. Sonra bıraktılar yer yüzünü,
    hayat nefesi ile olgulaşmaya.
  5. Tanrıların ruhlarının enerjisi ile çatırdadı kaya. Uyandı içindeki ateş ve
    büyüdü. Sonra çatlamasıyla taşın, ateş taştı yeryüzüne. Değiştirdi ateş taşı,
    oydular kendilerine yol ateş nehirleri. Patladı her yan ve bir zamanlar kendisi
    de saf ateş olan ve sonradan donarak taş olan ve ateşi ancak kendi içinde
    saklayan yeryüzü püskürttü ateşini uzaya.
  6. Bir dişi gibiydi Kaya ve Anne gibiydi. Ateş, onun doğurduğu çocuğu oldu.
    Dışarı fışkıran ateş birleşti ve çiftleşti tekrar anasıyla. Her birleşmesi ile onların
    yeniden çatlayıp ufalandı kaya ve gaz püskürdü, ateşle kayanın birleşmesinden
    olan patlamalar. Kayanın dönüşmesiydi bu, gaza ve havaya.
  7. Ve sizin düşüncenize göre bunlar kaya ve ateşken, aslında ruhu vardı
    tanrıların herbirinin içinde bilinçsizce. Püsküren gaz kapladı ateşi ve kayayı.İlk
    şimşekler oluştu çok yüzyıllar sonra. Sonra asit yağdı gazdan, kayaya.
    Doldurdu asit ateşin oyduğu çukurları ve çevreledi ateşin kabarttığı dağları.
  8. Şimşekler hiç kesilmedi bin yıl boyunca. Asit birleştikçe ateşle ve kayayla
    patladı ve genleşti yeniden dönüştü gaza. Bu böyle sanki sonsuzmuş gibi sürdü.
    Ama süzüldü asit her dönüşünde gaza ve değişti bulutlar zamanla. En sonunda
    Su geldi dünyaya. Bitti bulutların yakıcılığı ve su yağmuru yerini aldı asitin.
    Gaz’dan ki, o öldürücüydü en başta, hava oluştu zamanla.
  9. Su’da da vardı tanrıların ruhu, ve yeni oluşan hava’da. Ateş ve kaya gibi.
    10.Ateş, toprak, hava ve su birleşip, dengelendiği zaman tamamlandı
    dünyanın doğuşu. Dört ruhun üzerinde Evren’in Ruhu ve Dünya’nın Ruhu vardı ve
    odur, hepsini toplayan ve dengeleyen.
  10. Zamanı gelince tanrılar tekrar döndüler yeryüzüne ve kayanın
    ufalanmasıyla oluşan toprağın üzerine. Doğmuştu dünya ve yaşıyordu ama
    tanrılardan başka, nefes alması gereken hiç bir varlığın soluyamayacağı gibiydi
    hava. Gelseydi o zaman nefes alan birkaç varlık dünyaya hemen kirlenir ve
    zehirlenirdi hava çünkü ne bitki vardı havayı süzüp temizleyecek ne de bir ağaç.
    Her yer kara toprak ve canlı yaşamayan karanlık ve boş suydu.
    12.Ama temizdi herşey hazırdı kullanılmaya. Dünyanın içinden sızan ateş
    kesilmemişti ve bulduğu yeni çatlaklardan sızıp püskürüyordu her yere. Dünya
    yüzünde ve suyun altında. Daha tam olarak şekillenmemişti dünya.
  11. Tanrılar toprak üzerinde bir alan ayırdılar ve engellediler dıştaki vahşiliğin
    içeriye sızmasını. Görünmeyen duvarları vardı bu yerin ve ne içerdeki
    sızabilirdi dışa, ne de dıştaki içe. Burası sonradan yanlış olarak Cennet denilen,
    tanrı katıydı. Cennet’in tamamı dünya da değildi. Bir kısmı dünyada iken bir
    kısmı madde ötesinde ve başka bir kısmı tanrıların kendi alemindeydi. Hepsi
    içiçeydi bunların ama asla karışmazlardı birbirlerine. Sadece tanrılar
    geçebilirlerdi onların engellerini ve izin verilen şeyler tanrılar tarafından.
  12. Tanrılar kendi bahçelerine, kendi alemlerinde değişik dünyalarının
    bitkilerini aldılar. Ve değişik dünyaların hayvanlarını ve ağaçlarını ve en
    önemlisi psişik güçlerini, dünyalarının. Tanrıların bahçesine alınan herşey,
    bahçenin dünyada kalan kısmında da oldu aynı zamanda. Herşeyin bir kısmı
    madde ötesinde, bir kısmı tanrıların aleminde ve bir kısmı da dünya yüzündeki
    bahçedeydi.
  13. Size çok garip gelirdi o zaman görseydiniz bahçeyi. Ağaç ve çiçek doluydu
    her yan. Ve özel olarak şartlanmış, yetişmiş hayvanlar vardı. Ve gereken
    barınaklar vardı sütunlu ve dairesel olarak. Tıpkı eskilerin tapınakları gibiydi
    bunlar. Ama bahçenin dışında sadece sert hava ve ateş ve volkanlar ve üzerinde
    bir şey olmayan dağlar ve toprak vardı. Sular hala boştu.
    16.İnanamazdınız o zaman görseydiniz tanrıların bahçesini ve yaşamanız çok
    zor olurdu çıldırmadan. Herşey birbirinin yansıması içindeydi. Dışardan
    baksaydınız bahçeye, sınırlı bir alanda olan bir bahçe görürdünüz çıplak toprak
    üzerinde. Tıpkı çöldeki bir vaha gibi. Ama içinden bakarsanız kendinizi, içi
    ayna olan bir kürenin içinde gibi görürdünüz. Yukarıya baktığınız, ayna
    yansıması gibi herşeyi baş aşağıya görebilirdiniz. Ama kendinizi her yandan
    görürdünüz bu yansıma içinde. Elinizi ileriye uzatıp, kendi sırtınıza bile
    dokunabilirdiniz isterseniz. Bunların nedeni bahçenin her yanının başka
    alemler, başka boyutlar içinde olmasındandı.
  14. Oradayken hem orada olurdunuz hem her yerde. Sesiniz duyulurdu Tanrılar
    aleminde ve kendi düşünceleriniz de madde varlıkları gibi görüntü ve ses
    olarak dönerlerdi size. Her renk vardı orada, her alemden gelen, insan gözünün
    gördüğü ve göremediği. Önünüzde duran ağaç size baş aşağı dururmuş gibi
    gelirdi bazan. Çünkü onun çıkış yeri tanrıların alemiydi ve aslında düz
    duruyordu o alemde. Yatay ağaçlar da vardı aynı şekilde.
  15. Sadece siz değil, bilinci daha zayıf olan hayvanlar da çıldırırlardı orada
    eğer şartlanmamış olsalardı önceden. Cennet diyorsunuz oraya ama sizin için
    cehennemin en büyüğü de olabilirdi o mekan ve boyut karışıklığı. Ancak
    tanrılar rahattı orada. Herşey elinizi uzatacağınız kadar yakınızdayken, herşey
    bilinmez mesafelerde uzaktı da aynı anda.
    19.Bu bahçede, dünya yüzüne göre şartlanan bitkiler dışarıya salındılar önce.
    Ama karakterleri değiştirildi önce sert vahşi olarak. Yaşayabilsinler diye
    yeryüzünde.
  16. Bu bitkiler kapladılar her yanı ama çok yaşamadılar dünyada. Ve onların ölmesi ile
    dünyanın kendi ruhundan kendi bitkileri çıkmaya başladı. Sadece bunu başlatmak ve
    gübrelemek içindi, tanrıların bitkilerinin gelişleri ve ölüşleri. Yeni bitkilerde, dünyanın
    dengelenmiş beş ruhunun ya da enerjinisinin karışık ruhu vardı. Buna karşılık her bitkide
    onları ilk oluşturan, tanrılar aleminden ve başka dünyalardan gelen, ve ölüp bedenleri ile
    gübre olan bitkilerin gen yapısından da vardı/vardır.
  17. Bitkiler yeryüzünü kaplayınca gene de tanrıların bahçesine göre çok ilkel ve vahşiydi
    dış alan. Bitkler oksijeni süzmeye başlayınca yeryüzü yaşanır oldu. Ama suyun içinde
    hayat yoktu hala.
  18. Dünyanın haline göre şartlanmış bedenleri ile hayvanlar sırayla dışarıya salındılar. O
    zamanlar dünya yüzü çok düz ve tek parça idi. Bu kara parçası çok büyüktü ve dünyaın
    yarısı idi. Ve yaşanabilecek yerler gene de azdı çünkü karanın büyük bölümü ya çok
    sıcak, ya çok soğuktu.
  19. Denizde hayat dünyanın kendi ruhunun enerjisi ile başladı. Denizin çok
    derininde bazı çatlaklardan hala ateş sızıyordu suyun içine. Bu ateşin sızdığı
    yerlerde suyun yüzeyinden boru gibi duman ve buharlar yükseliyordu
    gökyüzüne. Suyun içindeki volkan ağızlarından sızan ateş, suya deydikçe
    soğudu ve bir tür taş oldu. Bu taşlar her geçen zamanla daha da biriktiler. O
    zamanlarda suyun dibi düz ve çıplak kayaydı. Ne kum vardı, ne de su bitkisi.
  20. Suyun dibinden fışkıran ateş taş oldukça, yukseldi ve kümelendi. Ama içsel
    ateşin baskısıyla daima ortası delikti ve sanki suyun dibinden yukarı doğru
    çıkan dev borular gibi oldular. Boruların ağzında suyun, ateşin, kayanın ve
    sudaki havanın birleşmesinden, dünyanın kendi ruhunun ve enerjsinin de
    katılması ile bazı canlılar belirmeye başladılar.
  21. Bunlar moleküler seviyede bilinçsiz hayat kıvılcımlarıydılar ve taştan
    doğmuş hayattılar. Ama bunlar da yaşamayıp hemen ölüyorlardı tıpkı bir kibrit
    alevi gibi sönüyorlardı. Çünkü su boştu ve onları besleyecek ve onlarla
    beslenecek başka canlı yoktu.
  22. Tanrıların bahçesinde, bir adımda kendi alemlerine giden ve aslında bir
    kısımları ile zaten kendi alemlerinde olan tanrılar için zaman yoktu. Onlara
    göre ve bahçelerine aldıkları canlı türlerine göre çok kısa bir zaman fakat
    dünya için çok çok uzun bir zaman sonra suyun dibi kumla kaplandı. Suya
    süklenen kara bitkileri evrim geçirdi ve suyun altını kapladılar. Ve suyun
    içinde ilk hayat başladı.
  23. Dünya yüzündeki hayvanlar da çok yaşamadılar ama onların çürüyen
    bedenlerinde oluşan mikroorganizmalar dünyanın yüzünü kapladı. Bitkilerle
    birleştiler ve hem tanrılar dünyaya yeni hayvanlar saldılar, hem dünyada
    değişik türler oluşmaya başladı.
    28.Dünya yüzü artık boş ve çıplak değildi fakat henüz dünyanın kendi canlısı
    yoktu ve kolay bir iş değildi onu yapmak. Tanrılar için bile. Bazı tanrılar
    zamanının geldiğini öne sürdüler. Bazılarıysa henüz erken olduğunu. Sonunda
    karar verildi insanın oluşturulmasına. Bu iş sizin zannettiğiniz gibi “Ol” veya
    “Olsun” demekle olmuyordu. Yanlış öğretildi size bu, kasıtlı olarak.
  24. Dünyanın canlısı ki, dünyada yaşayacak ve tanrılarla iletişimde olacak ve Dünyayı geliştirecek ve kozmik bütünlüğün parçası olacak olan canlı, aynı zamanda dünyayı da kozmik bütünlüğe bağlayacaktı. Bu yüzden O, dünyanın kendi maddesinden olan kendi canlısı olmalıydı.
  25. Kararlar alındı ve işler belli oldu. Bu iş için dünyanın özünden madde
    almak ve en önemlisi de bu maddeleri filtre edip, hazırlayıp,bütünlemek
    gerekliydi. Bu iş için bir tanrı çıktı ileriye ki, O bendim.
    31.İsmim yoktu o zamanlar size göre. Benim ismim …. idi, sizin asla telaffuz
    edemeyeceğiniz ve anlayamayacağınız şekilde. Gizli değil ismim. Onun
    gizliliği başka bir alemin dilinde olması ki, asla anlayamazsınız ve
    duyamazsınız o dili bu alemin kulağı ile. Bu yüzden gizlidir ismim size.
  26. Ben …. tanrıların bahçesinden çıktım bu iş için. Çok uzun zaman
    kaldım dünya yüzünde. Ben tektim dünyada. Benden başka ve benim
    bulunduğum yerde ve benim işimde benden başka hiç bir tanrı yoktu.
  27. Bir toplama ve hazırlama alanı yaptım kendime. Sonra ilk önce indim,
    denizin en derinine. Ateşin suya karıştığı ve sudaki havayla birleştiği ve
    kayanın özündeki hayatın ortaya çıktığı noktalardan topladım dünyanın mikro
    organizmalarını. Ama bu iş de değildi size anlatıldığı gibi çabucak ve bir anda
    olan şey. Sayısız dünya yılı geçti ve suyun altında iken ve istenilen nitelik
    bulunup, değiştirilip, yetiştirilene kadar. Bu yüzden, denizde yaşayan ejderha
    olarak da anlatılırım insanlarca hala. Sonra onu, O, hayatın özünü dünya
    kayasından olan toprak olarak aldım kendi çalışma alanıma. Dıştan bakınca
    cansız toprak yığını gibiydi bir avuç. Ama dünyanın ruhu ve hayatı kaynıyordu
    içinde ve dünyanın zekası.
  28. Sudan çıkmıştı hayat ve sudur bedenininizin çoğu tâ o zamandan. Bu da
    yeterli değildi. Bundan sonraki dönem daha da zordu ve bilgi ve incelik isterdi.
    Önce toprağın enerjisini ve ruhunu toplayıp ekledim bu kütleye. Sonra ateşin
    enerjisini verdim. Sonra dünyanın hayvanlarından aldım etini ve yıllarca
    geliştirdim onu bütünle birleştirmeden önce. Daha sonra dünyanın bitkilerinden
    ve havasından özlerini aldım. Karıştı hepsi birbirine ve şekilsiz kütle büyüdü
    geçen günlerle.
  29. Dünyanın ruhundan ve Ateşin ve Toprağın ve Suyun ve havanın
    ruhlarından kattım öz maddeye. Sonunda hazır oldu madde sizi getirmeye.
    Ateşin ruhuydu onda değişimi yapacak olan. Ateştir değişimin esası ve bu
    yüzden siz devamlı olarak hücre yenilenesi yaşarsınız ve doğduktan sonra
    büyürsünüz. Devamlı olarak yanıp, aşınır beden ama yeni hücreler gelir
    eskilerin yerine, olurlar et, kemik ve sinir. Ateştir bunu sağlayan ya da ateşin
    özü ve ruhu.
  30. Ana madde ile döndüm tekrar tanrıların bahçesine. Tanrılar şekillendirdiler
    onu bir beden olarak hep birlikte. Ama gene de eksikti gereken zeka ve canın
    ilk haraketi. Bütün tanrılar hayat nefesi üflediler ona. Hepsi kendi
    karakterlerince. Bu yüzden insan karışımıdır tanrıların. Hiç bir zaman bir tanrı
    kadar güçlü değildir ama hepsinden karışım vardır onda, hiç bir tanrıda
    olmadığınca.
  31. Sonunda ilk nefesini aldı insan ve kalktı ayağa. Ama sakın zannetmeyin
    insan sizin gibiydi. O sadece şekilsiz bir varlıktı. Ayıdan bile daha az
    benziyordu insana. Uzun zaman tanrıların bahçesinde dolaştı, amaçsızca ve
    aptalca. Ne zaman ki bedeni alıştı yaşamaya ve güçlendi ve bağımsızlaştı.
  32. O insan çok farklıydı sizden. Tanrıların bahçesinde kendisine gereken
    enerjiyi bahçenin kendisinden sağlıyordu ve sindirim sistemi yoktu. Hiç birşey
    yemesi de gerekli değildi. Bu yüzden makat da gerekli değildi ona, gırtlak da.
    Nefes alıyordu sadece ve besleniyordu havayla. Rengi kıpkızıldı. yoktu saçı,
    kaşı ve boynu. İlk insanı hep erkek olarak düşünürsünüz ama onun üreme
    organları da yoktu. İşemesi de gerekli değildi. Bu yüzden bedeninde yoktu
    bunların hiç biri. Zihni de yeterli değildi asla, tanrıların istediği enerjiyi
    sağlamaya.
  33. Sonra mahluk uyutuldu uzun zaman. Ondan alınan parçalardan yapıldı yeni
    insanlar. Buna siz klonlamak diyorsunuz kendi zamanınızda. Ama orada
    gerekli değildi ve yoktu zaten sizdeki makinalar, tanrıların iradesi ve ruhsal
    kozası yeterliydi bu işe. Alınan minik parça aynı kelebeğin kozası gibi
    kaplanıyor ve büyüyüp şekilleniyordu içinde, dıştan yöneltilen irade ile.
  34. Üretilen kopya varlıklar geliştirildiler baştan ve başarısız olanları yok
    edildiler teker teker. Sonra öğrendiler tanrılar kopyaların bedenlerinden
    eksiklikleri ve gereklilikleri.
    41.Hepsi yok edildikten sonra tanrılar toplandılar yine mahlukun başına. Onu
    şekillendirdiler yeniden, edinilmiş bilgilerle. Sonra yeniden hayat nefesi
    üflendi mahluka. Yeni şekliyle daha rahat olarak kalktı mahluk. Yine bırakıldı
    uzun süre gelişip, güçlenmeye. Farkında değildi kendinde olan değişikliklerin
    çünkü yapılmıştı herşey kozanın içinde. Kozadan çıkınca hala uyuyordu ve
    uyuşuk zihniyle sadece kısa bir an uyuduğunu biliyordu.
  35. Sonra gene uykuya yatırıldı. Bu şekilde kaldı bin yıl. Sanmayın ki öldü.
    Sadece donmuş olarak uykudaydı. Yine parçalar alındı mahluktan ve yapıldı
    yeni kopyalar.
  36. Bu sefer daha başarılı oldu yeni kopyalar. Sadece haraket edip, yaşayan ve
    deney malzemesi olan hayvanlar değildiler. Zihinsel enerji de üretiyorlardı
    dünyanın enerjisinden ve evrenden. Ama hala çok ilkeldi zihinler. Bu kopya az
    sayıda olarak salındı dünyanın çeşitli yerlerine.
  37. Ve hiç hesapta olmayan bir şey oldu. Mahluk’un kopyası gereken enerjiyi
    kendiliğinden alamıyordu ve yemesi gerekliydi onun. Ve onun sindirim sistemi
    yoktu. Bu yüzden dünya yüzüne döndüm ve öldürdüm o yaratıkları, ölmesinler
    diye açlıktan. Sonra tanrıların bahçesine döndüm ve yapıldı yeni değişikliler
    Mahluk üzerinde. Ve yeni bir kopya alındı ondan.
  38. Bu kopya daha iyiydi hepsinden. Tanrıların bahçesinde iken yemeye gereği
    yoktu. Dünya yüzüne salındı ve açlık duydu ve ona gösterilen şeyleri yedi. Ve
    bir süre sonra hastalandı. Doğrusu durumu çok kötüydü. Çünkü yeterli değildi
    atık sistemi, kalın ve ince bağırsağı yediklerini boşaltmaya. Bu eksiklik ancak
    farkedildi tanrıların bahçesinden çıktıktan sonra.
  39. Yine indim dünya yüzüne. Mahluk’un kopyasının imhasını istemişti
    tanrılar. Ve ben istemedim onun ölmesini. Kendi gücümle uyutarak kopyayı
    açtım kalın bağırsağını ve düzene soktum atık sistemini. Bir anda iyileşti
    yaraları benim ışık gücümle ve kopya kalktı yeniden.
  40. Kopya mahluğa gereken güç verilmişti ama ruhu ve zihni ve azmi eksikti.
    Mücadele gücü vardı ama yoktu isteği. Bu yüzden yaşamadı fazla. Yaralandı ve
    bıraktı yaşamayı.
  41. Mahuk’a yeniden gereken eklemeler yapıldı ve değiştirildi şekli. Şimdi
    daha çok benzemişti sizin bildiğiniz insana ve dünya yüzünde yaşaması için
    tamamdı herşeyi. Ve son bir eksiği kalmıştı. Ve bu yüzden gene çıktım
    tanrıların bahçesinden. Ama bu sefer çıkmadım dünya yüzeyine. Açıldım
    alemler arasındaki aleme ve kozmik enerji ruhundan parça aldım ruh olsun
    diye mahluğa.
  42. Ve bir daha uyandı Mahluk, tanrıların bahçesinde tecrübe edinmek için.
    Onda her tanrıdan parça vardı fiziksel değil ama ruhsal olarak ve fakat gene de
    eksikti görüşü. Göremezdi tanrıları, onlar kendileri dünya maddesinin şartlarına
    uymadan. Bu yüzden yalnızdı mahluk bahçede.
