Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

İçindekiler

Misafirin yüzsüzü sahibini ağırlar.
Konuk, ev sahibi tarafından ağırlanır. Ancak utanmaz konuk, ev sahibine ne yapılacağını göstererek ağırlama işini üstlenir.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.


Misafirin umduğu ev sahibine iki övün olur.
Bir yere misafir olan kişi, ev sahibinin kendisine özel olarak yapılmış çok güzel şeyler ikram edeceğini düşünebilir. Ancak umduğuna kavuşamaz; çünkü ev sahibi, evde ne varsa onu ikram eder. Bu bakımdan özel yiyeceklerle ağırlanacağını düşünmemelidir. Bazen elimize geçenler beklentilerimizin altında kalabilir.


Misafir misafiri istemez , ev sahibi ikisini de.
Misafir, gittiği yere başka bir misafirin gelmesini istemez. Gönlü ister ki bütün ağırlamalar, ikramlar kendisine yapılsın. Ev sahibi ise her misafire ayrı ayrı hizmet etmek zorunda kalır. Bazen hiç misafir gelmese de rahatım bozulmasa diye düşünür.


Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu bırakır.
İnanışa göre Allah, konuğu kısmetiyle gönderir. Allah, konuk ağırlıyor diye ev sahibine konuğun yediğinden kat kat fazlasını verir. Bu bakımdan konuk, ev sahibine yük olmaz.


Misafir kısmeti ile gelir.
İnançlarımız ve geleneklerimiz, yoldan gelene, yolcuya, konuğa gerekli ilgiyi göstermeyi ve ikramda bulunmayı emreder. Bu bakımdan evimizi konuğa açmalı, onu başımıza gelmiş bir külfet gibi görmemeliyiz. Eğer inançlarımızın buyurduğu gibi davranırsak misafiri ağırlamakta güçlük çekmeyiz, evimize bereket dolar. Çünkü ikram edene, sakınmadan verene, Yüce Allah misliyle verir. Dolayısıyla misafir kısmetini de getirmiş olur.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.


Misafir umduğunu değil bulduğunu yer.
Bir yere konuk olan, ev sahibinin kendisine özel olarak yapılmış çok güzel şeyler ikram edeceğini düşünebilir. Ancak umduğuna kavuşamaz; çünkü ev sahibi, evde ne varsa onu ikram eder. Bu bakımdan özel yiyeceklerle ağırlanacağını düşünmemelidir. Bazen elimize geçenler beklentilerimizin altında kalabilir.


Misafir üç gün misafirdir.
Geleneğimiz bir yerde haddinden fazla kalınmasını ve ev sahibine fazla sıkıntı verilmesini hoş görmez. Konuğun bir evde kalmasını üç günle sınırlar. Üç günden fazlası ev sahibini sıkıntıya soktuğu gibi, misafiri de zor durumda bırakır. Bu bakımdan, konuk, ev sahibinin durumunu anlamak ve üç günden sonra o yerden ayrılıp ev sahibini rahatlatmalıdır. Unutulmamalı ki suratlarının asılmasına sebep olduğumuz insanların yanına bir daha zor gideriz.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.


Misafir ev sahibinin kuzusudur.
Bir eve gelen misafir, ev sahibinin programına göre hareket etmek zorundadır. Çünkü yemek, içmek, gezmek, yatmak vb. eylemler ev sahibinin isteğine göre gerçekleşir.

Misafir:

Kendi ikametgahı dışında bir yere veya birinin evine, kısa bir süre kalmak için gelen kişiye misafir veya konuk denir.

Misafirperverlik:

Misafire iyi davranmak, iyi ağırlamak, misafire verilen önem, değer ve yaklaşımdır.

Misafirperver:

Kendisine misafir gelmesinden hoşlanan, misafirine ikram eden, onu en güzel şekilde ağırlayan kişi.

Misafir, “uzak yoldan gelen, herhangi bir ihtiyacı için yollara düşen kimseye misafir denilmekle beraber, akraba, arkadaş, tanıdık kimselerden olup da kısa süreli ziyaretlere gelenlere de misafir denilmektedir.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Misafirperverlik günümüzde unutulmaya yüz tutmuş en önemli değerlerimizden biridir. Bir eve misafirin gelmesi bereket, misafir kabul etmek ve ağırlamak şeref olarak kabul edilir, misafirin ettiği duanın kabul olacağına inanılırdı. Misafirlik sadece adet ve gelenek değil, erdemli bir davranış ve bir ibadet olarak kabul edilirdi.

