Kara Buğday Masalı Bir fırtına sonrası kara buğday tarlasından geçenler bilir. Kara buğday tarlası kavrulmuş gibi görünür. Yaşlı bir söğüdün önünde bir kara buğday tarlası varmış. Çok kibirli ve herkese yüksekten bakan kara buğday başını hiç indirmezmiş. Bir gün kara buğday söğüt ağacına;
”Ben buğday başakları kadar güzelim, hatta onlardan daha güzelim. Benim çiçeklerim elmanın çiçeklerine benziyor herkes bayılıyor. Benden daha güzeli var mı? söylesene söğüt ağacı.” der. Yaşlı söğüt ağacı ağır ağır başını sallayarak;
-” var… var…” dermiş. Aradan zaman geçmiş, havalar bozulmuş, fırtınalar, yağmurlar başlamış. Fırtınayı gören bütün çiçekler, ağaçlar ve bitkiler boynunu eğerken, kibirli kara buğday boynunu asla eğmezmiş. Diğer bitkilerin uyarılarını dikkate almayan kara buğday boynunu eğmemeye devam etmiş ve onları duymamazlıktan geliyormuş.
Fırtınalar ve rüzgarlar geçince doğa da bir sessizlik hakim olmuş. Her taraf sakinleşip, güzelleşmeye başlamış. Fakat fırtınada boynunu bükmeyen kara buğday yangından çıkmış gibi kavrulmuş, kararmış, simsiyah işe yaramaz bir cansız ot olmuş. Onun bu halini gören duyan bitki ve çiçekler çok üzülmüş.