  43. Sonra, isim verildi ona. İnsan oldu türü ve Adem’di adı ki, siz Adem
    dersiniz ona, gerçek adı tanrıların dilindeydi ve siz bilemezsiniz … bunu. Ve o
    zaman gerekti dünyadaki herşeye bir insani isim. Benim ismim İblis oldu sizin
    bildiğiniz, Arabın dinindeki. Ve değişik isimler aldı tanrılar her biri
    bildiğinizce. Ama allah değildi ismi kötü tanrının o zaman.
  44. Adem tamamdı, gereken herşey için ama onun hala yoktu cinsiyeti ve
    cinselliği ve cinsel organı ve üreme içgüdüsü. Çoğaltılacaktı daima tanrılar
    tarafından kopyalanarak. Onun göreviydi dünyada yaşamak ve dünyayı kozmik
    zincire bağlamak ve tanrılara bilgi akıtmak.
  45. Sonra, Adem bilmeden eğitilirken ki, bu eğitim size göre sonsuz zamandı,
    gittikçe içine kapandı ve daraldı. Anladım ki, dünya insanının zihni ve
    düşüncesi yanlızlığı istemiyor. Konuşsa da tanrılarla kendi dengi canlılar
    gerekiyor. Ve gene uyutuldu Adem ve ondan alındı bir parça ve başka bir insan
    yapıldı ikisi birlikte gelişsinler diye.
    53.Adem uyurken dolaştı yeni kopya fakat o da tepkisizdi herşeye ve yoktu
    canında gereken itici güç. Yok edildi bu yüzden ve bu sefer insanların
    cinsiyetlerini ayırma kararı alındı tanrılarca. Çünkü cinsellik de vardı özünde.
    Kötü Tanrı istemezdi bunu çünkü yoktu onun doğasında fakat ben ve benim
    gibi diğer tanrılar enerji alırız cinsellikle ve bu yüzden bizden ruh ve parça
    verilirken Adem’de verilmişti içgüdüsel cinsellik.
  46. Bu yüzden yeni bir parça alındı Adem’den ve bu sefer kemiğinden. Yeni bir
    kopya yapıldı ama genleri değiştirilerek tamamen. Alındı Adem’den dişilik
    hormon ve diğer gerekleri hepsi verildi yeni kopyaya. Aslında aynı kişidir Adem
    ve sonradan Havva olan kadın. Ve bu yüzdendir erkekte kadın, kadında erkek
    hormonu olması insanda. Ve bu yüzdendir bazı kadınların kendilerini erkek,
    bazı erkeklerin kadın hissetmesi. Çünkü ilk yaradılışta bunlar hep aynı bedende
    aynı ruhun etkisindeydiler. Ve bu yüzdendir erkek bedenindeki ana rahmi
    taşıyabilecek kadar olan boşluk.
  47. Uzun zamanda et bağladı Havva olacak bedeni oluşturan kemiğin üzeri. Bu
    zaman uzatıldı tanrılarca ve zihni şekillendirildi Havva’nın. Vücüdü gereken
    şekli aldı fakat hala istenmiyordu cinsel birleşme ve doğum. İnsanlar
    üreyecekti, gerekirse, sadece gerektiği kadar aynen bu şekilde parça alınarak.
    Üretilecekti çok sayıda ve çok sık gerekmeyecekti bu işlem çünkü çok uzundu
    insan ömrü ve dayanıklılık süresi. Nüfus azalmayacaktı her gün.
  48. Sonra her iki insan uyandılar. Adem’e göre kısa bir süre normal bir uyku
    uyunmuştu ve Havva ilk defa gözünü açmıştı fakat herşeyi biliyordu çünkü
    beyni ve zihni doluydu Adem’in tecrübeleri ile.
  49. Yalandır, Havva’nın, Adem’den çıkartıldığı ve üstün olanın Adem olduğu.
    Görünüm olarak Havva daha zayıf ve ufaktı ve Adem’den alınan parça üzerine
    oluşturulmuştu fakat görünümün ardında ikisi aynı bütünün paylaşılmasıdır ve
    aynı zekanın ve aynı ruhun ve aynı duygunun. Ne kadar önemlidir dış görünüm
    ve nasıl yapıldığı. Önemli değil midir ruhun bütün olması? İşte bu yüzdendir
    sizin Yunan mitolojinizde ilk zamanlarda insanların sırtsırta yapışık olmaları
    ve tanrıların onların bütünlüğünü kıskanıp ikiye bölmeleri anlatımı. İşin aslı o
    mitos hakkında, insanlar bütündü o zaman. Tanrılar da tek bir cins istedikleri
    gibi erkek ve kadın. Fakat kendileri değiştirirdiler cinslerini de suretlerini de ve
    çoğu zaman, ışıktılar gerçekte.
  50. Ve tanrılar böldü insanı ikiye ama kıskançlıktan değil mitolojideki gibi.
    Ama insanlar aradılar başka insanla bütünleşmeyi çünkü onlar bir bedendiler
    aslında.
  51. Sonra tanrılar insanın istenilenden iyi olduğunu gördüler. Ve sonra ondan
    enerji alınmasını dilediler ve kul yapmak istediler onu kendilerine. Kötü tanrı
    burada girdi devreye ve ilk anlaşmazlık çıktı tanrılar bahçesinde. Kötü Tanrı
    topladı çevresine kendisi gibi düşünen tanrıları ve toplanıp bütün oldu onlarla
    üstün olarak kendi iradesi ile. Söndü enerjisi ona katılan tanrıların, hepsi emildi
    bedenine Kötü Tanrı’nın. Bu yüzden güçlendi Kötü Tanrı aslında basit bir
    Tanrı iken. Enerji ve gücünü verdi ona her tanrı, başka yöntem istemeyen.
  52. Bunu anlamanız için yapısını da bilmeniz lazım tanrıların. Ben önce.
    Yapım bilimdir ve bu yüzden ben toplayıp yaptım insanın ilk maddesini. Ben
    şiirim ve ben müziğim ve ben sanatım ve ben cerrahım her operasyonunu
    yapan insanın. Ben cinselliğim ve ben cinsellikten zevk alanım ve zevkin
    kendisiyim. Ben sarhoşluğum.
  53. Benim benzerim olanlar da vardır tanrılar arasında ve her tanrı değişik
    alanda yoğun bir enerjidir ve her tanrı kendindekinden vermiştir insana.
  54. Kötü Tanrı savaştır ve kötü tanrı bunalımdır ve kötü tanrı alandır sadece.
    Kötü tanrı kıskançlıktır ve yalandır. Ve güçtür Kötü Tanrı gücün en
    kabasından. Kötü tanrı erkeksi enerjidir çoğu zaman ve kötü tanrı ölümdür.
  55. Ve onun gibi olanlar da vardı tanrılar arasında. Onlar da kendilerindekini
    vermişlerdi insana.
  56. Tanrılar biliyorlardı ki, insanın kendilerinde olan vasıflarla aktif olmaları
    enerji verecekti onlara. Hepsi karar vermişti dünyada bulunmaya ve tanrılar
    alemi ile ilişkiler kapatılmıştı tanrılar bahçesinde. Şimdi artık bahçenin içinden
    bakınca gene muhteşemdi her yan ve gene boyut karışımları vardı fakat yukarısı
    küre gibi değildi ve açılıyordu sadece uzaya. Tanrılar alemindeydi diğer hiç
    bilmediğiniz tanrılar. Ve onlar hiç gelmediler ve gelmeyecekler de bu dünyaya.
    Onlar yabancı tanrılardır ve kaosturlar sizin için.
  57. Tanrıların bahçesinde yaşarken insan ölümsüzdü o da tanrılar gibi. Fakat
    dünya yüzü şartlarında yaşayabilirdi en fazla üçyüz veya beşyüz yıl. Yeterliydi
    dünyanın özünden alınan hayat enerjisi onu canlı tutmaya sadece bu kadar.
  58. Tanrıların bahçesinde bile durmadan enerji üretiyordu insan. Çünkü
    enerjisini alıyordu evrenden ve dünyadan. O, enerjinin hasat edicisi, toplayıcısı
    gibiydi tanrılara. Ondan alınan her tanrının kendisine göre olandı. Kötü Tanrı
    hoşlanıyordu en fazla umutsuzluk, sıkıntı ve bunalım duyguları ile uyarılandan.
    Ve insanın zihinsel yapısı uygundu çok çabuk düşmeye bunlara.
  59. Ve cinsel enerji gereksizdi ona ve hatta sıkıntı veriyordu ona ve
    istemiyordu bu yüzden insanın üremesini doğum ve cinsellikle. Ve Havva
    kopartılırken Adem’den cinsellik de vermiştim onlara fakat sadece bedenen ve
    uyuşuktu zihinlerinin o bölümü. Onun açılmasını istemiyordu kötü tanrı. Ona
    göre kalmalıydı insan bu şekilde ve yürümeliydi dünyada, tanrılara yapılan kan
    kurbanlarıyla ve birlik olmamalıydılar asla ve savaşmalıydılar kendi aralarında
    ve kanları beslemeliydi tanrıları ve ölümleri. Çoğalmalıydı bu yüzden insan
    ama ancak bölünmeyle kendisinde.
  60. Başka birşey düşünmemeliydi ne Adem ve ne de Havva, sadece tanrılara
    yönelik olmalıdı zihinleri ve enerji akıtmalıydılar ona ve diğerlerine. Sadece
    yemeli insan ve savaşmalı ve uyumalı. Bunun dışında her an tanrılara yönelik
    olmalı ve bunları yaparken de tanrılara yönelmeli ve tanrı için yapmalı.
    Öldürmeli üzerine tanrının ismini anarak kanlı veya kansız. Ve ama kötü tanrı
    yeterli görmezdi kansız öldürmeyi.
  61. Buydu tanrıların yapıları ve insandan bekledikleri ve ilk yaradılıştaki amaç
    bu değildi. İnsan daha hür olacaktı dünyada ve tanrılar olmayacaktı orada.
    Tanrı olarak. Ve Kötü tanrı dedi, “Adem salınsın dünyaya ama önce çoğaltılsın
    iyice. Dünyanın efendisi olsun o ve olmak için devamlı öldürsün birbirini.”
  62. Ve dedim, “Bu olamaz ey … Nerede diğer tanrıların payları. Neden
    sadece senin enerjini beslesin Adem. O kendi görevi için daha hür olmalı
    değil mi?” Dedi, “Bu böyle kararlaştırıldı ey …. En büyük benim burada çünkü
    benim gibi isteyenleri de topladım kendi bedenimde. En güçlü de benim. Ve
    ben tanrıyım bu alemde. Benimdir her emir ve her kurban. Benim olduğum
    yerde yoktur diğer tanrılar, kendi alemimizde kalan ve bizim alemimizdir artık
    bu dünya ve bu uzay. Şimdi beni dinleyecek ve Adem’e gerekeni yapacaksın.
    Olmayacak onda başka bir düşünce. Ve sen de olacaksın benim parçam.”
  63. Dedim, “Asla. Ve asla olmayacak istediğin. Asla biat etmem sana ne bir
    parçan olarak ne de komutanın.” Dedi “O zaman sen de yaşayamazsın burada
    çünkü bende bir çok tanrının gücü vardır ve duramazsın karşımda.”
  64. Dedim, “Gidiyorum o zaman tanrıların bahçesinden ve savaşım sürecek
    seninle sonsuza kadar. Ve insanı da alacağım yanıma ve ona vereceğim
    bilgimden. Her bilgi benden olacak yeryüzünde ve bilgisi artınca insanın senin
    yolundan ve kulluğundan uzaklaşacak. Azalacak kulların ve bitecek enerjin.
    Unutulacaksın bir gün insanlarca ve bu da ölümü olacak bir tanrının.”
  65. Dedi, “Git o zaman. Elinden geleni yap. Ama asla ulaşamayacaksın zafere
    çünkü onlardan hangisi uyarsa sana ezeceğim onu bana sadık kullarımla. Ve
    yeniden çoğaltacağım insanı benden olan kullarımın bölünmesi ile.
  66. Ve ben çıktım tanrıların bahçesinden ve beni takip etti benim gibi olanlar.
    Birleşebilirdik benim bünyemde hepimiz tıpkı Kötü tanrı gibi ama bizim
    yapımız bu değildi ve yok edemezdik birbirimizin enerjisini güçlendirmek için
    kendimizi. Ve indik dünya yüzüne ve dünya yüzüne yakın bir boyutta kurduk
    yeni bir mekan kendimize. Burası bizim tahtımız oldu ne biz girerdik tanrı
    bahçesine ve ne de oradan birşey gelebilirdi bize.
  67. Bizim yerimiz Cehenem değildi bildiğiniz. Bizim yerimiz ayrı bir boyutta
    ama dünya izdüşümü ile toprağın altında ama değil gerçekten toprak altında.
    Bizim yerimiz de tanrı bahçesi gibi oldu ışık ve aydınlıkla. Ama yakınız
    dünyaya ve bu yüzden güçlüyüz düyadaki bir çok konuda.
  68. Ve sonra bildim ki, Kötü tanrı işlemişti Adem üzerinde çünkü Adem benim
    yaratığım ve benden parçası olandı onun kadar. Bilirdim ona olanı ve onun
    vasıtasıyla bahçede yapılanı. Kötü tanrı … kilitlemişti Adem’in beynini. Ve
    çoğaltmıştı onu vererek görünümüne her tanrının değişik yanını ve bu yüzden
    vardır dünyada değişik ırklar.
  69. Ve tam köle oluyordu insan ve sizin gününüzde dediğiniz gibi robot
    oluyordu duygu açısından. Ve dağıtılmamalıydı dünya yüzüne bu şekilde.
    Çünkü yapılamazdı karşı değişiklik orada. Mutlaka tanrı bahçesinde
    gerçekleşmeliydi tedbir. Orası artık Tanrıların bahçesi değil, tanrı bahçesiydi.
    Toplamıştı çünkü Kötü tanrı kendi bünyesine diğer tanrıları ve bazıları bilerek
    ve bazıları habersizce ve bazıları da zorla yutulmuşlardı kötü tanrının enerjisi
    tarafından. Çok az kalmıştı geride hizmet eden ona.
  70. Kötü tanrı kendisinden oluşturmuştu gene duygusuz, tepkisiz sadece emir
    bekleyen ve söylenenden başka şey yapmayan ve insaf ve sevgi bilmeyen
    muhafızlarını ve onlara yaptırtıyordu işlerini ve bize karşı bekletiyordu
    bahçesini. Melek diyorsunuz bu yaratıklara. Onlar enerji almazlar ne
    Dünya’dan, ne Evren’den ve ne de insandan. Onlara enerji verir kötü tanrı
    sadece kendi bünyesinden. Zeka ve muhakemeleri de yoktur kendiliklerinden.
    Bu gibi şeyleri istemez zaten Kötü tanrı. En nefret ettiği şeydir zeka ve
    muhakeme ve şüphe ve soru.
  71. Dünya zamanı ile bir gece zamanı ışığımı çevirerek gecenin karanlığına,
    görünmez olarak yaklaştım tanrı bahçesine. Ve sınırdaki meleğe gösterdim
    kendimi onun tanrısı olarak. Benim en usta olan ve benim her hileyi bilen.
    Becerikli olan benim ve benim teknolojiyi yaratan ve benim her ilahi sınırı
    açan ve aşan ve koyan. Zor değildi bana aşmak, aşılmaz sandığı engeli ve
    farkettirmeden geçmek meleği.
  72. Buldum Adem’i ve Havva’yı bir ağacın altında uyurken. Dünya gecesinin
    ışığı hakimdi içeriye. Ve bende idi gecenin görünmez pelerini. Önce açtım
    Adem’in beynindeki görünmez kilidi ve anlattım onun ruhuna cinselliği. Ve
    sonra kurtardım Havva’yı zihinsel engelinden ve azdırdım ikisini de iyice. Bütün
    bunlar bir anda oldu. Çünkü gereken organlar ve duygular hazırdı. Tanıttım
    onlara, o zamana kadar sadece tanrılar katında olan enerjisi ile birleşmeyi ve
    cinselliği.
  73. Ve benlik verdim onlara. Onlar artık değildi “Biz”. Her biri olmuştu “Ben”
    ve kişilikleri oluşmuştu kendilerine. Önce Havva çalıştı Adem’le birleşmeye
    ama korku ve engelleme içindeydi Adem. Çünkü onun zihni ilk şartlanan ve
    Kötü tanrının kilidinde olandı. İşte bu yüzdendir erkek türünün daha saldırgan
    ve daha kıyıcı olması ve daha egoist olması ve Kadın türü üzerinde yönetici
    olmak istemesi ve daha savaşçı olması ve daha yobaz olması. Çünkü erkek
    türündeydi Kötü Tanrı’nın en güçlü kilidi ve zihinsel kontrolü.
  74. Ama Havva saldırdı Adem’e ve tahrik etti onu, ikna etti cinsel birleşmeye.
    Eğer bu olmasaydı bütün emeklerim ve ümitlerim bitecekti bir gecede. İnsan
    kukla olacaktı sonsuza kadar ve cinsellik olmayacaktı insanda, sonsuza kadar.
    Ve sadece kurbanlıkları olacaklardı kötü tanrının ve antenleri enerjiyi toplayan.
  75. Teşvik ettim onları Yılan suretinde çünkü bahçenin bekçileri beni, bahçenin
    hayvanı gibi görmeliydiler. Çıkamazdım ortaya her iş bitmeden. Seks yaptılar
    bana Adem ve Havva. Bilmeden bana sunu olduğunu ve bana ibadet ettiklerini.
    Örttüm onları kendi gecemin pelerini ile ve çıkamadı dışarı hiç bir enerji ve
    haraket uyarılmasın diye iş bitmeden Kötü tanrı.
  76. Bir kere başlayınca Adem ve Havva sekse, zihin ve ruhlarında vardı zaten
    ve hazırdı bedenleri. Sadece minik bir beceriksiz kilitti zihinlerindeki, onları
    tutan. Gereken bilgi zaten vardı kilidin altında. Onlar seks yaparken tanrı
    bahçesin taşıdığı ve dünyadan aldığı ve evrenden aldığı enerji ile öyle bir cinsel
    enerji ürettiler ki, bana çoktan beri almadığım bir hazzı verdiler. En deli
    şaraplardan bile daha sarsıcı, en güçlü baldan bile daha besleyiciydi ürettikleri
    enerji. İşte bu yüzden isterim sizden cinsellik, sarhoşluk ve eğlenmenizi. Ve
    tanrısal varlığım bile gevşedi ve uyuştu bu yağmurla ve sürdürmedim daha
    fazla gecenin kalkanını. Pelerinimi açınca bulundukları yerden, enerjileri
    doldurdu bahçeyi şimşek pırıltılarıyla. Ve son defa terkettim tanrı bahçesini
    dönmemek üzere. Ve enerji ulaştı Kötü Tanrı’ya.
  77. Kötü tanrı şok yedi ona ulaşan cinsel enerji ile ve kaçtı bütün rahatı. Bir
    anda anladı olanları. Bir gazapla geldi Adem ve Havva’nın yanına. Bilinçleri
    açılan insanlar anlamışlardı yaptıklarını ve Kötü tanrının yasaklarını. Önce
    saklamaya kalktılar yaptıklarını ama bilmiyorlardı kendi cinsel enerjilerinin
    kötü tanrıyı çarptığını ve bilmiyorlardı onun bu yüzden kızıp, herşeyi
    anladığını.
  78. Gazaba geldi kötü tanrı ve zamanı gelmeden önce onları bahçeden dışarıya
    saldı. Diğer insanları da ki, Adem ve Havva bilemezdi onları dağıttı dünyanın
    değişik yerlerine değişik ırklar olarak. Çünkü Adem ve Havva’ya olan her
    insana sıçramıştı o anda çünkü hepsi bütünün ve tek insanın parçası idiler ve
    Artık geliştiremezdi Kötü Tanrı planlarını. Ve başka türlü de faydalanmaya
    karar verdi insanlardan. Gene inat etti planlarında ve saldı insanı dünya yüzüne
    daha tam gelişmeden. Sonra kapattı bahçesini dünyaya görünmekten ve sakladı
    kendisini herşeyden.
  79. İşte budur sizin türeyişinizin aslı. Bundan sonra çoğaldı insan doğum
    yoluyla. Yayıldınız yeryüzüne ve çoğunuz beslediniz Kötü tanrıyı.
  80. Yaradılış ve türeyiş aşamasının son ayetidir bu. Onu iyi anlamalısınız.
    Hepsi gelişmeniz ve kurtulmanız için. Amen.
    II
  81. Tanrı bahçesi ilk başta tanrılar tarafından kurulan, dünya yüzünde bir alandı.
    Çok uzun zaman da kaldı dünya yüzünde ama yer değiştirdi zamanla, dünya
    yüzü değiştikçe. Dünya’nın ormanları ve dağları oluşunca tanrı bahçesi de gitti,
    insanın çok olduğu bölgelerdeki yüksek dağların üzerlerine.
