Bremen Müzisyenleri

Bremen Müzisyenleri

Bremen Müzisyenleri Günün birinde bir adamın bir eşeği varmış. Bu eşek, yıllar boyunca değirmene un çuvalı taşımış. Zamanla hem çok yorulmuş hem de gücünü kaybetmiş. Yaşlanan eşek, artık işe yaramaz hale gelmiş. Hal böyle olunca da sahibi eşeğin yemini kesmiş. Hayvan duruma baktığında bu işin hiç de iyi bir iş olmadığını anlamış ve bağlı bulunduğu yerden kaçmış. İpinden kurtulan eşek, doğruca Bremen’in yolunu tutmuş. Bir süre uzun bir yolda gittikten sonra bir av köpeği ile karşılaşmış

Eşek:
“Neden yorgunsun ve neden böyle soluyorsun?” diye sormuş. Köpek ise:
“Çok yaşlandım artık. Günden güne eski kuvvetimi kaybediyorum. Artık avlara beni götürmüyorlar. Sahibim de beni öldürmeye kaçmayı tercih ettim. Ama nasıl hayatta kalacağımı bilmiyorum. “demiş.

“Bak ben de kaçtım ve Bremen’e gidiyorum. Orada şehir bandosuna katılmak istiyorum. Hadi sen de benimle gel belki seni de bandoya alırlar. Ben lavta çalmak istiyorum belki sen de davul çalarsın” demiş eşek. Böylece köpekle eşek yola birlikte yola çıkmışlar.
Biraz yürüdükten sonra karşılarına bir kedi çıkmış. Kedi çok üzgün duruyormuş. Eşek:
“Sana ne oldu?” diye sormuş.

Kedi de:
“Artık dişlerim dökülmeye başladı. Fare yakalamak istemiyorum. Tüm gün bir ateş başında kıvrılıp yatmak istiyorum. Baktım evin hanımı beni artık istemiyor ben de hemen kaçtım. Şimdi nereye gideceğimi bilmiyorum.”

“Bizimle sen de Bremen’e gel. Biz bandoya katılacağız belki sen de katılmak istersin ” demiş eşek. Kedi bu tekliften hoşlanmış ve düşmüşler yollara.
Uzun bir yürüyüş sonrasında üç kafadar bir çiftliğe gelmişler. Çiftliğin avlusunda bir horoz durmadan ötüyormuş.

“Neden bu kadar hiddetli ötüyorsun? Neyin var senin?” diye sormuş eşek.
“Yarın çiftliğe misafir gelecekmiş. Evin hanımı da çorba yapmak istemiş. Çorba yapacağı için de bu akşam bana hiç acımadan benim kafamı kesecekmiş. Bugün aşçı kadından duydum. Bu yüzden avazım çıktığı kadar hiddetle bağırıyorum ” demiş horoz.

“Horoz kardeş, bizimde başımızda pek çok dert vardı. Biz evlerimizden kaçtık. Hadi sen de bizimle gel, daha iyi. Biz Bremen’e bandoya katılmaya gidiyoruz. Hem senin sesin de güzel. Biz çalarız sen de söylersin” demiş eşek.

Bu teklif üzerine horoz da gruba katılarak, yola devam etmişler.
Bremen’e o gün varamadıkları için geceyi bir ormanda geçirmek zorunda kalmışlar. Eşekle köpek bir ağacın altında uyurken, kediyle horoz dalda uyumaya başlamış. Fakat horoz çok ileride bir ışık görmüş.

Yoldaşlarına seslenerek bu ışığın bir ev ışığına benzediğini söylemiş. Eşek, hemen: “Öyleyse hemen o ışık gelen eve gidelim. Burada çok korumasız bir haldeyiz. ” demiş.

Köpek çok acıktığı için birkaç kemik ve birazcık etin karnını bu gecelik doyuracağını düşünmüş. Bunun üzerine ışığın geldiği eve doğru yoldaşlar yürümeye başlamışlar. Işık giderek büyümüş ve karşılarına çok aydınlık bir haydut yatağı çıkmış. Eşek hepsinden daha büyük ve uzun olduğu için evin penceresine yaklaşıp, içeriye doğru bakmış.

Horoz:
“Ne görüyorsun eşek söylesene?” diye sormuş.
“Ne mi görüyorum?” diye cevap vermiş eşek.

“Aklınızın almayacağı kadar yiyecek ve içecek. Muhteşem bir sofra ve haydutlar orada oturmuş keyif çatıyor.” demiş. Horoz hemen lafa atılarak:
“Tam bize göre desene, keşke biz de orada olsaydık” demiş.

Sonra hep birlikte kafa kafaya vermişler ve haydutları o evden nasıl kaçırtacaklarını düşünmüşler. Sonunda işlerine yarayacak bir plan bulmuşlar.

Eşek ön ayaklarını pencerenin pervazına doğru dayamış. Eşeğin üstüne köpek binmiş. Kedi de köpeğin sırtına binmiş. Horoz ise uçarak kedinin başına tünemiş. Üst üste sıralanan hayvanlar bir anda hep bir ağızdan şarkı söylemeye başlamışlar. Önce eşek anırmış sonra köpek havlamış sonra kedi miyavlamış ve en son da horoz da durmadan ötmüş! Derken cam bir anda kırılarak hepsi birlikte pencereden içeri düşmüşler.

Haydutlar korkudan çığlık atarak kaçmaya başlamışlar. Bu 4 kafadar ise istediklerini elde etmenin haklı gururu ile sofra başına geçip olan her yiyeceği yiyip bitirmişler. Yemeği bittikten sonra ışığı söndürerek, her biri yatacak rahat bir yer aramış. Eşek doğrudan gübrenin üzerine yatmış. Köpek kapı arkasına uzanmış, kedi ocaktaki küllerin içerisine yerleşmiş. Horoz ise kendisine bir tünek yer bulmuş. Yattıkları yerde bu kafadarlar hemen uykuya dalmışlar.
Haydutlar bir müddet ormanda bekledikten sonra adamlarından birinin eve bakması için gitmesini söylemiş.

Eve gelen adam kedinin gözlerini kömür ateşi sanarak ışık için yakmaya çalışmış. Kedi ise hemen adamın üzerine sıçrayarak, yüzünü tırmalamış. Adam tam kaçarken köpek de onun bacağını ısırmış. Eşek ise güçlü bir çifte atmış. Gürültüden korkan horoz sürekli ötmeye başlamış.

Haydut reisinin yanına gelerek, içeride bir büyücünün ya da cadının olduğunu söylemiş. Önce upuzun tırnaklarıyla yüzümü tırmaladı, sonra bıçakla bacağımı yaraladı demiş. Üstelik avluda bulunan bir lobutla beni öldürmek istercesine dövdü demiş. Arkamdan da biri oradan çıkmam için bağırıyordu diye olan biten her şeyi reislerine anlatmışlar. Haydutların hepsi olan bitene çok şaşırmış ve oldukça korkmuşlar. O an yaşadıklarından sonra haydutlar o eve bir daha asla yaklaşmama kararı almış. Bremen mızıkacıları da bu durumdan keyif alarak hep o evde yaşamaya başlamışlar.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments