Kaplumbağa ve Akbaba
Zamanın birinde ormanın en ücra köşesinde ufacık bir göl bulunuyormuş. Bu gölde küçük bir kaplumbağa yaşıyormuş. Kaplumbağa daha doğru düzgün yürüyememesine rağmen uçabilme hayalleri kuruyormuş. Sabah akşam bu hayalini gerçekleştirmek için hayaller kuruyormuş. Orman o kadar güzelmiş ki gökyüzünde binbir türlü güzel kuşlar varmış. Kuşlar her zaman uçarken sadece susadıkları zaman su içmek için göle konuyorlarmış. Kaplumbağa adeta kuşları kıskanarak onlara hayranlıkla bakıyormuş. Kuşlar gibi uçmak istiyor, uyurken dahi rüyasında uçtuğunu görüyormuş.
Kendi kendine hayal kurarken, “Gökyüzünde cıvıl cıvıl uçan şu kuşların güzelliğine bakarmısınız? Ne güzel uçuyorlar.” diye düşünüyormuş. Kuşların her zaman mutlu olduğunu ve hiç üzülmediklerini düşünürmüş. Bulutlara yakın olabildikleri için onları her zaman kıskanırmış. Bu hayaller onu o kadar etkilemiş ki bir gün aklına bir fikir gelmiş ve hemen ormanın sakinlerinden biri olan Akbaba’nın yanına gidivermiş. Akbaba’ya uçma hayalini anlattıkça Akbaba onu şaşkın gözlerle izliyormuş.
- Akbaba, akbaba!
- Efendim kaplumbağa? Neyin var söyle bakalım, demiş.
- Bu ormanın en güçlü hayvanlarından biri sensin. Uçabiliyorsun ve herkesten yüksektesin.
- Evet tam olarak anlattığın gibi ama merak ettiğim bir konu var, durup dururken neden bana bu şekilde iltifatlar etmeye başladın? Ne o sende mi uçmak istiyorsun, demiş.
- Evet, sana durup dururken iltifatlar ediyorum çünkü senden bir isteğim var ve bana sadece sen yardımcı olabilirsin, demiş.
- Seni dinliyorum kaplumbağa, ne isteyeceksin benden? Sana yardımcı olmak için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışırım, demiş.
- Adeta senin gibi uçmak istiyorum, gökyüzünde senin gibi süzülmek istiyorum. Bunu yaparken yaşadığım yeri yukardan görmek istiyorum, demiş.
- Elimde bu konuda hiçbir şey gelmez kaplumbağa senin kanatların yok, bu konuda sana nasıl yardımcı olabilirim, demiş.
- Senden neden yardım istiyorum sanıyorsun? Kanatlarımın olmadığının zaten farkındayım. Beni pençelerinle taşıyarak gökyüzüne çıkaracaksın ve bende hayalime kavuşacağım, demiş.
- Bu şekilde sana yardımcı olurum ama senin için kötü sonuçlar oluşabilir, demiş.
- Beni düşünme, bana yardımcı olacak mısın diyerek akbaba’dan cevap beklemiş.
- Akbaba sonrasında hiç düşünmeden kamplumbağanın kabuğundan tuttuğu gibi onu göğe çıkarmış. Kaplumbağa hayranlıkla etrafını izlerken bir yandan Akbaba ile konuşmaya devam etmiş.
- Baksana senin sayende Dünya’da bulunan güzellikleri gökyüzünden görme imkanına kavuştum. Sana adeta minnettarım Akbaba demiş.
- Akbaba, kamplumbağaya teşekkürlerini iletmiş.
- Kaplumbağa, Akbabadan bir zaman sonra kendisini gökyüzünden aşağı bırakmasını istemiş.
- Akbaba onu tekrardan uyararak, uçamayacağını yüksekten düştüğünde ölebileceğini söylemiş.
- Korkma, sana söylediğimi yap! Beni gökyüzünden aşağıya bırak demiş. Bana asla bir şey olmaz demeyide unutmamış.
Akbaba yaptıklarının yanlış olduğunu anlatmaya çalışmış fakat kaplumbağa onu hiçbir türlü dinlememiş. Sonunda Akbaba ikna olmuş ve gökyüzünde daha fazla yükselerek pençelerinden kaplumbağayı serbest bırakmış.
Kamplumbağanın mutluluğu gözlerinden okunuyormuş fakat bir süre sonra yere düşeceğinin farkına varmış. Sevinç çığlıkları atarken bir anda yere çakılıvermiş. - Her tarafım acıyor. Nasıl sert düştüm öyle yere! demiş. Akbabanın kamplumbağayı o kadar uyarmasına rağmen onu dinlemedi ve hatasının bedelini en ağır şekilde ödedi. Kamplumbağa o kadar şanslıydı ki kabuğunun üzerine düştüğü için bu olayı küçük sıyrıklar ile atlattı. Sonrasında pişmanlıklar içerisinde Akbaba’ya ondan özür dilediğini yaptığının çok büyük bir hata olduğunu söyledi.
Gördüğünüz gibi insan hayatında imkansız olsa bile kurduğu hayalleri gerçekleştirirken bazı kötü sonuçlar ile karşılaşabiliyor. Hayal kurarken hiçbir zaman olmayacak şeyleri düşünmemelisiniz. Kurduğunuz hayallerin gerçekleşmesine olanak sağlamak için gerçekleştirebileceğiniz şeyleri seçin. Her insanın özellikleri farklıdır. Başkaları yapabiliyor diye sizde yapmak zorunda değilsiniz. Sizi özel kılan şey de zaten bu, her insan kendi özellikleri ile özeldir. Elimizde olanlarla yetinmek zorunda olduğumuzun farkına varıp öyle yaşamaya devam etmeliyiz.