  82. Tanrı bahçesi bir kozmik ve çok boyutlu alandı ilk kurulduğunda. Orada
    olmak hem küçük bir adımla tanrıların aleminde olmaktı ve getirmekti oradan
    dünyaya yeni şeyleri ve almaktı tanrıların aleminin enerjisini, hem Kozmik
    gücün içinde olmaktı ve başka dünyalarda kurulu olan diğer Tanrılar
    bahçesinde olmaktı. Başka dünyalarda da vardır Tanrıların bahçeleri. Ama hepsi
    içiçedir başka bir boyutta ve hepsi aynı yerdedir aslında milyonlarca ışık yılı
    uzakta da olsalar.
  83. Orada olabilse insan çıldırmadan, ölümsüz olur kendiliğinden durdukça
    orada. Orada zaman da yoktur, mekan da.
  84. Bu alan yaratılır Tanrılar tarafında her dünyada ama, isterlerse ve gerek
    olursa ve o dünya da, dünyanız gibi canlandırılacaksa. Tanrıların bahçesi
    dedim çünkü orada vardır her dünyadan ve alemden ve tanrıların kendi
    aleminden getirilen bitkiler ve bir bahçe gibidir size göre. Değil gerçek ismi
    tanrıların bahçesi. Bu sizin için. Gerçek ismi tanrıların dilinde ….. Ama
    sonradan Cennet dediler size.
  85. Tanrı bahçesi sizin bildiğiniz gibi bir ödül değildir aslında. Bir dinlenme ve
    zevk yeri hiç değildir. Tanrıların evi de değildir hiç bir zaman. Orası için
    yapılacak en iyi tarif bir deneme yeridir yeni oluşacak dünya için ve bir
    atölyedir, bir ressamın çalıştığı yer gibi ve bir nakil yeridir başka alemlere ve
    orada çalışır görevli ve gönüllü tanrılar. Ve bir enerji toplama yeridir dünyalar
    arasındaki kozmik zincirde.
  86. Onu yapmak tanrıların gücü içindedir ve Ben de yaptım, ilk bahçeden
    çıkınca ama bazı farklarla. Tanrı bahçesinin zordur size göre görünümünü
    anlatmak. Anlatabilirim ancak sizin gözünüzle görünen, bu alemin yapısını.
    Aslında bütünü benzer tanrıların alemindeki genel yapıya.
  87. Tanrı bahçesinin içi bir küredir içten bakınca. Her varlık her yandadır ama
    bu değildir sadece gözün görmesi. Fizik olarak da her yanda olursunuz aynı
    anda. Olsaydı sizde tanrıların bedeni ve görüşü dokunur veya konuşabilirdiniz
    ve hatta çiftleşebilirdiniz. Ya da döğüşebilirdiniz, bir çok olan kendi kendinizle.
  88. Ama isterseniz uzay kadar yalnız olurdunuz içinde. Her dünya ve tanrıların
    alemi kendi izdüşümüne göre farklı açılardan açılırdı bahçeye. Kökü gökte
    olan bir ağacı başaşağıya görebilirdiniz ve bu gerçek olurdu sizce. Asla
    değildir hiç birşey göz aldanması.
  89. Tanrıların bahçesi yerleşince bir dünyanın yüzüne bir ağaçlık gibi çok basit
    görünür sınırlarının dışından. Ya da bir muhteşem tapınak veya bir değişik
    dünya, o dünyanın anlayışınca. Burada da görünümü değişti zamanla ve
    kendisini saklamadıkça.
  90. Bir kere kurulduğu zaman bir dünyada hiç yer değiştirtmedi ona tanrılar. İşi
    bitince ya kapatıldı toptan ya da gizlendi gözlerden ebediyen. Ama farklı oldu
    bu dünyada. Burada kozmik bütünden ayrıldı tanrılar ve değişti bahçenin iç
    görünümü Kötü Tanrının işlerince. İlişkili değil artık Tanrıların alemiyle ve
    başka dünyalarla. Yer değiştirdi her insan topluluğuna göre. O ilk
    kuruluşunda nasıl her alemde ise, şimdi dünya ve bu sistemdeki her yerdedir.
    Durur aslında ilk yerinde ama aynı zamanda yüksek dağlarının tepesindedir de
    dünyanın.
  91. Bunlardan hiç biri asıl yer değildir çünkü her bulunduğu yer onun asıl
    yeridir. Karışıktır dünya boyutunda. Bu yüzdendir dünya mitolojilerindeki
    değişik anlatımlar. Tanrı bahçesi Olimpos oldu Yunan’da ve Valhalla oldu
    kuzeyin insanlarına. Ve Tanrılar katı oldu ve piramit oldu Eski Mısır’da.
  92. Değildi bunların hiç biri gerçek ve hepsi de gerçekti aynı zamanda. Tanrı
    bahçesi yayıldı her zaman boyutunda çünkü yoktur orada zaman. Şimdi orada
    herşey Kötü tanrının iradesi altında.
  93. Vardı bir çok Tanrı Olimpos ve Valhalla’da ve Mısır’da ve benzerlerinde.
    Çünkü vardı değişik tanrılar o zamanlar, Kötü tanrı ile birleşmemiş olan ve
    onun yolunda. Ona bağlı olan. Ve var benim gibi düşünenler yanımda. Çağlar
    boyunca etki gönderdik insana. Pan oldum Yunan’da ama bir yandan da
    benliğim buradaydı kendi mekanımda. Parçalarım hem bağımsız hem birdiler.
    Anlayamazsınız siz bunu asla yaşamadıkça.
  94. Hiçbir zaman size anlatıldığı gibi olmadı insanın çoğalışı. En başta,
    hepsini türeten bir Mahluk vardı ve Adem oldu sonunda ve O da, yaşadı
    dünyada. İnsan cinselliği öğrenince ve doğumla çoğalmayı, bunu başlatana
    duyulan hınçla, mahluk da atıldı Tanrı bahçesinden dünyaya. Artık gerek
    kalmamıştı ona klonlamak için yeni insanları.
  95. Ama değildi sadece var olan Adem ve Havva olarak. İnsan dağılmıştı
    dünyaya değişik ırklar şeklinde ama bilmiyordu hiç biri ilk zamanlarda
    diğerlerini. Bu şekilde çoğaldı insan dünyada her biri benim yardımımla ilk
    zamanda.
  96. Tanrıların yapısı farklıdır sizden. Bir enerjidir yapı ve ışıktır ve madde olur
    isterse tanrı ama bulunduğu dünyanın yapısınca. O dünyadan alarak moleküler
    kalıbını. Bu dünyada cisimlenirse bir tanrı değildir asla bu onun kendi
    alemindeki sureti. Çünkü kullanmak zorundadır bu dünyanın taşını, etini
    toprağını.
  97. Yoktur tanrıların cinsiyeti sizin anladığınızca. Her tanrı olabilir istediği
    cinsiyette. Ama burada önemlidir kendi yapısı tanrıların. Ben ve benimle
    olanlar istediğimiz cinsiyette yaşarız ve enerji iken de her iki cinsi taşırız veya
    çıkartırız öne birini, istersek onun olmasını. Bizde cinsel birleşme olur. İster
    madde olarak ve ister enerji.
  98. Karışır tanrılar o zaman birbirlerinin içine. Sonra ayrılırlar enerjiler
    durulunca. Ve istersek can veririz yeni bir enerjiye, ikisinin karışımından,
    anında. Ama azalır kendi enerjimiz bunu yapınca.
  99. Bu enerji boyutu cinsel birleşmesidir sizce. Ama istersek yaparız fiziksel
    bedenle ve hatta insanlarla. Bu olsun ister insan, ister hayvan ve isterse tanrı ile
    zarar vermez asla eşe. Enerji üretilir herkesçe dünyadan, bedenden ve
    evrenden. Bu yüzdendir seks benim ibadetimde. Benim insanlarım seks
    yaparken, ibadetimde ve kutlamalarımda ve festivallerimde ve kendilerince,
    bana adayarak sevişmelerini kendi evlerinde. Karışırım içlerine hem erkeğin ve
    hem kadının, iki cinsiyette. Bu birleşmesi olur herkesin kendi kendisi ile ve
    benimle ve eşiyle aynı anda. Her ilişkinizde üretilir enerji gerektiğince ama
    farklıdır bana adanan ve benim olduğum bu tapımlardaki enerji. Kullanılır o
    hem sizi mesh etmeye hem enerji olarak benim gücümü arttırmaya.
  100. Bu törenler bereket ve mutluluktur size hem ruhunuza, hem fizik bedene ve
    dünyasal bolluğunuz ve mutluluğunuza. Ve zevktir ve enerjidir bana. Ben ve
    benim insanlarım bir oluruz ve biz zevk almayız çünkü biz kendimiz zevk
    oluruz ve mutluluk oluruz o zamanlarda. Gerektiği gibi sınırlardan sıyrılmış
    olursa cinsellik ve güdülmezse ayıp utanç ve bağlılık. O zaman karışır her ruh
    ve beden ilk yaradılıştaki Ateşin ve Toprağın ve Suyun ve Havanın ruhuna ve
    kozmik bilince.
  101. Ve sürdürerek benim enerjimi yenilenirsiniz siz de bu ruhlarca ve dünyanın
    kendisince. Ve mutluluk akar hayatınıza. Ama kırmak gerekir Kötü tanrının
    şartlanmasını.
  102. Tanrılar arasındaki ilişki de böyledir ana çizgide. Birleşiriz ve yenilenir
    ve tazeleniriz her karışımda. Ama budur benim ve benim yolumda
    olanların tarzı. Budur karakterimiz. Yapımız. Kötü tanrı ve onun gibi
    olanlar için ve onun yolunda olan tanrılar için ve onunla olan insanlar için.
    Ve bilerek ve bilmeyerek ruhunu ona satanlar için farklıdır cinsellik.
  103. Nasıldır? Anlatayım mı bunu sana? Biz birleşir ve kaynarız birbirimizin
    içine. Uyuşur ve yenileniriz bu sırada belki bir asır ve belki bir kısa an hiç fark
    yoktur arada. Sonra ayrılırız birbirimizden mutlulukla ama farklıdır Kötü tanrı
    yandaşlarında. Onlar birleşmez bizim gibi. Kaynaşırlarsa birbirlerine ki, yapıldı
    bu benim bahçeden ayrılışımda. Kaynaşırsa onlar birbirine hakim enerji yutar
    diğerini ve eritir bünyesinde. Bir daha ayrılamaz eriyen.
  104. Bunu kabul eder bazı tanrılar olmak için daha büyük ve güçlü enerjinin bir
    parçası. Ama bazı tanrılar da karşı duramaz, durmadan büyüyen diğer güce.