Gelen misafirin kim olduğu, hangi inanca sahip olduğu önemli değildi. Gelen kişi “Tanrı misafiri” yani Allah tarafından gönderilmiş bir misafir olarak kabul edilir, misafir asla geri çevrilmez, saygıda ve hizmette kusur edilmezdi..

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Her evin bir odası “misafir odası” olarak ayrılır, en güzel eşyalarla donatılır, sadece misafirler geldiğinde kullanılırdı. Misafir dışında o oda kullanılmazdı. Misafire ikram edilir, en güzel yataklarda yatırılır, ihtiyaçları titizlikle giderilir, en temiz en yeni eşyalar kullanılmak üzere misafire verilirdi.

Misafir en güzel odalarda misafir edilir, her türlü ikram ve hizmette kusur edilmezdi. Evlerde misafir ağırlamak bir ibadet olarak görülür ve misafire hizmet etmekten mutlu olunurdu. Misafire sorulan ilk soru: “ aç mısın? ” olurdu. Yemek ikramından sonra misafire istirahat etmesi için yatacağı yer gösterilirdi.

Geçmişten günümüze kadar misafirleri ağırlamak üzere; vakıflar, imarethaneler, kervansaraylar, köy odaları, misafirhaneler, konukevleri… yapılmıştır.

Hz. Peygamber, misafire ikramın hayır ve berekete vesile olacağını müjdelemiş, “imkânı olduğu halde misafir ağırlamayan kimsede hayır olmadığını” belirtmiştir.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Nitekim Hz. Peygamber : “Allah’a ve ahiret gününe inanan misafirine ikramda bulunsun. Misafir rızkı ile gelir, ev halkının günahlarının affına sebep olur. Misafirlik üç gündür, bundan fazlası sadakadır. Misafirin de ev sahibini sıkıntıya sokacak kadar onun yanında kalması helal olmaz” buyurmuşlardır.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Birisi bize bir şeyler ikram ettiğinde dualarımızdan eksik etmediğimiz “Allah Halil İbrahim bereketi versin” sözü ile Hz. İbrahim peygamber kastedilmektedir. Hz. İbrahim Peygamber ile ilgili olarak şöyle bir kıssa anlatılır:

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Hz. İbrahim peygamberin sofrasından misafir eksik olmazmış. Cenabi Allah Hz. İbrahim’e : “ Ya İbrahim! Falan zaman sofrana misafir olacağım “ der. Hz. İbrahim Allah’ın sofrasına misafir olacağı gün bütün hazırlıklarını yapar, misafirini beklemeye başlar. O esnada gariban, pejmürde kıyafetli bir dilenci Hz. İbrahim’e gelerek aç olduğunu söyler ve yiyecek bir şeyler ister. Hz. İbrahim kendine göre daha önemli bir misafir beklediği için dilenciye bir şeyler verir ve gönderir. Hz. İbrahim saatlerce bekler ama gelen giden olmaz. Allah’a dua eder “Yarabbi! Bu akşam soframa misafir olacaktın bekledim ama gelmedin.” Cenabi Allah buyurur ki “Ya İbrahim! Ben geldim. Ben o kulumun kalbinde idim. Onu memnun etseydin beni memnun etmiş olacaktın” der.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Misafirlikler çeşitlidir. Bazı misafirler geldikleri evde yatılı olarak kalırlar. Bazı misafirler kısa süreli gelirler ancak yemek yiyecek kadar kalırlar. Bazı misafirler misafirliğe ( oturmaya) gelirler, sohbetler edilir ikramlar yapılır. Bazen misafirlik süresi birkaç saattir. Genellikle akşam misafirliği (akşam oturmaları) kısa olur.

Bugün hala bazı aileler arasında akşamları misafirliğe (akşam oturmasına) gidiliyor. İnsanların akrabalarını, arkadaşlarını veya komşularını ziyarete gitmesi, ziyarette güzel şeylerin konuşulması ve olumlu davranışlarda bulunulması sonuca aileler arsındaki sevgi ve güven bağları güçlenir, aile eğitiminin bir parçası olur.

Misafirlikte bazı kurallara dikkat edilmesi, tarafların mutlu olmasına ve karşılıklı ziyaretlerin devam etmesine, misafir olmaktan ve misafir ağırlamaktan mutlu olunmasına sebep olur.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Misafirlik adabı: Misafirliğe gidilmeden önce haber verilmeli, müsait olup olmadığı sorulmalıdır. Misafirliğe giderken mümkünse imkan ölçüsünde küçük bir hediye alınması iyi olur. Kapının zili en fazla üç defa çalınmalıdır. Kapı açılınca ev sahibine selam verilmeli ve içeri girmek için izin istenmelidir. Evde ev sahibinin gösterdiği yere oturulmalıdır. Ev sahibinin hoşlanmayacağı söz ve davranışlardan kaçınılmalıdır. Ev sahibinden izin alınmadan ev içinde başka odalara girilmemelidir. Küçük çocukların ev sahibini rahatsız edecek davranışlarda bulunmalarına müsaade edilmemelidir.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Ev sahibi misafirine ikramda bulunmalıdır. “Misafir on rızıkla gelir, birini yer. Ne kadar ikram edilirse onun dokuz katı o eve bereket olarak kalır.” Ev sahibinin konumu ne olursa olsun ( makam sahibi de olsa, mülk sahibi de olsa…), evde ev sahibi gibi davranmalı, gerektiğinde misafire bizzat hizmet etmelidir. Hz. Peygamber misafirine kendisi hizmet eder, kendisi ikramda bulunurmuş. Nitekim bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “ Ümmetimin efendisi ona hizmet edendir.”

Bir gün İmam Mâlik, kendisine misafir gelen ve kendisinden yaşça hayli küçük olan talebesi İmam Şafii’nin eline su dökmüş ve “Sakın ha! Benden gördüğün hareket seni utandırmasın ve de şaşırtmasın. Zira misafire hizmet etmek farzdır.” demiştir

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Bazen İkramların evin çocukları tarafından yapılması faydalı olur. Çocuklar hem hizmet etmeyi, hem ikram etmeyi ve paylaşmayı öğrenmiş olur. Yapılan ikramlar kabul edilmeli, beğenmemezlik yapılmamalıdır. “Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer” prensibi esas olmalıdır.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Misafirlikte güzel şeyler konuşulmalıdır. Misafirin yanında ev sahibinin televizyon izlemesi, telefonla uğraşması veya başka bir şeylerle uğraşması nezaket kurallarına uymaz. Misafirlikten ayrılırken misafir kapıya kadar uğurlanmalı ve karşılıklı olarak teşekkür edilip ayrılınmalıdırMisafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Misafirlik aileler arasındaki sevgi ve saygı bağlarını güçlendirir. Aileler arsındaki akşam misafirlikleri ailelerin kaynaşmasına ve çocukların eğitimine katkı sağlar.

Misafiri memnun eden şey; ikramdan çok güler yüz, tatlı dil, güzel söz ve davranışlardır. Misafire güler yüz göstermek, güzel söz söylemek, tebessüm etmek sadaka olarak kabul edilmiştir. Misafir, gördüğü ikram ve hizmet sonrasında gönülden dua ettiği için, “misafirin yaptığı dua kabul olunur” denilmiştir.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Günümüzde insanlar bir yere gittiklerinde otelde kalıyorlar. Daha önceden araştırıp o ildeki arkadaşını ziyaret etse, müsait ise ona misafir olsa, arkadaşının halini sorsa, derdi ile dertlense, insanlar arasındaki dostluklar artar.

Yaz tatillerinde aileler, karşılıklı olarak birbirlerine misafir olsalar, aileler arsındaki bağlar güçlenir, bilgi ve tecrübe paylaşımları artar, çocukların olumlu davranış kazanmalarını sağlar.

Misafirlik kültürümüzün yaşatılması; insanlar arsındaki dostluk ve kardeşlik duygularını pekiştirecektir.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

“Hiçbir karşılık beklemeden, sırf Allah rızası için bir kişinin arkadaşını ziyarete gitmesi, kısa da olsa ona misafir olması Allah’ın en sevdiği amellerdendir.” Ne mutlu yapabilenlere

Misafir Kelime Anlamı Nedir?