    Bazen istekle olur bu bazen ise zorla. İşte bu yüzden büyütüp, kendi enerjimi,
    karşı duramadım büyüyen enerjisine Kötü tanrının. Biz ememeyiz enerjisini,
    onu yok ederek başka bir tanrı ya da insanın. Değil bu bir ahlaki kural. Yapı
    bu, kozmos tarafından oluşturulan.
  105. Kötü tanrıdaki enerji hakim enerjidir ve bastıran. Ve yutan. O alır sadece
    yayamaz enerjiyi asla. Bu yüzden gereksizdir ona cinsellik ve rahatsız eder onu
    kendi zıddı olan enerji. Ve izin verir kendi kullarına ancak türeyecek kadar
    nesil. Kuru cinsellik ve çocuk yapmak amaçlı birleşme sadece, üretemez
    enerjiyi. Enerji için gerekir iki tarafın bilinçli olması, istekli olması ve zevk
    alınması. Bu uyarır sadece enerjiyi. Sadece çiftleşmek ve tecavüz ve birinin
    uzak olması olaydan, üretemez enerjiyi istenen ve yeterli ve faydalanılacak ve
    onu rahatsız edecek şekilde.
  106. Bu yüzdendir günah, zevk almak. Bu yüzdendir yasak eşcinsellik çünkü
    ondadır amaç sadece zevk almak ve başka insanla birleşmek. Yasaktır doğum
    kontrolü çünkü gereklidir hem yeni kullar ve amacıdır sadece üremek fizik
    olarak. Bu yüzden vardır Kötü tanrının her dininde kısıtlamak ve düşmanlık
    cinselliğe.
  107. Ve bu yüzdendir sizin devrinizde, çağınızda türemiştir bir çok cinsel hastalık
    önünde durulmayan. Bulursunuz belki ilacını onların da frengi gibi ve diğerleri
    gibi ama çıkar yenileri daima. Amaç kontrolsüz ve kendi kontrolü altında
    olmayan cinselliği engellemektir.
  108. Yaydıkça her cinsel hastalığı Kötü tanrı, insan buldu ilacını. İşte bu
    yüzdendir ki, istemez Kötü tanrı bilim ve aklı ve yasaklar bunları. Destekler
    onun insanları daima gericiliği. Şimdi tırpanı geçecek üzerinizden, Kötü
    tanrının yeni hastalıkları. Ve ölecek çoğu. Sadece kısmen dayanabilecek benim
    insanlarım ve benim yolumda ve ibadetimde olanlar, benden aldıkları enerji ile
    ve kurtulacak sadece Kötü tanrıya tam kul olup, onun kontrolünde cinsellik
    yaşayanlar.
  109. Ve bu kontrolsüz ilişkilerin çok enerji üretmesi ve bundan rahatsız olması
    yüzünden sevmez Kötü tanrı ve onun kulları evlilik dışı doğanları. Çünkü
    onlardadır enerjinin odağı. Sadece onlarda değil enerji yoğunluğu. Enerjiyi
    uyarır her takdis edilmemiş birleşmeden doğan ve evlilik dışı doğan ve evlilik
    içi de olsa Kötü tanrıya adanmamış birleşme ile doğan. Besmele çekmek
    gerekmez mi Arabın dininde her birleşmeden önce ve namaz kılmak gerdekten
    önce? Ama olmazsa bu çocuk taşır daha çok enerji odağı ve zeka. Ve Kötü
    tanrının takdis edilmiş evliliği de olsa Anne ve Baba çok zevk almışsa ve enerji
    üremişse çocuk gene taşır enerji odağı.
  110. Bu yüzden kontrollü cinsellik ister Kötü tanrı. Kontrolsüz cinselliğe sadece
    kendisine adanmış savaşlardaki tecavüz, işkence ve sonra da öldürmeler için
    izin verir. O zaman içer tecavüz edenin hırs ve duygusunu ve tecavüz
    edilenin ve işkence görenin ve sonra da öldürülenenin acısını ve duygusunu.
    Bu duygulardan üreyen enerjiyi. Bu yüzden savaş, her zaman kutsaldır ona.
  111. İşte budur Kötü tanrının ve onun türündekilerin cinselliği. Sadece tüketip,
    bünyelerine alırlar birleştiklerini. Bu fark vardır aramızda. Hoşlanmaz benden
    ve benim gibi olandan. Ama mecburuz dengelenmek için alemlerde karışık
    olmaya çoğu zaman. O türle benimki. Bu sefer dengesiz bir enerji oldu kötü
    tanrı. Başı boş ve güçlü ve gücün sarhoşluğunda.
  112. İnsanlara bu sefer verdi en büyük gazabını. Yakındır ilerde kitle halinde
    ölümler. Bunu belki görecek sizin nesliniz belki göremeyeceksiniz bu hayatta.
    Ama benim tarafımdan, ölümden sonra tekrar yeni bir bedene döndürülenler
    görecekler bunu. Cinsellikle gelen hastalıkların patlamasını ve kitlelerin
    ölümlerini. Kötü tanrının kullarının, bu yüzden kendi tanrılarını hoşnut etmek
    için ve felaketten kurtulmak için diğer insanları kesmesini.
  113. Bu savaşı kötü tanrının değil size karşı. O sadece karşıdır bana ve benim
    öğretime. Bu yüzden vuracak tekrar insanı ve kendi has kullarını kurtaracak bu
    savaştan. Çünkü bu savaş olmayacak kılıçla veya maddenin ayrışmasıyla. Bu
    savaş olacak hastalıkla ve kanla ve cinsellikle. Ama bu da zayıflatacak onun
    gücünü. Çünkü kendi felaketleri ile ve kendisinin yaydığı hastalıklarla
    ölenlerden alamaz fazla enerji. Ve zayıf bırakacak onu ölümler.
  114. Bu yüzden kurtarıyorum ben de kendi insanlarımı ve güç dengesi
    sağlandığı zaman dünyada yeni bir çağ doğacak. Ve tanrılar aleminin kapıları
    gene açılacak. Ve tanrılar dolaşacak insanın arasında açıkça. O zaman
    anlayacak insan herşeyi ve doğruyu.
  115. O zaman Kötü tanrının gücü kalmayacak dengesizce. Ve o zaman
    cezalandıracak insanlar onu , varlığını bile unutarak. Kesilecek bütün
    alabileceği enerji bu alemden ve bu dünyadan. O zaman yeni bir tanrı olacak
    daha adil ve dengeli ve o zaman insan dünyada bulacak, kendisine hayal
    ürünü olarak anlatılan cenneti.
  116. O zaman bırakıp insanlarımı yeni tanrıların ihtimamlı ellerine döneceğim
    kendi alemime bir daha dönmemecesine. Ama unutmayacağım sizi ve Kötü
    tanrının dengesiz gücünden çektiklerinizi.
  117. Ama olmazsa bunlar ve artmazsa insanlarım ve baskın çıkarsa kötü tanrının
    korkusu. Ve bana inananların sayısı yeterli olmazsa veya hiç olmazlarsa.
    Kaybedeceğim bu savaşı ve gene azalacak gücüm ve gene hakim olacak Kötü
    tanrı bin yıllarca. Ve gene emecek enerjinizi. Ve sürecek savaşımız tekrar
    insanlar çoğalana kadar ve insanlar tekrar benim tarafımdan uyarılana kadar ve
    Kötü tanrı tekrar başka bir felaket yaratana kadar.
  118. Bu yüzden yayılmalıdır bilgim, dinim ve ibadetim. Bu yüzden her insanım
    uyarmalıdır diğer insanları kendi güçlerinin yettiğince.
  119. Ne ben ölürüm Ne de Kötü Tanrı. Unutmaktır onu ve kesmektir enerjisini
    ve üretmektir onun zıddı olan enerjiyi, öldürmenin yolu bir tanrıyı. Onun zıddı
    olur ve yolumdan giderseniz dışında kalırsınız onun enerjinin.
  120. En büyük lanettir insana Kötü tanrının besini olarak kalmak. Çünkü sizde
    yaradılışınızdan tanrısallık var ve her tanrı verdi size kendi benliğinden. Ve ben
    yaptım sizi en güçlüsünden.
    III
  121. Bilir misiniz kadın ve erkek arasındaki farkı? Gerçekte ikisi birdir, aynı
    bütünün bölünmesidir. İnsan ilk yapıldığında ateşten sudan, havadan ve
    topraktan ve dünyanın ruhundan ve ona koyulan evrenin ruhundan. Ne kadın
    ve ne de erkek.
  122. Mahluk cinsiyetsizdi olmadan önce insan. Mahluk insan olunca Adem
    dediniz o zamanki haline ve onu erkek olarak bildiniz ve o erkek değildi. Hem
    erkek hem kadındı ama bu da size göre olan ifadedir çünkü erkek ve kadın
    yoktu insan türü için.
  123. Şimdiki iki cinsin bütün yapısı ondaydı ve bütündü ve o mükemmeldi bir
    bakımdan. Gerekirse üreyebilecekti bölünüp kopyalanmadan tanrılar
    tarafından. Kendi kendine de üreyebilirdi belli zamanlarda ve o zaman olmazdı
    anne ve baba. Ve olmazdı cinsellik.
  124. Ne zaman ki insan bölündü ikiye, o zaman oldu iki cins. İnsanın bölünüşü
    daha önceleri Mahluk’tan parça alarak büyütülmesi ve kopya yapılması gibi
    değildi. Bu sefer birden çıkartılmadı ikinci. Doğrudan bölündü ikiye, Bir.
    5.Aynı şekilde parça alındı Adem’in bedeninden ve bu sefer kemiğinden ve her
    zamankinden daha büyük bir parça. Yapılan işleme bakınca aynıydı önceki
    kopyalarla. Fakat bu sefer Adem’in bedenindeki dişilik faktörlerinin çoğu
    verildi ikinci bedene ve ikinci bedende erkeklik faktörleri daha azdı, nasıl ki,
    Adem’deki dişilik faktörleri daha az bırakılmışsa.
  125. Adem’in bütün eski deneyleri ve bilgisi ve karakterinin oluşumu ve fikri ve
    uzun zamanda sahip olduğu bedensel gelişimi ve hatıraları aynen vardı ikinci
    bedende. Sadece ikinci beden daha az büyüktü Adem’den. Beden uyum
    sağlamıştı dişilik faktörlerine. Bu sefer olmuyordu kopya. Aynı şeyin ikiye
    bölünmesi oluyordu tam olarak.
  126. Tanrıların verdiği herşey iki bedende de vardı. Size anlattığım gibi Kötü
    tanrı cinselliksizdir ve daha açık olarak onun cinselliği kendisine göredir.
    Değildir tam dengeli. O kendisine göre ve onun gibi olan tanrılara göre kendi
    içinde, kendisine göre dengeli ve mükemmeldir ama zordur bunu size
    anlatabilmek. Bu yüzden O, kusurludur ya da az gelişmiştir demiyorum. Ama
    Adem daha çok tanrı tarafından ve daha çok vasıfla doldurulduğu için daha çok
    yanlı ve karmaşık olmuştu ve insan bu yüzden çokluktur. Her tanrı ise tekliktir
    kendi başına.
  127. Bir tanrı yutarsa diğerini, Kötü Tanrı’nın yaptığı gibi, o alır sadece enerjisini,
    ışığını ve bedenini. Almaz ve alamaz kendi karakterine uymayan farklı
    yanlarını. Ya da çok az alır. Bu yüzden gene kalır teklik olarak.
  128. Mahluk’tan diğer beden ayrılınca ve tanrıların verileri de paylaştırılınca ve
    bilerek ve isteyerek dişilik vasıfları ikinci bedene daha çok verilince Kötü
    Tanrı’nın vasıfları daha az oldu ikinci bedende ve Adem’de daha çok kaldı.
    Çünkü Kötü Tanrı cinsiyet ve cinsellikten uzaktır ve sizin erkek vasfınıza daha
    yakındır karakteri.
  129. Bunlar ruh ve enerji olarak değil, sadece fiziksel madde olaraktır
    anlattıklarım. Ruh ve enerji eşittir kadında da erkekte de. Fakat fiziksel beyinde
    ve onun en küçük parçasında ve hücresindedir yapılan şartlamalar ve koyulan
    kilitler onun ruhuna. Ruh daha az etkilenir madde bedenden. Bu yüzdendir Kötü
    Tanrının şartlamasının Adem’de daha fazla kalması ve ben Tanrı bahçesinde
    onları uyarırken Havva’nın bana daha çabuk uyum göstermesi. Ve Adem’in
    Kötü Tanrı’nın sözünden çıkmaktan korkması.
  130. O bölündükten sonra onlar oldular ve Adem ve Havva denildiler ama
    onların gerçek isimleri anlatıyordu türü Tanrıların dilinde ve … ile … idiler.
    Sanmayın ki onlar hemen uyanıp herşeyi bildiler. Çok uzun sürdü Havva’nın
    oluşması ve Adem’in uykusu. Halbuki size anlatılmıştır ki, Adem gece uyudu ve
    sabah uyanınca yanında Havva’yı buldu. Bu komik bir inanıştır.
  131. Size anlattım! Mahluk’un bütün yapılış aşamasını. Onun oluşması çok çok
    uzun sürdü. Size inanılmaz gelecek dönemlerde sular altında kaldım. Sonra
    Ateş’i ve diğerlerini topladım. Mahluk’un oluşması için gereken cevher öyle bir
    avuş toprak alınıverip toplanmadı.
  132. Kolay değildi Mahluk’u yapmak ve kısa bir süre hiç değildi.
    Düşünmez misiniz ki. Şayet ol demekle herşeyi yaptıysa Kötü Tanrı, neden
    insan istenilen şekilde olmayınca hepsini yok edip bir anda yeniden yapmadı?
  133. Neden Mahluk uyumda zorlanınca o değişik kopyalarla denendi de bir çöp
    gibi atılıp, yeniden başkası yapılmadı. Neden Kötü Tanrı’nın kitaplarında
    anlatıldığı şekilde, Cennette ilk günahı işleyice Adem ve Havva bir anda onları
    yok edip de, yeniden bir erkek ve kadın yaratmadı Kötü Tanrı. Ama kendi
    anlatmasına göre size, Bir anda “Ol!” diyerek yaratan o herşeyi. O zaman yok
    etseydi Adem ve Havva’yı, hiç günah işlememiş yeni erkek, yeni kadın
    yapsaydı.
  134. Buna cevap veremez Kötü Tanrı ve günah sayar böyle şeyleri sorgulamayı.
    İşin aslı şudur. Anlattım size olanları. Tanrılar ayrılınca ve Kötü Tanrı kendi
    benzerlerini yutunca ve Ben oradan ayrlınca ve Benim gibiler, beni takip edince
    ve Kötü Tanrı, Tanrılar Bahçesi’nin, Tanrılar Alemi ile olan ilişkisini kapatınca
    ve Tanrılar Alemi’ndeki diğer Tanrılar ki, sizin hiç bilmedikleriniz, bu alemi
    kapatınca diğer alemlere Kötü Tanrı asla yaratamazdı yeni bir insanı.
  135. Havva olduktan sonra ve Adem uyurken derin, donmuş uykuda Havva da
    uzun zaman uyudu onunla. O sırada onlardan alındı parçalar ve yapıldı diğer
    insanlar ve değişik ırklar. Onlar da salındılar Tanrıların Bahçesi’ne uyurken
    Adem ve Havva. Onların bazıları anlaşmadı birbirleri ile ve bazıları istemedi
    insan olmayı. Bu yüzdendir ki, sizde, Adem’in, Havva’dan önce olan başka
    eşlerinden bahsedilen efsaneler vardır. Aslında onlar değildi size baştan beri
    anlatttığım Adem ve Havva.
  136. Uyurken Adem ve Havva, Kötü Tanrı gizlice şartladı onları ve kilit koydu
    zihinlerine tekrar ve tekrar. Bü yüzdendir ki, Adem’in kilitleri ve Kötü tanrıya
    uyumu daha çoktur. Havva daha az aldı bu kölelikten payını.
  137. İşte bu yüzdendir Kötü Tanrı’nın elçilerinin daha çok erkekten olmaları. Ne
    zaman ki, ben uyardım onları Tanrı bahçesinde gizlice ki, bu da sizin için
    aklınızı çalıştıracak olan başka bir mantıklı sorudur.
  138. Düşünmez misiniz ki, Kötü Tanrı kendi kutsal kitaplarında demez midir ki,
    herşeyi bilen odur. O bir karıncanın düşüncesini bile bilir. Bütün yaratıklarının
    her an her şeylerini bilir ve hep yanındadır. Ve o uyumaz ve o dalgın olmaz ve
    herşey onun iradesi altındadır. O zaman nasıl olur da bilmez herşeyi bilen tanrı
    nasıl bilmez kendi yarattığı kullarının Şeytan tarafından aldatıldıklarını. Hem
    de onun kendi evinde, kendi cennetinde. Nasıl girdi Şeytan Cennete onun
    haberi olmadan. Nasıl haberi olur ancak herşey bittikten sonra. O zaman
    kendi kitaplarındaki mantığa göre değil midir Şeytan ondan daha güçlü.
  139. Ben insanı uyarınca ve onlar Kötü Tanrı’yı vuracak işi yapınca çok
    öfkelendi Kötü Tanrı. Ama kızgınlığı yöneldi daha çok Havva’ya çünkü o
    kırmıştı üzerindeki, daha az olan şartlanmasını kolayca ve o yardım etmişti
    Adem’in kurtulmasına. İşte bu yüzdendir Kötü Tanrı’nın bütün dinlerinde
    kadının aşağılanması. İşte bu yüzdendir Kadın’ın ikinci sınıf cins olması ve
    asırlarca cahil bırakılması. Asırlarca sadece köle ve mal olması. Hatta sizin
    gününüzde bile Arabın dininin ülkelerinde kadının yasaklanması. Var mı
    Batıdaki dinde hiç bir kadın papa.
  140. İşte bu yüzdendir Kötü Tanrı’nın kutsal kitaplarında Havva’dan
    bahsedilmemesi. Arabın Kitabında Havva adının bile hiç olmaması. Havva
    herşeyin anası diyor kitabında Kötü Tanrı. Bu durumda Havva çok önemli
    olmuyor mu? İlk kadın üstelik. Kutsal kitabında herkesin, her önemli kişinin
    kendince ve her peygamberin ölümü kaydedilirken titizlikle ilk kadına ne
    olmuş, ne yapmış Adem’e çocuk yapmaktan başka neden hiç adı geçmez ve
    sonu kaydedilmez. Ne zaman öldü ilk kadın. Belliyken Adem’in ölümü.
  141. Okuyun Kutsal Kitabını Kötü Tanrı’nın. Hep der ki, Adem’in bir çocuğu
    oldu. Adem’in iki çocuğu daha oldu. Adem mi doğurdu bu çocukları?
  142. Kadın cinsine olan gazabından ve dinmemiş öfkesinden ve onu cinselliğin
    gereği görmesindendir bu silip atmışlığı kadını, Kötü Tanrı’nın. Onun
    kurallarında her zaman ikinci sınıftır Kadın ve daima teşvik edilmiştir hakim
    cins olsun diye erkek.
  143. Bakın. Kötü Tanrı’nın ulaşmasından önceki kavimlere. Nasıl daha eşit
    durumda kadın. Arabın dininin, eli kanlı peygamberi de sömürmedi mi ilk
    zengin karısını. O elçiden önce, Araplar kızlarını kuma gömüp öldürürlerdi
    masalı uydurulmadı mı? Halbuki o hakim olmadan önce dişi tanrılar yok
    muydu Kötü Tanrı’nın kendi kentinde.
  144. Kötü Tanrı’nın en büyük değişikliği Arabın dini ile, Kadını atmaktır
    köleliğe ve yok etmektir dişi tanrıların hakimiyetini. Çünkü bastırmak ister o
    Havva’dan gelen şartlanmanın kırılışını. Ama işleyemez yeni şeyler beyinlere.
    Her şey kalmıştır öyle. Bu yüzden de Kötü Tanrı bastırır ve Şeytan ilan eder
    yaşayan her kadını.
  145. Çıktıktan sonra dünya yüzüne Adem ve Havva yaşadılar yapabildikleri
    kadar. İlk çocukları “Birincioğul’du” onların ki, Siz Kabil dersiniz ona. Havva
    gebe kalmıştı ona Bahçe’deki ilk gecede. Ve o gecede ki, gece size göre
    anlatımdır çünkü yoktu zaman bahçede. O gecede benim etkimle ve benim
    teşvikimle ve benim öğretimle ve benim uyarımla yapılan cinsellikte ki, sunu
    olmuştur bana ve ibadet, gebe kaldı Havva ilk çocuğuna.
  146. O çocuk benimdir ve bilmeden bana adanmıştır ve onda benim karakterim
    ve benim güzelliğim daha çoktur. Sonraki çocuk “İkincioğul” oldu. Ona Havva
    dünya yüzünde gebe kaldı. Adem suçluluk duygusu içindeydi Kötü Tanrı’ya
    karşı ve af dilemek için ondan, zihni açıktı ona. Adem ilk geceden sonra hep
    Kötü Tanrı’nın kulu oldu. Çünkü şartlanması onu kendini suçlamaya itti ve hep
    Havva’yı kusurlu gördü. İkinci çocuk sırasında üzerinde yoğundu Kötü
    Tanrı’nın etkisi. Bu çocuğun olması için gereken seks uzaktı zevkten ve
    incelikten. Sadece bir birleşmeydi. Ne Adem’de zevk vardı ve ne de Havva’da.