Misafir Ne Demek?


Arapça’da “yolcu” anlamındaki müsâfir kelimesi Türkçe’de “konuk” karşılığında kullanılır

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.


Arap dilinde bu mânada daha çok dayf kelimesi (çoğulu adyâf, duyûf, dîfân, dıyâf) geçer. Aynı kökten türeyen dıyâfe (ziyafet) “misafir ağırlama, konuklara ikramda bulunma” demektir. Âyet ve hadislerde infakta bulunulacak kimseler arasında sayılan “ibnü’s-sebîl” “dayf” ile yorumlanmıştır (Taberî, II, 97; Kurtubî, XIV, 38; İbn Kesîr, I, 298). Arapça’da zâir de “misafir” anlamında kullanılır. Kur’ân-ı Kerîm’de, Hz. İbrâhim’e İshak’ı müjdelemek ve Lût kavmini helâk etmek için insan şeklinde gelen melekler “dayf” olarak anılır (Hûd 11/78; el-Hicr 15/51, 68; ez-Zâriyât 51/24; el-Kamer 54/37). İbrâhim onlar için bir dana kesip ikramda

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.bulunmuş, fakat onlar yememiştir (ez-Zâriyât 51/26). Misafir ağırlama geleneğini ilk başlatan kimse olduğu nakledilen Hz. İbrâhim (el-Muvaṭṭaʾ, “Ṣıfatü’n-nebî”, 4) “ebü’d-dîfân” diye meşhurdur. Meleklerin Hz. Lût’u ziyaretleriyle ilgili âyetlerden ev sahibinin misafirini ağırlaması yanında onu her türlü tecavüze karşı korumasının da görevi olduğu anlaşılmaktadır. Yine Kur’an’da “tadyîf” (misafir etmek) fiili bir âyette, Hz. Mûsâ ile onun arkadaşının bir köy halkı tarafından ağırlanmak istenmemesi anlatılırken geçer (el-Kehf 18/77). Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de, kötü sözü açıkça söylemesine izin verilen zulme uğramış kimseyle ilgili âyetin (en-Nisâ 4/148) bir kavme misafir olup da ağırlanmayan bir kişi hakkında nâzil olduğu rivayet edilir (İbn Abdülber, XVIII, 287).

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Mekârim-i ahlâktan olan misafirperverlik Türk ve Arap toplumlarında övünç vesilesi bir haslet sayılmıştır. Kâşgarlı Mahmud’un verdiği örneklerde şöhretini duyurmak isteyen kimsenin misafirini iyi ağırlaması gerektiğinden (Dîvânü lugāti’t-Türk Tercümesi, I, 46), ancak konuk ağırlamayı uğur sayan nesillerin kaybolup geriye bir karartı gördüğünde çadırını yıkan kişilerin kaldığından (a.g.e., I, 85, 384) söz edilir. Dede Korkut hikâyelerinin daha başında konuğu gelmeyen kara evlerin yıkılması dilenir (Dedem Korkudun Kitabı, s. 2) ve kocası olmadığı halde eve gelen misafirleri ağırlayan kadın takdir edilir (a.g.e., s. 3).

İslâm öncesi göçebe Arap toplumunda, çölün çetin şartlarında yolculuk yapan kimselerin misafir edilip ihtiyaçlarının karşılanması hayatî bir önem taşıdığından misafirperverlik şeref ve asaletin gereği sayılmış, mürüvvet kelimesiyle ifade edilen ahlâkî erdemlerin en önemlilerinden kabul edilmiş, Arap şiirinde övünme konularından biri olmuştur. Ancak bunun ardında genellikle kişilerin veya

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.kabilelerin şeref ve övünç duygularını tatmin etme, şöhret kazanma ve hayranlık uyandırma arzusu yatmaktaydı. Öte yandan bunu Hz. İbrâhim’den beri devam eden erdemli bir davranış olarak sürdürenler de vardı. Hac ibadetinin misafirlik âdâbı ve misafire ikram konusundaki anlayış ve gelenekler üzerinde önemli etkisinin bulunduğu muhakkaktır. Mekke’ye gelen hacılar Allah’ın misafiri kabul edilirdi. Sikāye ve rifâdeyi Kureyş’e bir görev olarak veren Kusay, Mekke’de oturanları Allah’ın komşusu (cîrânullah) ve Ehl-i beyt’i, hac için gelenleri de Allah’ın misafirleri (dîfânullah) ve evini ziyaret edenler diye tanımlamış, onlar için hac günleri yiyecek ve içecek hazırlanmasını istemişti (İbn Sa’d, I, 73). Bir rivayete göre zemzemin ilk bulunuşunda Cebrâil, Hz. Hacer’e onun Allah’ın misafirlerine bir ikramı olduğunu söylemiştir (Fâkihî, II, 6). Araplar’ın misafirperverlik konusunda övündükleri bir husus da “nîrânü’l-Arab”dan (Arap ateşleri) biri olan “nârü’l-kırâ”dır. Kırâ ve iktirâ’ “misafire ikramda bulunma”

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.anlamına gelmektedir. Bu şekilde ateş yakanlar “hâdî” (yol gösterici) lakabıyla anılırdı (İbn Sa’d, V, 61). Aralarındaki sürekli savaşlara rağmen Araplar, çölde yolculuk yapanların hem yollarını bulmalarını kolaylaştırmak hem de onları misafir etmek amacıyla ateş yakarlardı (Kalkaşendî, I, 466, 467). Misafirliğe dair açıklamaların geniş yer tuttuğu bazı hadislerde Câhiliye kültürü hakkında da bilgi bulunmaktadır. Ümmü Zer’ hadisi olarak bilinen, Hz. Âişe’nin Hz. Peygamber’e geçmişte on bir kadının kocalarıyla ilgili konuşmalarını hikâye ettiği rivayette bunlardan bazılarının kocalarının misafirlerine ikramlarıyla övündükleri görülür (Buhârî, “Nikâḥ”, 83; Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 92).

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Bi’setten önce de nezih bir hayatı olan Resûl-i Ekrem misafirperverliğiyle tanınmıştı. Kendisi, ilk vahyin heyecanını ve duyduğu endişeyi Hz. Hatice’ye anlatınca Hatice onun bazı hasletlerini, bu arada misafirperverliğini de anarak korkmamasını, Allah Teâlâ’nın kendisini mahcup etmeyeceğini söylemiştir (Buhârî, “Bedʾü’l-vaḥy”, 1; Müslim, “Îmân”, 252). Resûlullah gelen misafirleri asla geri çevirmez, evinde ağırlama imkânı olmadığı durumlarda onu ağırlayacak birini bulurdu (meselâ bk. Buhârî, “Tefsîr”, 59/6, “Menâḳıbü’l-enṣâr”, 10; Müslim, “Eşribe”, 172). Ayrıca bütün zamanlarını ibadetle geçirenlere ihmal etmemeleri gereken bedenî, ailevî ve insanî yükümlülüklerini hatırlatırken misafirlerin haklarına da dikkat çekmiş (Buhârî, “Ṣavm”, 54, 55, “Edeb”, 84; Müslim, “Ṣıyâm”, 182, 192), ev sahibinin misafirin yanında güler yüzlü olmasını, öfke ve üzüntüsünü belli etmemesini öğütlemiştir (Buhârî, “Edeb”, 87). Hemen bütün hadis mecmualarında tekrar edilen bir hadiste yer alan (meselâ bk. Buhârî, “Edeb”, 31, 85, “Riḳāḳ”, 23; Müslim, “Îmân”, 74, 75, 76, 77, “Luḳaṭa”, 14), “Allah’a ve âhiret gününe inanan kimse misafirine ikramda bulunsun” ifadesi müslümanlar arasında bir özdeyiş haline gelmiştir. Bu hadisin bir rivayetine göre Hz.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.Peygamber, “Ev sahibi misafirine câizesini versin” demiş, bir soru üzerine de câizenin misafiri bir gün bir gece ağırlamak olduğunu, misafirliğin üç gün sürebileceğini, daha fazla devam ettiği takdirde yapılan ikramın sadaka sayıldığını söylemiş (Buhârî, “Edeb”, 31, 85; Müslim, “Luḳaṭa”, 14), ayrıca misafirin ev sahibini sıkıntıya sokacak derecede misafirliğini uzatmasının uygun görülmediğini belirtmiştir (Müsned, IV, 31; VI, 385; Müslim, “Luḳaṭa”, 15, 16). İslâm âlimleri bu rivayetleri farklı şekilde yorumlamışlardır. Genel kabule göre ev sahibi birinci gün misafirini gücü yettiğince özel ikramlarla ağırlar, ikinci ve üçüncü gün aile efradı ne yiyip içiyorsa onu ikram eder. Misafir üç günden fazla kalırsa artık ev sahibinin onu ağırlama mecburiyeti kalmaz ve yedirip içirdikleri sadaka yerine geçer. Hadisteki câize kelimesi, misafir olduğu yerden ayrılan veya oraya uğrayıp geçen misafire verilen bir günlük yol azığı şeklinde de açıklanmıştır. Bazı âlimlere göre üç günden sonraki ikramın sadaka kelimesiyle ifade edilmesi, misafirin hali vakti yerinde ise ev sahibini daha fazla sıkıntıya sokmasının uygun olmayacağına işaret etmektedir (İbn Hacer, XXII, 335-340).

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Bilhassa Tebük Seferi’nden sonra “elçiler yılı” (senetü’l-vüfûd) diye anılan hicretin 9. (630) yılında Medine’ye gelen kalabalık heyetlerin ağırlanması misafirlik âdâbı konusunda birçok tecrübenin yaşanmasına vesile olmuştur. Onlar için bazan çadırlar kurulmuş, bazan da sahâbeden evleri geniş olanlar bu konuda yardımcı olmuştur (Abdülhay el-Kettânî, II, 201-207). Muhacirlerden Abdurrahman b. Avf, ensardan Remle bint Hâris evlerinde elçileri misafir edenlerin başında gelir. Abdurrahman’ın evi “dârü’d-dîfân” olarak anılırdı (İbn Şebbe, I, 235). Hz. Ömer misafirler için “dârü’r-rakīk” (dârü’d-dakīk) denilen evler yaptırmıştır. Buralarda un, hurma, kuru üzüm ve diğer ihtiyaç maddeleri bulunurdu (İbn Sa’d, III, 283). Hz. Osman döneminde de dârü’d-dîfânların kurulması devam etmiştir (Yâkūt, IV, 355). Bu gelenek daha sonra vakıf yapılarının ve kervansarayların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

Yolculuk sırasında karşılaşılan zorluklar sebebiyle misafirler oruç ve namaz gibi ibadetler konusunda hafifletici hükümlere tâbi tutulmuştur (bk. ORUÇ; SEFER). İslâm âlimlerinin dinen teşvik edilen ahlâkî erdemlerden olduğu hususunda fikir birliğine vardıkları, misafiri ağırlamanın fıkhî hükmü hakkında iki temel yaklaşım vardır. Ebû Hanîfe, Mâlik, Şâfiî ve ulemânın çoğuna göre misafiri ağırlam

Misafir ile ilgili Atasözleri Açıklaması ve Anlamı.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Misafir

Subscribe
Bildir
guest
9 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Kekeli bebe
Ziyaretçi
3 yıl önce

Güzel(◍•ᴗ•◍)

Kekeli bebe
Ziyaretçi
3 yıl önce

Muhtesem

Kekeli bebe
Ziyaretçi
3 yıl önce

Kısa olsaydı daha iyi olurdu

admin
Ziyaretçi
3 yıl önce
Reply to  Kekeli bebe

Ne gibi kisa

Kekeli bebe
Ziyaretçi
3 yıl önce

Çok begendim

Kekeli bebe
Ziyaretçi
3 yıl önce

Harika!

HAMZA TAMDEMİR
Ziyaretçi
HAMZA TAMDEMİR
3 yıl önce

Bana çok yardımcı oldu çok teşekkür ederim

Yyhgyh
Ziyaretçi
Yyhgyh
2 yıl önce

Yardımcı oldu teşekkürler

admin
Yönetici
2 yıl önce
Reply to  Yyhgyh

Biz teşekkür ederiz.