  147. Kötü Tanrı suçları yüzünden atmıştı onları Cennetten. Böyle düşünüyordu
    Adem ama doğruydu da bu bir bakıma. Ama size bir sır daha söyleyeyim mi?
    Aslında sır değil bu ama zihninizin şartlanması yüzünden siz bunu görmeyi hep
    reddettiniz ve farketmediniz. Size ne denirse inandınız. Ama şimdi söylüyorum
    size. Hep kutsal kitaplarınızda ve efsanelerinizde Şeytan, Cennetten kovuldu
    denir size. Ben kovulmadım. Sadece kendim istemedim Kötü Tanrı’nın yanında
    kalmayı. Ve göze alarak her savaşı ve gayreti bir ölçüde sizi kurtarmak için
    terkettim orayı. Ama düşünmez misiniz ki, gerçekten bir kovulan vardır
    Cennet’ten. İnsandır asıl kovulan oradan.
  148. Gene Onun kendi Kutsal Kitaplarına göre madem ikisi de kovulmuştur,
    kader birliği içinde ve yoldaş ve daha yakın değil midir İnsan ve Şeytan. Kötü
    Tanrı’nın, Kitaplarının mantığına göre? Ama demiyorum ki, bu doğrudur.
    Çünkü ben kovulmadım. Ama kovulsaydım bu yolda o da şeref olurdu bana.
  149. Adem ve Havva’nın cinselliği bu yüzden zevkten ve heyecandan ve istekten
    uzaktı ikinci çocukta ve bu da tam istediği cinsellikti Kötü Tanrı’nın. Hiç bir
    cinsel enerji yoktu onda ve doğan çocuk da bu yüzden daha yakındı Kötü
    Tanrı’ya. Ve beyninin işlenmesi daha kolaydı nesiller boyunca.
  150. İşte bu yüzden Kötü Tanrı böyle ister cinselliği ve yasaklar ve kötüler zevki.
    Ve cinsel enerjiyi. Bu yüzdendir ki, nasıl Birincioğul benim oğlumsa, onun
    oğludur İkincioğul. Ve siz ona Habil dersiniz.
    32.Adem teşvik etti çocuklarını Kötü Tanrı’yı sevmeye ve ona tapmaya ve ona
    güvenmeye. Benim oğlum olan Birincioğul saygılıydı kendisinden geldiği
    toprağa ve hayata ve daha yakındı kozmik enerjiye çünkü benden aldığı yapısı
    böyle yapıyordu onu ve İkincioğul daha yakındı Kötü tanrıya. O Birincioğul’un
    aksine meraklıydı ava ve öldürmeye ve kıymaya hayvanlara.
  151. Ve Adem çocuklarını sunmak istedi Tanrıya ve Kötü Tanrı’nın seçmesini
    kızkardeşleri ile evlenecek olanı. Sadece cinsellik olsaydı evlilikte. Benim
    Oğlum, Birincioğul evlenseydi kardeşi ile, hoş görürdü onun cinselliğini, erkek
    kardeşi ile. Çünkü onda yoktu kıskançlık ve severdi ikisini de. Ama İkincioğul
    evlenseydi kızkardeşi ile Kötü Tanrı’dan aldığı kıskançlık ve gaspedilicikle
    hem kısıtlayıp hakim olurdu kızkardeşine hem paylaşmazdı cinselliğini
    Birincioğul’la ile. Ama o kıskanırdı Birincioğulu çünkü Birincioğul, öz olarak
    benden almıştı cinselliğini ve daha güçlüydü bu konuda. Ama mesele değldi
    cinsellik. Mesele üreyecek soyun karakterinin belirlenmesi idi.
  152. Adem, oğullarına Kötü Tanrı’ya birer sunu yapmalarını ve kimin ki kabul
    edilirse kızkardeşiyle onun evlenmesini istedi. Çünkü Kötü Tanrı böyle demişti
    ona.
  153. Birincioğul, bitkilerden bir sunu hazırladı kendisinin en iyi bildiğince. Ve
    en içten haliyle. Aklına bile gelmemişti öldürmek bir hayvanı.
  154. Ama İkincioğul, Adem’in ona söylediğince, ve Kötü tanrının
    Adem’den istediğince, anarak üzerine Kötü Tanrı’nın adını, boğazladı bir
    hayvanı ve döktü kanını. O zaman Kan’ın enerjisi ve ölümün enerjisi
    yükseldi Kötü Tanrı’ya ve Kötü Tanrı bundan güçlendi ve memnun oldu
    ve her zaman istediği kan kurbanına kavuştu ve bundan sonra ölümlerin
    hep kendi adına olmasını istedi.
  155. Seçim zamanı gelince enerjisini yoğunlaştırdı kötü Tanrı sunulara.
    Aslında bir çöp bile sunsaydı İkincioğul, oydu kabul edilecek olan. Ama
    İkincioğul yapmıştı en doğrusunu Kan’la sarhoş olan Kötü tanrı bir anda
    aldı onun sunusunu. Ama zaten ne olsaydı alacaktı onunkini.
  156. Çok üzüldü buna Birincioğul ve merak etti Tanrı’nın neden onu kabul
    etmediğini. Halbuki o iyi bir kuldu. Kötü Tanrı ona söyledi kan istediğini fakat
    asla söylemedi gerçekte İkincioğulu neden istediğini.
  157. Bu sıkıntı ve üzüntüsünde yaklaştım Birincioğul’a ve gereken cesareti
    verdim Ona. Öldürdü Birincioğul kardeşini. Ve benim adıma yaptı bunu.
    İkincioğul’un kanı ve ölüm enerjisi geldi bana. Kan enerjisi ve ölüm kullanılır
    her tanrı tarafından. Sadece Kötü Tanrı değil. Güçlenir en fazla bu enerji ile
    tanrılar. Ama ben ve benim gibi olanlar çok fazla ihtiyaç duymayız buna. Seks
    de besler bizi düşüncedeki parlaklık da akıl da, bilim ve sanat da. Ama Kötü
    Tanrı en fazla ihtiyaç duyar kana.
  158. Birincioğul’un bilmeden yaptığı kurban da adıma, ulaştı bana. İşte bu fazla
    enerji ile korudum Birincioğul’u, Kötü Tanrı’nın öldürücü gazabından. Size
    korkunç gelse de, ölmesi gerekliydi İkincioğul’un. Yaşasaydı ve evlenseydi
    kardeşi ile sonraki soy onun gibi olacak ve hepsi Kötü Tanrı’nın melekleri gibi
    robotlaşacaktı. Ve dünya daha kanlı ve daha tek yanlı olacaktı ve benim
    insanları uyarmamı ve onları kurtarmamı daha zor yapacaktı fakat kurtarılmaya
    değer insan olacak mıydı?
  159. Böylece önce Birincioğul’u soyu, yani benim soyum üredi dünyada. Kötü
    Tanrı daha sonra bir çocuk daha yaptırttı Adem’e ve o da üretti kendi
    neslini istediğince. Karışmadım buna ama İkincioğul yaşasaydı o karışacaktı
    üremesine benim insanlarımın.
  160. Bu şekilde daha dengeli üredi insan nesli. Genetik yapı diyorsunuz buna.
    Şayet varsa dünyada şimdi sanat, müzik, eğlence, yalancı da olsa barış ve zevk
    bu İkincioğul’un öldürülmesi yüzündendir yoksa o anda kaybedecekti savaşı
    insanlık.
  161. Ama sonradan gelen ve Kötü Tanrı’ya ait olan Üçüncüoğul ki, ona Şit
    diyorsunuz siz. Üçüncüoğul da tam olarak değildir Kötü Tanrı’nın yapısı.
    Çünkü ilk maddede vardır bütün tanrıların yapısı ve benim kutsamam. Nasıl ki,
    Birincioğul’da da, az da olsa vardır Kötü Tanrı’nın katkısı.
  162. Bütün bunlar yaşandı gerçekten. Asla sembolik bir hikaye olarak almayın
    bunu. Bu oladaki sembolik yan sadece şudur: Dünyanın değişik
    yerlerindeki,diğer insanlar da benzeri şeyler yaşadılar ve bu olay sembolize
    eder hepsini. Az çok farklıydı onlarda olanlar ama ana fikir ve olay budur.
  163. Bu yüzden Kötü Tanrı’nın sonraki bütün peygamberleri ve din
    komisyoncuları ve onun yolunda olan gaddarlar ve insanlığa zulmedenler hep
    Kötü Tanrı’nın çocuklarının soyundandırlar.
  164. Şimdi şu iyice anlaşılmalıdır benim insanlarımca: Asla düşman değilim
    Kötü Tanrı’nın çocuklarına. Çünkü onlarda az da olsa benim payım da vardır
    ve onlardan da bana dönen ve kurtulan vardır ve onlar da kurtarılabilir
    zamanla. Şayet biat etmemişse bana ve yaşıyorsa kendi bildiğince ve Kötü
    Tanrı’nın kuluysa bile bana biat etmeyen her insan eşittir bana ve bana biat
    eden benim çocuklarım üstündür onlara ama benim çocuklarımdan bile olsa biat
    etmeyen bana, eşittir gözümde hepsi layiktir kurtarılmaya.
  165. Anlaşılması gereken ikinci şey şudur ki: Bütün anlatıklarımla asla
    anlaşılmamalı kadını erkekten üstün gördüğüm. Her iki cins kutsal ve aynıdır
    bana.
  166. Bilin ve anlayın! Bunları bilmek ve anlamak üstünlük veya kurtuluş
    sağlamaz size. Kurtuluş sağlamak sadece bunları okumak. Kendi aklınızı ki,
    size onu ben verdim, kendi mantığınızı ki, onu da benden aldınız. Çalıştırın ve
    düşünün bunların üzerinde. Araştırın ve gerçekten kendinize mal ederek
    anlayın. Asla istemem ve faydası da olmaz Kötü Tanrının istediği gibi duyup
    veya okuyup hemen iman etmeniz. Kör imana da ihtiyacım yok benim.
  167. Sizi bana yaklaştıracak olan kör iman değildir. Bunu yaparsanız yaklaşmak
    için bana Kötü Tanrıya yakın olursunuz benden çok, farkında olmadan.
  168. Bütün güç ve bilgim ve kudretim ve vereceğim ve verdiğim mutluluk, zevk
    ve bolluk bunları düşünüp anlayanların üzerinde olsun! Amen!
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments